Türkiye, Irak ve Suriye den çatışmalar sebebiyle kaçan
insanların sığınma noktası olmaya devam ediyor. Olaya insani açıdan
bakıldığında ölümden kaçan insanlara kucak açılması kadar doğal bir davranış
olamaz. Ancak, Irak ve Suriye den gelenlerin sayısı giderek artınca çeşitli
problemleri de berberinde getiriyor. Bu problemler sebebiyle Başbakan Davutoğlu
Türkiye nin yardımlarının sınırın öte tarafında yani Suriye de ulaştırılmasını
hedeflediklerini söylemişti ki, çok geçmeden yeni bir göç dalgası gelince
sınırı yeniden açmak mecburiyeti oluştu. Son birkaç günde ülkemize gelenlerin
sayısının 130 bini aştığı belirtiliyor. Daha öncede Irak tan gelen yezidiler
hariç Suriye den gelmiş olanların sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte bir
milyon 200 bin olarak belirtiliyor. Suriye den gelen sığınmacılar ülkemizin her
köşesine dağılmış vaziyette. Çünkü oluşturulan kamplarda barındırılanların
sayısı 400 bin civarında. Geriye kalanların büyük bir çoğunluğu perişan
durumdalar. İş bulabilenler çalışıyor, bulamayanlar ise özellikle çocuklarını
dilendiriyorlar. Bu manzara ister istemez insanı üzüyor. Bunun da ötesinde
Türkiye nin insanı olarak sınırlarını açarak gelenlere kucak açmasının
güzelliği de kayboluyor. Bunun ötesinde zaman zaman çeşitli sebeplerle
sığınmacılara dönük tepkiler de ortaya çıkıyor.
Görünen o ki, Irak ve Suriye den ülkemize göç devam
ettiği sürece çok daha ciddi problemler çıkabilecek. Elbette, hiç istemeyiz ama
kendi insanımız iş bulmakta güçlük çekerken sığınmacıların çok düşük ücretlerle
çalışmayı kabul etmeleri kendi işsizlerimizin durumunu daha da
zorlaştırmaktadır. Bunları dile getirirken sığınmacıları sınır dışı edelim
demiyorum ama Türkiye nin yardımlarını sınırın ötesinde ulaştırmak için
öncelikli olarak sınırımızın dışında tampon bölge/bölgeler oluşturulması
gerekiyor. Bunu yapacak olan ise tek başına Türkiye değildir. Özellikle BM ve
NATO gibi uluslararası örgütlerin harekete geçmesi gerekiyor. Bu noktada başta
ABD ve bu ülkenin güdümündeki örgütlerin kayıtsızlığı dikkat çekicidir. Bir
zamanlar Kuzey Irak taki peşmergeleri Saddam saldırılarından korumak adına
hemen harekete geçerek uçuşa yasak bölge ilan edilmiş iken yıllardır Suriye ye
yönelik böyle bir adımın atılmayışı, bırakın atmayı yapılan çağrılara kulak
tıkanmasını ülkemize yönelik kötü niyetli bir tavır olarak nitelendirmek yanlış
olmaz sanırım.
Hükümet kanadından yapılan açıklamalarda özellikle ABD ye
tampon bölge oluşturulması gerektiğinin iletildiği belirtiliyor. Buna rağmen şu
ana kadar bir adım atılmış değil. Sanki Irak ve Suriye deki olaylara
Türkiye nin fiilen girmesi ve müdahale etmesi, bir tampon bölge oluşturulacaksa
bunu Türkiye nin yapması bekleniyor görüntüsü ortaya çıkıyor.
Böyle bir görüntü çıkıyor ama bunun ülkemizin çıkarına
olmadığı da ortada. Çünkü ABD ve yandaşları gerek Irak gerek Suriye deki
çatışan taraflara sürekli silah desteği veriyor. Böylece çatışmaların devam
etmesi ve tahribatın daha yüksek boyutlara ulaşması isteniyor. Böyle
düşünülüyor olmasaydı şimdiye kadar Suriye ve Irak taki çatışmalara son
verilecek bir adım atılabilirdi. Atılmıyor, çatışmalar ABD ve yandaşlarının
planlarına hizmet ederken bundan Türkiye nin de ciddi zarar görmesi isteniyor.
Birde sanıyorum göçlere karşı Türkiye nin daha ne kadar dayanabileceği test
ediliyor. Sanki insani sorumluluk sadece Türkiye ye aitmiş gibi.