Hz. Peygamberin (s.a.v.) in doğumunun 1442. Yıldönümünü

idrak eyledik hamdolsun. Ne mutlu O na ümmet olan ve o bilinçte hareket

edenlere! Selam olsun O nun sünnetine sımsıkı sarılıp getirdiği Hak dinin

gereklerini yerine getirenlere.

Hak batıl mücadelesinin nirengi noktasıydı O. Hakk ın galebe

çalması için yol gösterici, ahiret yurduna hazırlık yapacaklara yegâne örnek

idi. Tek başına başladığı mücadelesinde her türlü zorluğa göğüs gererek

milyarlara ulaşmanın bahtiyarlığı da O na aittir.

O bir aile reisi, bir baba, bir oğul, bir eş olmanın yanı

sıra devlet başkanı, komutan, lider, önder idi. Bir insandı ama sıradan bir

insan değil bizzat Mevla nın Sen olmasaydın Ben bu alemleri yaratmazdım

sözüne mazhar olmuş bir kuldu. O peygamberlerin sonuncusu hatemül enbiya ydı.

Günümüzde sevenleri unutmuyorlar kendisini. Asırlar geçmiş

olmasına rağmen O nu görmedikleri halde milyonlarca insan her fırsatı

değerlendirip O nu yad etmek adına programlar tertip ediyor, anıyorlar.

İnsanların en kıymetlisi olan Efendimiz (s.a.v.)

yaşantısında bizler için örnekler sergilemiş ve kurtuluşa ermenin yolunu bizzat

yaşayarak göstermiştir. O kimilerinin anlattığı gibi bir sevgi ve gönül insanıydı

ama aynı zamanda elinde kılıç cephede en önde savaşan bir mücahitti. Rahmet

Peygamberi olmakla birlikte bazı insanların katline de izin veren bir liderdi.

İyi ki geldin de üstün ahlakın nasıl bir şey olduğunu

bizlere gösterdin.

Sonsuz salat ve selam olsun Sana ey Nebiler Nebisi.

Misafir mi kaldı artık

Toplumumuzun önem verdiği hasletler birer birer yitip

gitmekte. Çocukluğumda hatırlıyorum haftada birkaç kez misafirliğe gider ya da

misafir ağırlardık. Konu komşu bir arada yaşar neredeyse aile olurduk.

Sürekli büyüyen şehirler ikili ilişkileri zedelerken

özellikle misafirlik kavramını da tarihin tozlu sayfalarına gömmek üzere

neredeyse.

İnsanlar işten yorgun argın geldiklerinden bırakın bir yere

gitmeyi yatağa uzanacak mecali bulamıyorlar. Bırakın eski dost sohbetlerini

neredeyse ev ahalisi bile birbirine yabancılaştı. Sohbetlerin yapıldığı,

meselelerin müzakere edildiği toplantılar yapılmaz oldu. Şimdiki az da olsa

gidilen misafirliklerde gözler TV de, kulaklar konuşanda oldu ne yazık ki! Hele

gençlerimiz bu tür ziyaretleri angarya görmekte ve bin dereden su götürerek

misafirliklere gitmemekteler. Yalnız dünyalarındaki sanal dostluklar onlara

yetmekte.

Minik bir tebessüm

Mevzuata uygun ölmek

Orta kademeden bir bürokrat görevli olarak şehirden kasabaya

doğru gidiyormuş. Yolda bir köyde, sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş,

nasıl olmuşsa ayağı kayıp bataklığa düşmüş.

İmdat diye bağırmış. Boğuluyorum. Kurtarın beni! O

civardan geçen bir köylü, sesini duyup yaklaşmış. Bürokrat, Bataklığa düştüm.

Kurtar beni! Köylü, Geçmiş olsun demiş ama kurtarmak için hiç gayret

göstermiyor. Hani nerdeyse dönüp gidecek. Bürokrat paniklemiş ister istemez,

Lütfen diye yalvarmış. Bir dal uzat. Kurtar beni! Köylü, Olmaz demiş.

Sen şu anda hazine toprakları üzerindesin. Hazine malından

bir şey almak suçtur!

Sen, dalga mı geçiyorsun diye bağırmış ağzına dolan

çamurlarla bürokrat

Ölüyorum. Kurtar beni!

Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş.

Ben hazineden mal alıp suçlu duruma düşemem. Fakat seni

böyle bırakacak değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakama, kaymakam

da valiyi arar mutlaka. Malmüdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi

değilse,

İtfaiyeye talimat verir ve seni kurtarırlar...

Yahu demiş bürokrat, bunlar oluncaya kadar ben ölürüm.

Köylü gülmüş. Ben ölmezsin demiyorum ki demiş. Ölsen de,

mevzuata uygun ölürsün!

Kıssadan hisse: Ne kadar düzeltilmeye çalışılsa da bürokrasi

insanımızın canını sıkmaya devam etmekte. Devletimizin akıl almaz o kadar

uygulamaları var ki günümüzde devam eden. Düzelir diye ümit edelim biz yine de.

İlgilisine notlar:

Kurduğumuz en büyük hapishane içimizdedir.

Bizim davamızda kimse kendi için yaşamaz, herkes kardeşi

için yaşar. Menfaati öldürmenin en kolay yolu budur... Merhum Necmeddin

ERBAKAN

En fazla çok sevilenler acıtıyor insanın canını.