Irak ın Musul kentindeki son gelişmeler ışığında,
Ortadoğu da ortaya yeni yumuşak karınların çıkması aslında bunalım yaratıcı
politikaların yeni bir tezahürüdür. IŞİD ile sınırlandırılmaya çalışılan yeni
gelişmelerin gerçekte çok yönlü boyutları olduğu bilinen bir gerçektir.
ABD nin 2003 te Irak ı işgali sırasında Musul, işgale
karşı direnişin ana merkezi olmuştur. Bu kentte normalleşme ancak 2009 a doğru
sağlanabilmiştir. ABD güçlerinin 2011 de bölgeyi terk etmesinden sonra, Sünni
bölgelerinde doğan boşluğu doldurabilmek için yeni denge arayışlarında
olayların seyrinin değişmesi ve şiddetin farklı mecrada tırmanmaya başlaması
dikkat çekicidir.
Şüphesiz Maliki nin Sünnileri dışlayıcı politikalar takip
etmesi, İŞİD in Sünni bölgesindeki nüfuz varlığını kolaylaştıran nedenlerin
başında gelmektedir. İŞİD, sadece Musul da vergi adı altında aylık 8 milyon
dolarlık para tahsilâtı yapmaya başlayarak güç kazanmaya başladı.
IŞİD, Maliki yönetiminden hoşnut olmayan Sünni kökenli
aşiretlerin gücünü de arkasına alarak, stratejik Felluce ve Ramadi nin büyük
bölümünü kontrol altında tutmak suretiyle, Musul un kontrolünü de kolay yoldan
ele geçirmiş oldu. Türkiye de ise IŞİD, sanki dışarıdan gelip Musul u işgal
etti gibi bir hava estirilmeye çalışılmaktadır. Hâlbuki Musul da fiili olarak
kontrolü zaten uzun zamandan beri elinde tutmaya çalışmaktadır. IŞİD, Musul un
ekonomisi başta olmak üzere, birçok alanda etkili bir nüfuza sahiptir.
ABD güçlerinin 2011 sonlarına doğru bölgeyi terk
etmesinden sonra, hızla yayılma eğilimine giren mezhep ayrışması tehlikeli
boyutlarda seyir izlemeye başladı. Bunun nedenini şöylece ortaya koymak
mümkündür; hatırlanacağı üzere, 2006 da Şii koalisyonun başbakan adayı İbrahim
el Caferi olmasına rağmen, ABD Başkanı George W. Bush un, ABD nin Bağdat
Büyükelçisi Halilzad a verdiği talimat sonucunda, İbrahim el Caferi nin
başbakanlığı engellenmiştir. Yerine düşünülen Ali el Edip in İran kökenli
olması üzerine, CIA nın teklifi ve ABD Bağdat Büyükelçisi Halilzad ın
çabalarıyla Maliki başbakanlığa getirildi.
Şu anda ABD nin ikinci adamı konumundaki Başkan
Yardımcısı John Biden, 2006 da daha senatör olarak görev yaparken, Irak ın Şii,
Sünni ve Kürtlerden oluşan üç bölgeye bölünmesini amaçlayan bir planı teklif
etmesi ve CIA projesiyle işbaşına getirilen Maliki nin aynı paraleldeki
uygulamaları, Irak ı içinden çıkılmaz bir kaosa sürüklemiştir. ABD, 2003 te
Iraklıların çıkarını korumak için değil, kendi çıkarlarını güvence altına
alabilmek için bütün bu senaryoları hayata geçirmiştir.
Irak ta çıkarlarını Başbakan Maliki vasıtasıyla
koruyabileceğini öngören Amerikan yönetimi, Maliki nin Irak ta gün geçtikçe
güvenirliğini ve nüfuz alanını kaybetmeye başlamasıyla birlikte, ortaya çıkan
yeni gelişmelerle bilinmeyenli bir denklemle karşı karşıya kalan Amerikan
yönetimi, bundan sonra nasıl bir yol izleyeceği doğrusu merak konusudur.
ABD ve Batı dünyası, buram buram oportünizm ve pragmatizm
kokan politikaları gereği ancak stratejik çıkarları söz konusu olduğunda
harekete geçmektedirler. Irak ta, dengelerin hızla değiştiği ve çok sayıda
değişkenin devreye girdiği bir dönemde, bu durumun müsebbibi olarak, aynı
sebepler, aynı etkilere sahip olurlar noktasından hareketle, Irak ta ve
Suriye de kök vermeye başlayan politikalarından pek vazgeçmeyecekleri
ortadadır. Suriye konusunda suskunluğunu koruyan ABD, Irak taki ekonomik
çıkarları söz konusu olunca, bütün seçenekler masadadır söylemiyle bir kez
daha gerçek amacını ortaya koymuştur.
IŞİD in Irak Şam İslam Devleti ile ortaya koymaya
çalıştığı coğrafi bölge, aslında Lübnan ı da içine alan Bilad üş Şam dır.
İran ın, Lübnan a kadar uzanan aynı coğrafi şerit üzerinde söz sahibi olmaya
çalıştığı bir alanı IŞİD in yayılma kapsamına alması dikkat çekicidir. Bu da, İran ın
bölgedeki nüfuz gücünden büyük rahatsızlık duyan bazı bölge ülkelerin IŞİD
hareketine destek vermelerinden kaynaklanan bir pozisyon olduğu kuvvetle
muhtemeldir.
Irak ve Suriye de mezhep kökenli ayrışmalara neden olan
yanlış ve tutarsız politikalar yüzünden, sorunların giderek alevlenmesi ve
telafisi mümkün olmayacak yeni sorunları da beraberinde getirecek bir çığ
etkisi yaratması mümkündür.