Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…

‘İstanbul-Kudüs-Mekke hattı’ insanlık tarihinin merkezi mesabesinde bir hat…

İnsanlığın çağımızda ‘sosyal tufan’ seviyesinde çözüm bekleyen sorunları var…

Hayatın ahlâkî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî 4 alandaki bu sorunların çözümü de var…

‘Adil Düzen’ dediğimiz bu ‘çare ve çözümleri’ yarım yüzyıldan beri yazıyoruz ve…

GAZZE ile Filistin’de olanlar; özellikle “ İsrail sorunu” sebebiyle yazmaya devam...

Siyonist İsrail yöneticileri ve yandaşlarının yaptıkları soykırım ve katliamlar iyice anlaşışın diye bundan önceki yazıda kaldığımız yerden devam etmemiz gerekiyor…

Sadece anlaşılmakla kalmayıp yapılması gerekenler de bir an öne yapılsın da -bu gibi vesilelerle hep hatırlattığımız üzere- hayatımızın ahlâkî/dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî dört alanda “sosyal tufan” seviyesinde var olan sorunlarının yegâne çare ve çözümleri olan “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Dünya Düzeni, Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası” uygulansın… İşte özellikle bundan dolayı da kaldığımız yerden devam ediyoruz…

“İsrail işgaline ve soykırımına ilişkin farkındalık küresel çapta artmıştır. İsrailli rehinelerin araca binerken HAMAS mücahitlerine içten gülümseyerek el sallamaları, veda etmeleri dahi HAMAS zaferinin en anlamlı fotoğraf karelerinden biri olmuştur. İsrail gaddarlığı karşısında Müslüman merhameti öne çıkmıştır. Türkiye başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde başarıyla ve yayılarak devam eden boykot küresel Siyonist markaları titretmiştir. Boykot, ortak hareket edildiğinde devlerin yıkılabileceğini, diz çökebileceğini yeni nesillere de göstermiştir. Tüm dünya ile birlikte İslâm dünyası, özellikle de gençler, zayıf bir topluluğun güçlüyü nasıl yenebileceğini, imkânsızın nasıl mümkün olduğunu görmüştür. HAMAS direnişi tüm dünyada zulme başkaldırının rol modeli olmuştur. Müslümanlar HAMAS’ın direnişi sayesinde kendilerini, kimliklerini yeniden keşfetmişlerdir. Müslüman olmanın onları nasıl hedef yaptığını fark etmişlerdir. Müslüman kimliğine başkalarının nasıl baktığını görebilmişlerdir. Dost sandıklarının bir anda nasıl azılı, acımasız, vahşi bir düşmana dönüştüğünü anlamışlardır. HAMAS, Müslüman devletlerin de maskesini düşürmüş, onların nasıl korkak, pısırık, şahsi çıkarlar peşinde koşan samimiyetsizler olduklarını açık etmiştir.

HAMAS, nice ülkenin içine sızmış Siyonistleri, Siyonist dostlarını su yüzüne çıkarmıştır. HAMAS, nice ilim insanı, düşünür, yazar, sinemacı, müzisyen, felsefeci ve sair meşhurun da maskesini düşürmüş, onların fırsatçılığını, çıkarcılığını, korkaklığını, içlerindeki öfke ve nefreti, içlerindeki faşizmi açık etmiştir. HAMAS, Siyonizm’in cezalandıracağı korkusuyla susanları, sinenleri, saklananları bulmuş, çıkarmış, sahte vicdanlarını tezgâha koymuştur. HAMAS, dünya genelinde nice sanatçı, bilim insanı ve düşünürün de gerçekten ne kadar samimi, ne kadar yürekli, vicdanlı olduğunu göstermiştir. HAMAS öyle bir direniş sergilemiştir ki, dünyanın bundan sonra aynı kalabilmesi mümkün değildir.”

Evet…

Daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz üzere…

Tekrar tekrar acilen yapılması gerekenleri hatırlatıyor ve insanlığa diyoruz ki;

-Bu faizci-emperyalist-sömürücü-zalim dünya düzeninin -özellikle Gazze’deki bu son soykırım ve katliamlardan sonra- aynı kalabilmesi mümkün değildir...

-Bu faizci-emperyalist-sömürücü-zalim dünya düzeninin “sonunun başlangıcı” özellikle Gazze’deki bu son soykırım ve katliamlardan sonra başlamıştır…

-Bu faizci-emperyalist-sömürücü-zalim dünya düzeni sona ermeye başlamıştır, bütün insanlık bu vesileyle uyanıp alternatif çare ve çözümlerin peşine düşmüştür…

-Necmettin Erbakan Hoca’mızın ifadesiyle, bu faizci-emperyalist-sömürücü-zalim dünya düzeninin tek çare ve çözümü de özel olarak ülkeler için “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen” ile genel olarak bütün insanlık için “Adil Dünya Düzeni, Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası”dır; bütün bunlar kısa zamanda benimsenip uygulanacaktır…

(‘Adil Dünya Düzeni’ kuruluncaya kadar olanları ve olması gerekenleri yazmaya devam...)