Dünyada geçerli olan eğitim felsefesinde “iyi vatandaş yetiştirme” ilkesi bulunmaktadır. Bu aslında eski Yunanistan’dan gelen bir alışkanlıktır. Ayrıca, Fransız İhtilalinin yaydığı milliyetçilik ilkesinin de bir sonucudur.
Bu felsefe aslında devletin yüceltildiği ve insanın devletin kulu olduğu çağdaş, modern çağın bir yaklaşımıdır. İyi vatandaş demek, Devlete iyi bir şekilde kul olmuş vatandaş demektir.
Peki, İslam’ın karşı görüşü nedir
İslam’ın karşı görüşü iyi insan yani “insanı kâmil” yetiştirmektir. Eğitim felsefemize iyi insan yetiştirmeyi koymazsak, her iyi vatandaş iyi bir nükleer bomba yaparak ülkesine hizmet eder.
Ama iyi insan
İnsanların iyiliği için çaba gösterir. İslam eğitim felsefesinin kilometre taşından birisidir “İnsanı kâmil”
İslam eğitim felsefesi fıtrata uygun bir eğitim vermeyi amaçlar. İslam eğitim felsefesine göre her çocuk, birey ayrı bir fıtrata, yeteneğe ve psikolojiye sahiptir. Bu nedenle herkese aynı eğitim verilmez. Aynı eğitim tekniği uygulanmaz. Kişiye uyun eğitim verilir. Kişiye uygun eğitim tekniği uygulanır.
Demek ki ikinci önemli ilkemiz “Fıtrata uygunluk” kavramıdır.
İnsan psikolojisi, ruhi ve kalbi durumu sabit değildir. İnsan, sürekli değişken bir haldedir.
Bir günü bir gününe hatta bir saati bir saatine uymaz. İnsanın bu değişken ve esnek durumu aslında eğitimci için büyük bir fırsatı barındırır.
Eğitimci insanın bu değişken yapısı sayesinde eğitimde ilerlemeyi sağlar. Yeni konulara geçmeye zemin hazırlamış olur. Psikolojik uygunluk ve değişkenlik sayesinde eğitimde bir dinamizm oluşur.
Eğitimin ahlaki boyutu da vardır
Eğitimci için ahlaklı olması gerektiği gibi, eğitim görenin de ahlaklı olması gerekir. Ayrıca, eğitimin başına önce ahlakı koyar. Çünkü ahlakı yani edebi yani terbiyeyi kendisine şiar edinmemiş olan parlak beyinler gider nükleer bomba yapar. İnsanların iyiliği için değil yok olması için, ifsadı için mücadele eder.
“Ben güzel ahlakı tamamlamak için geldim” der Nebi. O halde güzel ahlakı tamamlamak için biz de eğitimime onu koymalıyız. İlim öğrenilmeden önce edep öğrenilmelidir. Edepten yoksun bir eğitim, başarısız bir eğitim olur. Saygının olmadığı bir ortamda eğitim olmaz. Öğrenci hocasını, hocası öğrencisini saydığında orada feyiz ve bereket olur...
Eğitimde verilen her bilgi bir faydaya binaen verilmelidir. Faydasız ilimden Allah’a sığınırım demiştir Nebi. Bu da eğitimde verilecek bilginin talebeye faydası olup olmadığının düşünülmesi gerektiğini göstermektedir.
Sırf Avrupa istiyor diye çocukları kitap yüklü... merkeplere dönüştürmek ilim ve eğitim değildir.
Kişiye faydası olmayacak bilgilerin verilmesi zihnini yorar, zamanını kaybettirir. İlerde lazım olur diye bilgi öğretilmez. İlerde lazım olursa ilerde öğrenir. Önce acil, olmazsa olmazların öğrenmesi gerekir. Herkesin her şeyi bilmesi gerekmez. Herkesin her şeyi bildiği yerde ilim olmaz, saygı olmaz.
O halde temel düsturumuz “fayda” olmalıdır. Faydasız bilgileri çocuktan uzak tutmalıyız...
Eğitim de hedef ve amaçlar vardır İslam eğitim felsefesinde... Halbuki günümüz modern eğitimde eğiteme başlayan öğrenciye bir amaç, hedef verilmez.
Çocuk neyi niçin okuduğunu bilmeden okur, okur... okur... Bunun sonu yoktur. En fazla verdikleri amaç, hedef “büyüyünce ne olacaksın” kelimesinde gizlidir. Yani oku... meslek sahibi ol...
Halbuki eğitimin başına hedefi koymazsanız eğitimde yalpalanma olur. Bıkkınlık oluşur...
Ayrıca hedefi koyduğunuzda sadece hedefinize odaklanırsınız. Hedefiniz dışındaki konularda eğitim almazsınız. Bu da size hem zaman kazandırır ve hem de öğrenmenizi hızlandırmış olur.
Demek ki eğitimde hedef/gaye/amaç olmalıdır.
İslam’da eğitim belli bir yaşla sınırlı değildir
İslam’da eğitim hayatımızın doğumundan ölümüne dek sürmektedir. Yani “beşikten mezara kadar” düsturu egemendir. Bu da eğitimin okulla da sınırlı kalmadığını göstermektedir. Ayrıca eğitimin belli bir yaşla da sınırlı olmadığını göstermektedir.
Eğitim, her yaşta ve öğrenci ile öğretmenin olduğu her ortamda olur. Eğitim için sadece iki unsur yeterli: “öğretmen ve öğrenci”
Böylece hayatımızın ölümüne kadarki süreçte sürekli eğitim görürüz.
Hatta bazen roller değişir. Öğrenci iken öğreten, öğreten iken öğrenci olabiliriz.
Öğrenme ve öğretme iç içe girebilir. Tekrarlarsak eğitim için
1. Yaş sınırı yok...
2. Ölüme kadar süren bir yolculuk
3. Her an yeni bir şeyler öğrenme arayışında bulunuruz.
4. Her zaman bildiklerimizi bilmeyene öğretme sorumluluğuna sahibiz. Ayrıca öğretme/öğren yükümlülüğünü de tüm topluma yüklemiş oluruz.