Allah-u Teâlâ, bizlere sürekli ebedi âleme göç etmeden eksiklerimizi tamamlamak, kusurlarımızı gidermek, günahlarımızdan tövbe etmek ve salih bir mümin olmak için fırsatlar vermektedir.

Rabbimiz, bezm-i elestte insana yüklediği emaneti, anlaşmanın kulluk tarafına attığımız imzayı hatırlatmak için peygamberler göndermiş ve sürekli verdiğimiz sözü, yaptığımız büyük anlaşmayı, yüklendiğimiz emaneti peygamberler göndererek hatırlatmıştır. Bu hatırlatmalar Allah-u Teâlâ’nın bize adaletidir, merhametidir. “Kim doğru yolda giderse ancak kendisi için doğru yolda bulunur (sevab kendisinedir). Kim de sapıklık ederse, yalnız kendi aleyhine sapıklık eder (cezasını çeker). Hiçbir günâhkâr da başkasının günahını taşımaz. Bir de biz, bir peygamber göndermedikçe azab etmeyiz” (İsra, 15) ayetinde “peygamber göndermedikçe azap edilmeyeceği”nin belirtilmesi tam da Rabbimizin adaletini ve merhametini göstermektedir. Adaletidir, çünkü büyük anlaşmayı bu dünyada hatırlatmaktadır. Merhametidir, çünkü yaptığımız anlaşmayı, verdiğimiz sözü bir defa hatırlatıp bırakmamıştır. Sürekli peygamberler göndererek tekrar tekrar hatırlatmıştır.

Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e hitaben: “Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, durumlarını sana bildirmediğimiz kimseler de var. Hiçbir peygamber Allah’ın izni olmaksızın herhangi bir ayeti kendiliğinden getiremez. Allah’ın emri gelince de hak uygulanır ve o zaman bâtılı seçenler hüsrana uğrayacaklardır” (Mü’min, 78) buyrularak birçok peygamber gönderdiği ifade edilmektedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) de Kur’an-ı Kerim’de adı geçen 25 peygamberin dışında 124 bin peygamber gönderildiğini haber vermiştir. Bahse konu ayet, Peygamberimiz (s.a.v)’in beyanına muvafıktır, desteklemektedir. Hatta Kur’an’daki şu ayetler de gönderilen peygamberlerin sayıca çok olduğunu bildirmektedir:

“Her ümmet için bir peygamber vardır. Onların her birine peygamberi geldiği zaman, onu yalanladılar da aralarında adaletle hüküm verildi (azaba uğratıldılar). Onlar, zulmedilmediler (cezalarını çektiler)” (Yunus, 47).
“Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur” (Fâtır, 24).
“Andolsun ki biz her ümmete, “Allah’a ibadet edin ve putlara tapmaktan sakının.” diye bir peygamber gönderdik. Allah, bu ümmetlerden bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık hak olmuştur. Şimdi yeryüzünde bir gezip dolaşın da bakın ki, peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu bir görün?” (Nahl, 36).
Allah-u Teâlâ’nın bizlere sürekli peygamberler göndererek yaptığı uyarıyı ve hatırlatmayı son peygamber Muhammed Aleyhisselam’la nihayete erdirmesi yaklaşan kıyamete kadar başka uyarıcı göndermeyeceğini vaat etmesi; hem İslâm’ın evrenselliğini hem hükümlerinin kıyamete kadar geçerli olduğunu hem de artık kıyametin yakın olduğunu ifade etmektedir.

Rabbimiz, sadece peygamberleri vasıtasıyla sözümüzü hatırlatmakla kalmamış, kaçırılan fırsatları değerlendirebilmek için de Muhammed ümmetine önemli zaman dilimleriyle hataları telafi imkânı vermiştir. Bundan dolayı Recep, Şaban ve Ramazan ayları yeni bir başlangıç için fırsat aylarıdır. Gecelerden ise Regaib, Miraç, Beraat ve Kadir geceleri de fırsat geceleridir.

Fırsat anlarından mübarek Ramazan ayı hakkında Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, Kur’an insanlara bir hidayet ve hakka ulaştıran, hakla batılı ayıran açık ayetler halinde bu ayda indirildi. İmdi sizden kim bu aya erişirse onun orucunu tutsun. Kim hasta olur veya seferde bulunursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (kaza etsin!). Allah size kolaylık diler; güçlük istemez (onun için hastalık ve sefer hallerinde orucu terk etmenizi mübah kılmıştır). Bu kolaylığı, sayıyı tamamlamanız ve size yol gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanımanız için meşru kılmıştır. Umulur ki, şükredersiniz” (Bakara, 185).

Müstesna zaman dilimi Ramazan ayının içine yine müstesna bir zaman dilimi Kadir Gecesi sıkıştırılmıştır. Böylece hatalarımızı telafi için tahayyülümüzün alamayacağı büyük bir fırsata dönüşmüştür bu ay.
Kadir Gecesi’nin fazileti hakkında Kur’an-ı Kerim’de, “Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesi’nde (Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına) indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. O gece melekler ve Ruh Rabbinin izniyle (o sene takdir edilen) her iş için arka arkaya iner. O gece tan yeri ağarıncaya kadar selam ve esenliktir” (Kadir, 1-5) buyrulmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de, Kadir Gecesi’nin bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilmiştir. Bin ay, 83 yılı mütecaviz bir zaman dilimidir ve ortalama insan ömründen fazla bir zamana tekabül eder, bu sebeple çok büyük bir fırsattır. Bin aydan daha hayırlı olduğu tebşir edilen Kadir Gecesi’nin içinde bulunduğu mübarek Ramazan ayının sonlarına doğru yaklaştık. Peygamber Efendimiz (S.A.V.), Ramazan ayı gelmeden üç ayların başında, “Allah’ım bize Recep ve Şaban’ı mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır” diye dua etmiştir.
Kur’an-ı Kerim bu gecede Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına indirilmiştir. Dünyaya nizam verecek bilgileri muhtevi Yüce Kitabımızın bu gecede dünya semasına indirilmesi, yeni bir dirilişin başlangıç noktasıdır.

Ayet-i kerimede, Kadir Gecesi’nde her hikmetli işin, en çetin ve derin problemlerin halledileceği belirtilerek şöyle buyrulmaktadır: “Biz onu, mübarek bir gecede (Kadir Gecesi’nde) indirdik. Çünkü Biz (onunla) uyarıcılarız. Her hikmetli iş o gecede ayırt edilir (en çetin ve derin problemler halledilir)” (Duhan Sûresi, 4-

5).
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bu gece hakkında, “Allah-u Teâlâ, Kadir Gecesi’ni benim ümmetime lütfetmiştir. Önceki ümmetlere böyle bir gece verilmemiştir” buyurmaktadır.
Allah-u Teâlâ’nın, Muhammed ümmetine lütfettiği Kadir Gecesi, günahlarımıza pişmanlık duymak, O’na hakiki bir kul olmak için bir fırsattır. Peygamber Efendimiz (S.A.V.), “Kim imanından dolayı ve ihlasla Kadir Gecesi’ni ibadet ve taatle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır” (Buhari, İman 25) buyurmaktadır.
Günahlarımıza tövbe yolunu da yine Peygamber Efendimiz bildirmiştir. Kendisine, “Ey Allah’ın Resulü, Kadir Gecesi’ne ulaşırsam ne diyeyim?” diye soran sahabeye şöyle demesini tavsiye etmiştir: “Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu’l afve fa’fuanni/Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle”.
Bizi kendisine kul, Habibi’ne ümmet eyleyen, hatalarımızı örten, günahlarımızdan tövbe etmek için fırsat veren, mübarek zaman dilimleriyle bizlere kulluk bilincimizi hatırlatmak için fırsat veren, şerefli kılan, bizleri dikkate alarak iyilikleri emredip kötülüklerden nehyetme misyonunu yükleyen âlemlerin Rabbine hamdolsun.
Hamdolsun yüce Rabbimize ki, bizleri Ramazan’a ulaştırdı. İnşallah Kadir Gecesi’ne ve Ramazan Bayramı’na da ulaştırır.