1- FIKIH KİTAPLARI HAKKINDA
İmam Hatip Lisesi kitaplarını ve verilen eğitimi mercek almaya devam ediyoruz. Bu sefer de fıkıh kitapları hakkında birkaç noktaya değinmek istiyorum.
Fıkıh kitabının eleştirisine girmeden önce bir imam adayına verilecek fıkıh eğitimiyle ilgili bazı noktalara değinelim. Öncelikle imamlarımızın fıkıh bilgisi ve eğitimi yetersizidir. Çünkü bizim insanlarımız genelde eğitim hayatları boyunca ne okumuşlarsa bir ömür bununla geçinmekte üzerine bir şey bina etmemektedirler. Bu nedenle sağlıklı bir fıkıh eğitiminin verilmesi şarttır.
Sağlıklı bir fıkıh eğitiminin temel şartı da konuların analizinin iyi yapılması, farklı görüşlerin tartışılması, delilleriyle birlikte öğretilmesidir. Ayrıca, İmam Hatipte verilen fıkıh eğitimi sadece Hanefi mezhebine göredir. Halbuki ülkemizde şafiler de bulunmaktadır. Kaldı ki imam hatipte şafi öğrenciler de eğitim görmektedir. Bu nedenle fıkıh eğitiminin en az iki mezhebi kapsayacak şekilde verilmesi gerekir. Bu hem şafilerin de kendi mezheplerini öğrenmelerini sağlayacak ve hem de öğrenciler, konuların farklı mezheplerce nasıl ele alındığını ve nasıl sonuçlandırıldığını görecek, ufukları açılacaktır.
Gelelim kitabımızın eleştirilecek noktalarına:
1. Öncelikle fıkıh kitabının fıkıh tarihçesi, mezheplerin ortaya çıkışı ve bazı usulu fıkıh konularıyla başlaması bence yanlış. Çünkü zaten verilen zaman fıkhı öğrenmeye yetmeyen bir zamandır. Bunun yerine Usulu Fıkıh dersinin konulması daha uygundur.
2. Aynı anda hem fıkıh ve hem usulu fıkhın verilmesi zor olacağından birinci yıl usulu fıkıh verilirken ikinci yıl fıkıh dersi verilebilir..
3. Konular en az iki mezhebe göre verilmelidir. Sadece Hanefi fıkhını anlatmak, ülkemizdeki şafileri yok saymak anlamına gelir.
4. Konuların anlatımı yalın ve net olmalıdır. Sonuçta ilkokul din dersi kitabı değildir. Geleceğin imamını yetiştiriyoruz. Halbuki fıkıh kitaplarında konu anlatımı bir imam adayının yetiştirildiği kitap dili değil, sanki ilköğretim din dersi anlatır gibi bir dil kullanılmakta gereksiz anlatımlar, güzellemeler verilmektedir.
5. Fıkıhtan anladığımız her halde namaz, oruç, hac ve zekat olmaktadır. Fıkhın diğer konuları neden anlatılmamaktadır. Bir nikah, evlenme, boşanma, miras, ticaret gibi konular önemsiz midir Bir köye giden imam nikah kıymayacak mı (evlenme ve aile hayatına sadece 3 sayfa ayrılmış.)
6. Öğrencilere fıkhın hayatımızla ilgilisi de fetvalar çerçevesinde anlatılabilir.
7. Bütün bu dersler bir yıla değil dört yıla yayılarak verilmelidir.
Sonuç olarak buradaki fıkıhla imam değil sağlıklı bir Müslüman bile olunmaz. Bu işin eğitimi verilecekse ciddi olunmalıdır. Kullanılan dili basitleştirmenin de anlamı yoktur. O dili basitleştirecek olan öğretmendir. Ayrıca son sınıfta eski metinlerin veya kitapların okutulması da öğrencilerde büyük bir birikim sağlar. Hanefilerin Kuduri, Mülteka; Şafilerin Muğni gibi kitapları okuması onların ufkunu açmış olacaktır. İmam Hatipte okuyan gençlerin yaşları küçük demeyin. Sonuçta lise kısmına başlayan bir genç 15-16 yaşlarındadır ve bu yaş hiç de küçük bir yaş değildir. Biz gençlerimize büyük muamelesi yaparsak onlar büyürler. Ama biz onlara küçük çocuk muamelesi yaparsak onlar hep çocuk kalırlar.
Fıkıh kitaplarımızın da ihtiyaca göre yeniden şekillenmesi gerekir. Ama bana kalsa imam hatiplerin dilinin tamamen Arapça olması ve derslerin doğrudan eski kitaplardan okutulması olacak ama çok şey istiyorum galiba…
2- AKAİD DERSLERİ
VE KİTAPLARI HAKKINDA
Öncelikle şunu belirteyim ki imam hatip liselerinde akaid dersi diye bir ders bulunmamaktadır. Akaidsiz imam olur mu diye düşünenlere vereceğimiz cevap burada akaidin kelam dersi adı altında verildiğini belirtmekle yetineceğiz. Hatta ehli sünnet akaidi “İslam Düşüncesinde Yorumlar” ünitesi içerisinde diğer mezhepler arasında (şia-harici-mutezili vb..) bir mezhep olarak verilmektedir. Bunu okuyan bir genç, tüm bu fikirlerin doğru olduğunu düşünecek, ehli sünneti de sadece bir görüş olarak anlayacaktır.
Gençlere artık taraftarları kalmamış Harici – Mutezili doktirinlerini detaylı bir şekilde vermek bir anlamda o düşüncelerin de propagandası yapılmış olmaktadır. Biz gençlere nasıl bir İslam akaidi ve düşüncesi vermek istiyoruz Geleceğin imamı nasıl olsun Bu sorunun cevabı net bir şekilde verilmelidir.
Her ne kadar akaid konularının kelamın alt dalları olduğunu bilsek bile, biz burada gençlerimize ehlisünnet akaidini net bir şekilde vermeden kelami proplemlerin ortasına atmakla ne derece doğru bir yaklaşım sergilemiş olacağız
Öncelikle gençlere, ehlisünnet akaidini tüm yönleriyle vermemiz gerekmektedir. Böylece gencin elinde diğer görüş ve fikirlerle boğuşurken mihenk taşı bulunmuş olacaktır. Ehlisünnet akaidini net bir şeklide almış olan genç, hangi fikir veya görüşle karşılaşırsa karşılaşsın kendisini savunabilecektir. Bu nedenle ehlisünnet akaidinin delilleriyle birlikte ayrı bir ders olarak verilmesi gerekmektedir. Okuyucular belki bunu çok detay olarak görebilirler ama aslında tüm sorun akaidi bilmemekten kaynaklanmaktadır. Bugün Suriye’de, Mısır’da, Irak’ta Müslümanlar arasındaki katliamların temel nedeni de bu akaidsizlikten dolayı başka kişi veya grupların etkisinde kalmaları ve aşırı görüşlere, tekfire meyletmelerine neden olmaktadır.
Her fikir veya düşünce kendi gençlerine bunu öğretmeye çalışırken maalesef ülkemizde ciddi bir ehlisünnet akaidi dersi verilmemektedir. Özellikle insanlarımızın çok rağbet gösterdikleri imam hatip okullarında bile bu ders önemsiz bir ders olarak düşünülmektedir. Bu okulları bitiren gençler ilk fikri tartışmalarda tökezlemekte ve bir süre sonra aşırı görüşlere açık hale gelmektedir. Okul, insanı geleceğe hazırlar. Bu nedenle akaid konusuna önem verilmelidir.
Kelam dersini kaldıralım demiyorum, o dersin yanında bir akaid dersi konulmalıdır diyorum. Kelam dersi de bir anlamda İslam Mezhepleri veya düşünce tarihi şeklinde işlenebilir. Mezheplerin ortaya çıkışı, tartışmaları burada sunulabilir. Ama akaid dersi net olarak verilmesi şarttır.
Bu arada okutulan Kelam dersi ile ilgili olarak da birkaç eleştiride bulunmak istiyorum.
1. Yukarıda kısmen değindiğimiz, ehlisünnet akaidinin diğer akaid yorumları arasında sıkıştırılması ve İslam’da yapılan yorumlardan birisi şekilde nitelendirilmesi diğer düşüncelerle aynı seviyede gösterilmesi ne derece doğrudur Biz imamlarımızı hangi akide üzerinde yetiştirmek istiyoruz
2. Ehli Sünnet akaidine 4 sayfa yer ayrılmışken Alevi-Bektaşi düşüncesine 10 sayfa yer ayrılmasının mantığı ve amacı nedir
3. Kelam kitabında Bektaşiliğin ne işi vardır. Eğer Bektaşilikten bahsedilecekse Nakşibendilik, Kadirilik ve Rufailikten de bahsedilsin. Çünkü Bektaşilik bir akaid düşüncesi değil bir tarikattır. Bu ayrımı maalesef kimse yapmıyor ve bu şekilde bütün lise kitaplarında anlatılmaktadır. Bu kitapta Alevi ve Bektaşi diye bir başlık açmaları ne derece doğrudur Eğer amaç Aleviliği anlatmaksa, daha önce açmış oldukları “Şia” başlığı altında anlatabilirler. Bir daha bahsedilmesinin amacı nedir
4. Bizim amacımız kelamı mı anlatmak yoksa İslam akaidini mi anlatmak O da ayrı bir tartışma konusu.
5. Diğer üniteler imanın şartlarının anlatımı şeklinde olmuştur ama burada da Ehli Sünnet derken sadece Maturudi anlayışına göre bir anlatım sergilenmiş, Eşariler dışlanmıştır. Halbuki şu anda Müslümanlar Maturudi ve Eşari (Selefler var ama..) olmak üzere iki büyük kitleye bölünmüşlerdir. Ehli Sünnet derken bunlar anlaşılır. Dolayısıyla konu ele alınırken ihtilaf varsa bu ihtilaf belirtilmelidir. Maturudilere göre şöyle, Eşarilere göre böyle ve hatta Ehli Hadis alimlerine göre böyle diye detaylı bir şekilde anlatılmalıdır ki bu eğitimi alan bir kişi hayata atıldığında çeşitli görüşler karşısında şaşkınlık yaşamasın…
Sonuç olarak diyebiliriz ki imam hatipte okuyan gençlerin sağlam bir akaid bilgisine sahip olmaları için akaid dersinin müstakil hale getirilmesi veya Kelam dersinin okunmasının iki yıla çıkartılarak birinci yılda bir nevi mezhepler tarihi ikinci yılda da ehlisünnet akidesinin detaylı bir anlatımı olmalıdır. Bunun için Ebu Hanife’nin Fıkhı Ekberi, Tahavi, Nesefi’nin Akaidi, Taftazani’nin Şerhul Akaidi esas alınarak hazırlanmalıdır. Konular anlatılırken fazla felsefe veya kelami terminolojilere boğulmadan net ve kesin anlatılmalı, muhalif olan alimlerin de (ibni Teymiye) görüşleri ve ihtilafları anlatılmalı, cevap verilmelidir. Çünkü günümüzde bu görüşler büyük bir yaygınlık kazanmaktadır. İmamlarımız bu görüşleri bilememektedirler. Ayrıca Fıkhı Ekber veya Tahavi Metni de mutlaka kitaba dâhil edilip konuyla ilgili bir metin olarak okunmalıdır.
Akaid önemli bir konudur. Halkı aydınlatacak olan bir imam hatip mezununun bu konularda temel bilgilere sahip olmasının yolu iyi bir kitap ve eğitimden geçer.