İlle de D-8!

Abone Ol

İnsanlığa karşı işlenen suçlarda etkisiz kalan hatta daha ötesi katillere kapı açmakla ünlü olan Birleşmiş Milletler’i (BM) bu sefer Kıbrıs’ta gördük. II. Dünya Savaşı’ndan sonra galip devletler tarafından şekillendirilen dünyada kurulan uluslararası kuruluşlardan olan BM’yi bizler en iyi Temmuz 1995’te Srebrenitsa’da işlenen soykırımdan tanıyoruz. “Barış gücü” olarak gittiği yerlerde insanlık karnesinin iyi olmadığını da tüm dünya biliyor.

Birleşmiş Milletler, dünyada yaşanan savaşların, çatışmaların ve barışa yönelik tehditlerin tekrarını önlemek ve uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla kurulduğu iddia edilse de yapmış oldukları faaliyetler hiç de bu yönde sonuçlanmamıştır. Temmuz 1995’te Bosna-Hersek’te Srebrenitsa’yı BM güvenli bölge ilan etmişti. Srebrenitsalıların dışında da güvenli bölgeye gelen Boşnaklar katil Sırp General Ratko Mladiç’e BM bünyesindeki Hollandalı askerlerce teslim edildi. BM, tüm dünyanın gözü önünde Sırpların kundaktaki erkek bebeklerden eli ayağı tutmayan seksenlik yaşlılara kadar en vahşi şekilde katledilmesine göz yumdu. BM, insanlık karnesinde sadece Srebrenitsa yoktur. Srebrenitsa soykırımının yapıldığı dönemlere dek Ruanda’da meydana gelen diğer bir insanlık dışı olay da mevcuttur. 1994’te Ruanda’da Batı’nın ekmiş olduğu ırkçılık hastalığı yüzünden yerli halk birbirini palalarla doğramıştır. Ruanda’daki taraflara silah temini edildiği bilinerek hiç kimseye engel olunmamış, ülkede yüz gün süren katliamda Hutular ve Tutsiler birbirini kırmışlardır. Kaynaklara göre bu süreçte en az sekiz yüz bin kişi ölmüştür. Ve bilin bakalım BM görevlileri ne yapmıştır? Sadece seyretmiştir.

Daha sonraki yıllarda özellikle Afrika’da görevlendirilen BM görevlilerinin ve askerlerinin isimleri çocuklara ve kadınlara tecavüz vakalarında geçmeye başlamıştır. 2014-2015 yıllarında sadece Orta Afrika Cumhuriyeti’nde görev alan BM görevlilerine, askerlerine yönelik 90 ayrı tecavüz suçlamasında bulunulmuştur.

Tabi ki bunlar kayıt alınan suçlar ve fecaatler. Kim bilir sahipsiz halkların başına daha neler geliyor dünya kamuoyundan saklanan?

Sicili bunlarla dolu olan Birleşmiş Milletler, Kıbrıs’ta bir anda karşımıza masum, sivil bir yol yapımına engel olarak çıktı. KKTC'nin yaptığı yol çalışmasına müdahale eden BM güçleri, “BM Barış Güçleri’nin güvenliğinin tehdit edilmesi ve BM mülküne zarar verilmesi, uluslararası hukuka göre kabul edilemez ve ciddi suçlar olarak” bahanesine sığındı. Konu ile ilgili KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ise projenin son derece insancıl bir proje olduğunu ve herhangi bir art niyet içermediğinin altını çizerek, "Kıbrıs Türk insanının Rum ve İngiliz üslerine terk edildiği bir durumda yaşamlarını kolaylaştırmak amacıyla böyle bir projenin gerçekleştirildiğini" savundu.

Kim ne derse desin Batı’nın kurmuş olduğu kuruluşlar tabi ki efendilerine hizmet edeceklerdir. Dünyadaki birçok sıcak çatışma alanlarında görülmeyen “barış(!) gücü” bir yol yapımında olaya müdahil oluyor. Nasıl açıklanır bu olay?

Müslümanların dünyanın üçüncü ülkesi diye nitelendirilen halkların anlaması gereken konu Batı yani gücü elinde tutanlar hiçbir zaman insanlığın faydasına ve çıkarana iş yapmayacağıdır. Batı’nın insan hakları adına dünyada yaptığı işler, “El elin eşeğini ıslık çalarak arar” babındandır. Hatta gücü elinde tutan sömürücü güçler kendi çıkarları için yapmayacakları melanet yoktur.

Dünyadaki bu çarpık sisteme karşı 1997’de kurulan D-8’lerin amaçlarından biri de, “Müslüman ülkeler savunma işbirliği teşkilatının” kurulmasıydı. Dünyadaki çarpık sömürücü güce karşı “şiddetli kınamalarla” karşı konulamaz. Cari olan sistem tüm insanlık için tehdit içeriyor, hatta gücü elinde tutan ülkelerin halkları için bile. Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan Hoca’mız bu cari sisteme karşı çözümünü de ortaya koymuştu. Bu zulüm sistemine karşı Müslümanların bir araya gelerek, "Müslüman ülkeler birleşmiş milletler teşkilatının kurulması, Müslüman ülkeler savunma işbirliği teşkilatının kurulması, Müslüman ülkeler ortak pazarın kurulması, Müslüman ülkeler ortak para birimine geçilmesi, Müslüman ülkeler kültür işbirliği teşkilatının kurulması” faaliyetlerini yapması gerektiğini anlatmıştı.

Son çeyrek asır bunları gerçekleştirmek için büyük fırsatlara sahipti. Ancak 2000’lerden sonra Müslüman ülkelerde iktidara gelenler projeleri hazır D-8’lere sahip çıkmamıştır. Özellikle Türkiye’de iktidara getirilen AKP bu kuruluşa sıradan bir dernek faaliyeti muamelesi yapmıştır.

Eğer son yirmi yıl içerisinde Müslüman ülkeler savunma işbirliği teşkilatı kurulmuş olsaydı, bugün KKTC’de, BM askerlerinin bu muamelesine muhatap kalınmazdı. Dünyada başta mazlum ve mağdur Müslüman coğrafyalarda zulüm yaşanmaz, Batı kendine çeki düzen vermek zorunda kalırdı. Unutmayalım ki, batı/batıl güçten anlar.

Başta ülkemiz olmak üzere tüm Müslüman ülkeler Milli Görüş/Saadet Partisi’nin ortaya koyduğu bu hedefler doğrultusunda yan yana gelmek zorundadır. Zira dünyada sadece Müslümanlar için değil tüm insanlık Batı’nın çemberi altında, baskısı altında ezilmeye devam edecektir.

Not: Geçtiğimiz hafta köşemizde “Acil Tarafından, ‘Acil Toplanma Alanları’ Listesi” başlıklı yazımızda yer verdiğimiz vatandaşlarımızın “e-Devlet” üzerinden bu hizmeti alamadığına dair şikâyetimizden sonra bu müşkül giderilmiştir. Vatandaşın sesine cevap veren yetkililerimize teşekkür ederiz.