Evlenmek ya da evlilik; insan neslinin devamını temin,
bir arada yaşayarak hayata tutunmak, muhabbet üzerine bir yaşam tesis etmek
için Allah-u Teâlâ nın kulları için bahşettiği bir nimettir. Çocuklar akil
baliğ olduktan sonra hem fiziki hem de ruh hali olarak adına ergenlik denen bir
döneme girerler. Ergenlikle birlikte fıtratta olan karşı cinse alaka da başlar.
Belli bir olgunluğa erişildiğinde de ailenin vesilesiyle ya da kendilerinin
münasip bulmasıyla evlenme devresine geçilir. Amaç Hz. Ali ile Hz. Fatıma nın
evliliği gibi bir evlilik inşa etmektir. Hepimiz biliriz Hz. Peygamber (SAV),
kızı Fatıma yı isteyen Hz. Ali ye mihr olarak verebileceği bir şeyi olup
olmadığını sorduğunda bir şeye sahip olmadığını öğrenince ona hediye ettiği
zırhı pazara götürüp satmasını ve bu para ile mihr olayını halletmesini
istemiştir. Hz. Ali denileni yapmış ve 480 dirhem karşılığında zırhı Hz.
Osman a satmıştır. Hazreti Fâtıma`nın ev eşyası ve çeyizi olarak üç minderi,
içi hurma lifi dolu bir yüz yastığı, saçaklı bir halı, iki el değirmeni, bir su
tulumu, toprak su testisi, meşinden su bardağı, bir havlu, bir elek,
tabaklanmamış koç postu, Yemen dokuması eski alacalı kilim, hurma yaprağından
bir sedir, bir kadife yorgan ve Yemen işinden alacalı elbisesi bulunuyordu. Bu
minval üzere gerçekleşmişti evlilik.
Sizin de dikkatinizi çekmiştir evlenen taraflardan
birinin elinde beş kuruş para yok diğerinin ise çeyiz olarak getirdiği eşyalar
o devir için çok çok az miktardır. Biri en genç sahabe payesini almış ötekisi
ise Hz. Peygamberin (SAV) kızı. İşte bu örnek evliliği kendilerine şiar edinmiş
olan gençlerimizin şimdilerde evlenmemek için bahaneleri bitmemekte ya da
evlilik için bin dereden su getirilmesini istemekteler. Kimi okulunu bahane
etmekte kimi işinin olmamasını! Oysa evlilikte asıl önemli olan eşlerin uyumu
ve bir ömür anlaşabilmeleridir. Eşyalar ya da maddi rahatlık sadece geçimi
kolaylaştırıcı bir nedendir. Günümüzde ise hep eşyalar öne çıkmakta, eşya
seçimindeki hassasiyet eş seçiminde gösterilmemektedir. Eşlerin uyumu ve geçimi
eşyaya bağlıymış gibi düşünülmektedir.
Geçmişte yokluklarla kurulmuş evliliklerin nüveleri olan
çocuklarını biz çektik onlar çekmesin zihniyetiyle yetiştirdi ana babalar.
Çocuklar da zaman içerisinde yokluk nedir bilmediler ve biraz da şımardılar.
Dünkü o çocuklar büyüdüler ve evlenmene çağına geldiler şimdilerde. Evlenmek
için yaptıkları girişimlerde pek çok sıkıntılarla karşılaşınca da ne
yapacaklarını bilemez durumdalar. Bir ehli tarik genç cemaatinden bir hoca
hanımı istemek için büyüklerinden yardım ister. Kendisi üniversiteyi bitirmiş
iş hayatına atılmak üzeredir. Ailesi de tipik bir Anadolu ailesi işte.
Kendilerine yetecek kadar varlıklılar anlayacağınız. Tarikattan abilerle hoca
hanım istenir. Adet üzere kızla erkek konuşturulur İslami çerçevede. Sohbetin
girizgâhı Hz. Ali ile Hz. Fatıma dır elbette. Derken hanımefendi sorar 4X4 var
mı Genç afallar 4X4 nedir diye sorar gayri ihtiyari. Araba der hoca
hanım araba 4X4 mü Maddi durumun nasıl Nasıl geçineceğiz Genç iş aradığını
ve bulduğunda hayatını düzene sokacağını ifade etse de tahmin edeceğiniz gibi
evlilik gerçekleşmez.
Gençlerin evlenme yaşı yükseldikçe karşı taraftan
beklenti de o oranda fazlalaşmaya başlıyor ve ayrıntılar giderek daha çok önem
kazanıyor. Eğitiminden göz rengine, işinden giydiği ayakkabısına kadar bir sürü
teferruat beğeni için öne sürülüyor. Hanımlar para, mal, makamı öne
çıkarırlarken erkekler ise güzellik, tahsil, sosyallik, ev hanımlığını
önemsemekteler. Oysaki Hz. Peygamber Siz dini güzel olanı seçin diye tavsiye
etmektedir. Tabi o dillerde olan Hz. Ali ile Hz. Fatıma dan ibret almak
akıllarına gelmiyor her nedense. Mamafih onlar gökyüzündeki yıldızlar
gibiydiler ve Müminler için birer örnek olmaları gerekiyordu ta kıyamete kadar.
Öyle değil mi
Minik bir tebessüm
İmtihan
Öğretmen öğrencilerin aklını karıştırmak için:
-Çocuklar demiş. Allah hepimizin cennete gitmesini
istediği halde neden bizi dünyaya gönderip imtihan etmiş. İstese herkesi
cennetine koyardı.
Çocuklardan biri hemen öğretmene cevap vermiş:
-Öğretmenim demiş. Şüphesiz ki siz de bizim sınıfı
geçmemizi istersiniz. O halde neden hepimize 5 verip sınıfı geçmemizi
sağlamıyorsunuz da imtihan ediyorsunuz.
İlgilisine Notlar:
"Hayatın ilk yarısı ikincisinin beklentisiyle geçer
ikinci yarısı ilkinin pişmanlığıyla" Fransız atasözü
Mutlu olmak her şeyin yolunda olması demek değildir;
mutlu olmak görmezden gelme konusunda ustalaşmak demektir.
Bütün acıları tattım ama insanlara muhtaç olmaktan daha
acısını görmedim. Hz. Ali
Onlara yeryüzünde bozgunculuk yapmayın! denildiği
zaman Biz ancak düzelticileriz! derler. Bakara suresi ayet: 11