Ne acıdır ki dünyamızda milletleri savaştırarak silah satışından geçinmeye, hatta zengin olmaya çalışanlar vardır. Bunlar milletler veya gruplar arasındaki anlaşmazlıkları büyüterek habbeyi kubbe yapacak şekilde haber yapmakta ve ülkeleri, özellikle de Müslüman ülkeleri birbiriyle savaştırmak istemektedirler.

Böyle insanların, hatta ülkelerin olacağını bilen Allah Müslümanları uyarmak üzere şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler size bir fasık (veya fasıklar) yani alenen günah işleyenler bir haber getirirse aman dikkatli olun, cehaletle bir kavme bela olmaktan sakının. Yoksa sonra yaptığınıza pişman olursunuz” (Hucurat 6).

Şimdi haber ve yorumlarına karşı uyarıldığımız günahkârları tarif edelim. Bilindiği gibi tesettür ve başörtüsü Allah’ın emridir. Buna rağmen baş açıklık şöyle dursun birçok yeri açık resimler basarak yayın yapan gazete ve mecmualar vardır. İşte bunlar günahkârdır ve bunlar yalan haber yapacakları gibi yanlış yorum da yapabilirler. Bunların her yaptığı haber yalan olan her yaptıkları yorumlar yanlış olmayabilir onun için Yüce Allah bizi uyarırken “aman dikkatli olun, o haberin doğru olup olmadığını araştırın, bunu yapmadan karar verip sizde aynı haber ve yorumu yaymayın” şeklinde uyarıyor. 

Gerçekten o durumdaki gazete ve TV’lerde doğru haber ve yorumlar da yapılıyor. Amma tesettür kuralını hiçe saydıklarından yalan haber yapabilecekleri gibi yanlış yorum da yapabilirler. Bu nedenle öylesi gazete ve televizyonların haberleri her yönüyle güvenilir gazete ve televizyonlardan da dinlemeden karar verilmemelidir.

Maalesef son aylarda bazı gazete ve televizyonlarda komşu Müslüman ülkeler hakkında öyle haber ve yorumlar yapılıyor ki onlara inanacak olursak hemen saldıralım diyebiliriz. Hâlbuki bu haber ve yorumların Müslümanları birbirine düşürmek ve birbiriyle çatıştırmak için yapılabileceğini düşünmek zorundayız. Zaten öyle yalanlar yüzünden Irak ve Libya’ya karşı yapılan saldırılara ülkemiz de Irak’a karşı üsleri kullandırarak, Libya’ya karşı gemi göndererek ortak oldu. Sonradan pişman olmak meseleyi halletmiyor.

Suriye meselesi yüzünden bizi İran’a karşı kışkırtan gazete ve televizyonlar vardır. “İran Esat’ı destekliyormuş”, “Rusya zaten onun yanındaymış” gibi tartışmalar doğru olabilir. Ancak İran’ın Şii bir devlet olduğunu bilerek Suriye Nuseyrileriyle yakınlığını düşünerek onlara destek olabileceğini kavrayıp Suriye’deki problemleri barış yoluyla halletmemiz gerekirdi. Rusya’nın da öteden beri Suriye’nin müttefiki olduğu biliniyordu. Bu nedenle bu komşularımızla birlikte uzlaşarak Suriye meselesini asgari müşterekte çözebilirdik. Şu anda durum çok daha kritik bir noktaya gelmiş olsa bile komşu hakkını dikkate alarak ve özellikle Şii de olsa din kardeşimiz olması nedeniyle İran ile İslam kardeşliğini gündeme getirerek olayları yatıştırmak zorundayız

Ezeli düşmanlarımızın bizi komşularımızla kapıştırıp seyretmek istediklerini unutmayalım!

MÜSLÜMANLARIN ARASINDAKİ PROBLEMLERİ ANCAK MÜSLÜMANLAR ÇÖZER

Üzülerek görüyoruz ki bazı Müslüman yöneticiler Müslüman ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları Müslüman olmayan kuruluş veya ülkelerden beklemektedirler. Nitekim Suriye’deki Müslümanların Nusayri de olsa yine Müslüman olan hükümetleriyle aralarında öteden beri devam edegelen problemler çözülmeyince bizim idarecilerimizin de tahrikiyle Beşşar ESET iktidarına karşı ayaklandılar. Başarılı olamayınca da Birleşmiş Milletlerin müdahalesi istendi. Onlar işe karışınca durum tamamen içinden çıkılmaz bir şekle büründü. Ve hâlâ bu çıkmaz içinde bocalanıp gidilmektedir .

Saadet Partisi bir heyet halinde ayaklanma olmasın diye Suriye Hükümeti nezdinde güzel bir girişimde bulunmuş ve bazı olumlu cevaplar alınmış ise de ülkemizin iktidarı yine oradaki Sünnilerin ayaklanmasını teşvik edince bilinen olaylar başladı ve hala devam etmektedir. Hâlbuki İslam’ın kutsal kitabı şöyle uyarmaktadır: “Eğer müminlerden iki taife savaşacak duruma gelirse (veya savaşacak olurlarsa) onların arasını düzeltiniz! Eğer taraflardan biri diğerine saldırırsa saldıran tarafla hizaya gelinceye kadar savaşın ve hizaya gelince de aralarını adaletle düzeltin ve adaleti sağlayın. Allah adalet yapanların sever.” (Hucurat 9). Ayet-i kerime 6’ncı ayet-i kerimeye atfedildiği için oradaki “Ey iman edenler” hitabını da içermektedir. Zaten Kur’an-ı Kerim genelde Müslümanlara hitap ettiği için 9’uncu ayette de hitap Müslümanlaradır. Yani Müslümanlar aralarındaki anlaşmazlıkları kendileri çözecekler, başkalarından beklemeyeceklerdir.

Ama ne yazıktır ki AKP iktidarı bu düsturu göz ardı etmiş ve Suriye meselesi kangren olmuştur. İnşallah bundan sonra İslam düşmanlarına bel bağlanmaz ve Müslüman milletin temsilcileri İslami kuralları dikkate alarak çözüm aramaya devam eder ve bir daha böyle çıkmazlara düşmezler.