"Mü minler her sözü duyarlar en güzeline uyarlar." (Zümer suresi 17) İyiyle kötüyü, hayırla şerri, akla karayı, imanla inkarı yanyana görmezsek ayırt edemeyiz.

Sözün en güzelini de sözler arasından seçeceğiz. Söz güzel olacak. Taşıdığı ma na güzel olacak. Ma na o sözde gül yağının gülde oluşu gibi bulunacak. Çağının bütün insanına hitap edecek. Anlaşılır, sade, inandırıcı, akılcı, akıcı ve yönlendirici olacak. Zaman aşımına uğramayacak.

Her çağda güçlü yazarlar ve hatipler gelmişler, toplumu etkilemişler, tarih kitaplarında yerlerini almışlar.

Halâ bizi etkileyen cümleleri de var. Ancak ilk cümlesinden son cümlesine kadar her cümlesi her çağda doğruluğu test edilmiş bir yazar, hatip veya filozof yok.

Çağları ve çağdaşları yaratan Rabbimizin kelâmı olan Kur an-ı Kerim ise sanki bugün bizim şartlarımız için inmiş gibi tazeliğini koruyor.

 Onun için Rabbimiz, Mü minleri tanıtırken: "Her sözü duyarlar, en güzeline uyarlar" dedikten sonra : "Allah sözlerin en güzelini (ayetleri) uyumlu, yer yer tekrarlanan bir kitap olarak indirdi" buyurur. (Zümer 23)

Bir profesörümüzün yazdığı bir kitabın bir dergide tenkidini okumuştum: "Kitabınızın filan sayfasında savunduğunuzu, filan sayfada aksini savunuyorsunuz ..." diyordu.

Kendimize ait fikirlerde  değişiklik veya  aynı fikri ifadede değişiklik biz insanlar için normaldir. Unutmak bize ait özelliklerdir.

Allah ın ayetleri ise baştan sona kadar, harfleri, kelimeleri, cümleleri ve sureleriyle birbirine uyumlu.

"Rablerinden korkanların derileri onlardan (ayetlerden) ürperir. Sonra onların derileri ve kalpleri Allah ın zikrinde yumuşar." (Zümer 23)

Allah ın azameti, büyüklüğü, kudreti, azap ayetleri karşısında mü min insanın derisi korkudan ürperir. Hani: "Vücudumdaki tüyler diken diken oldu" deriz ya işte öyle bir şey.

Ama Rabbimizin nimetleri, rahmeti cennet ayetleri de derileri ve kalbi yumuşatır.

Dikkat ederseniz korkunun olduğu yerde derinin ürpermesinden bahsetmiş. Allah ın zikrinin olduğu yerde derinin yumuşaması yanında kalplerin de yumuşadığından bahsediyor.

Denizin dengesi gel gitlerle/med ve cezirlerle olduğu gibi insanların başarısı da ürperti, heyecan, kasılma ve gevşemedir. Atar damarımız olsa da toplar damarımız olmasa denge bozulur.

Ama günümüzde yöneticiler hep korku üreterek, halkı baskı altında tutarak, daha rahat yönetebileceklerine inandırıldıklarından hep ürperen, endişe duyan, diken üstünde yaşayan insan ürettiler.

Kalbi/gönlü yumuşak insan yetişmedi. Kalpleri karartan, katılaştıran haberler üreterek varlıklarını sürdürdüler.

Rektör de öğrenci de bunalım içinde. İnsanların hem cildini hem de gönlünü yumuşatacak Allah kelamıyla tanışmak veya tezine bir ayet olan besmeleyle başlamak yasak.

Yasaklanan rahatsız. Yasaklayan ve ceza veren evine varınca yorganı başına çekip nefsiyle baş başa kalınca  hafakanlar basıyor.

Bırakın insaları da sözlerin en güzeline uysunlar hem ciltleri hem de gönülleri yumuşacık olsun.

İsterseniz bu ayetlerin tefsirini benim eserim olan "Şifa Tefsiri"nden okuyuverin. İsteme telefonu (0212) 511 10 85 CANTAŞ Yayınevi