2022’de Tarım Bakanı “gece görüşlü 10 helikopteri envantere katıyoruz” dedi. Bugün ise ormanlar yanıyorken aynı bakanlığın yeni sahibi “hava karardıktan sonra müdahale edemiyoruz” açıklamasını yapıyor. Bu çelişki, başkanlık sistemiyle vaat edilen istikrarın yerini kurumsuzluk, ciddiyetsizlik ve hesap vermezliğe bıraktığını gösteriyor.

Yıl 2022. Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci ekranlara çıkıyor ve müjdeyi veriyor:

“4 Temmuz’da gece görüşlü 10 helikopteri envanterimize katmış olacağız.”

O gün bugündür her yaz ormanlarımız yanıyor.

Ve ormanlar yanıyorken, yani 27 Temmuz 2025’te, aynı bakanlığın yeni sahibi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu kameraların karşısında şu cümleyi kuruyor:

“Hava karardıktan sonra hava araçlarıyla müdahale söz konusu olmuyor.”

Peki ne oldu bizim gece görüşlü 10 helikopterimize?

Envantere katıldıysa neden kullanılmıyor?

Kullanılmıyorsa neden o tarihte “katacağız” denildi?

Bu iki açıklama arasındaki çelişki, sadece bir bilgi hatası değil.

Zira ortada iki farklı kurumun değil, aynı bakanlığın farklı dönemlerdeki iki bakanının açıklaması var.

Biri 2022’de “gece görüşlü helikopter alıyoruz” diyor, diğeri 2025’te “gece müdahale edemiyoruz” diyerek ya önceki sözü boşa çıkarıyor, ya da o helikopterlerin hâlâ aktif olarak kullanılmadığını itiraf ediyor.

Bu durum, devlette kurumsal hafızanın çöktüğünü, yapılanın değil söylenenin esas alındığını, ve “bir şey yapılıyormuş gibi yapmanın” iktidar pratiği haline geldiğini gözler önüne seriyor.

Başkanlık sistemine geçerken ne denmişti?

“Koalisyonlar bitecek, hızlı karar alma ve uygulama süreci başlayacak.”

Ama görüyoruz ki:

• Eski bakan “envanterimize gece görüşlü helikopterleri kattık” diyor,

• Yeni bakan ise “gece hava araçlarıyla müdahale mümkün değil” diyerek fiilen yok diyor,

• Aradan üç yıl geçmesine rağmen kimse hesap vermiyor,

• Ve her yaz aynı acı, aynı açıklamalar, aynı ihmal tekrar ediyor…

Bu sistemin adı başkanlık mı, yoksa başına buyrukluk mu?

Orman yanarken millet ekran başında dualarla umut bekliyor.

Ama bakanlar ya birbirinden habersiz ya da halktan kopuk.

Hangisi daha vahim, karar veremiyoruz.

Mesele sadece orman değil.

Yanan şey güven duygusu. Yanan şey liyakat. Yanan şey devlet ciddiyeti.

Eğer bir yerde gece görüşlü helikopter alındığı söyleniyor, ama yıllar sonra başka bir bakan “gece müdahale mümkün değil” diyorsa;
orada ya helikopter yoktur, ya da devletin kendisi uçamaz haldedir.

Yurttaş olarak şu dört soruyu sormak istiyorum:

1. Bu helikopterler gerçekten alındı mı? Alındıysa nerede, hangi bölgelerde konuşlandırıldı ve şimdiye kadar kaç yangında aktif olarak kullanıldı?

2. Eğer gerçekten alındıysa, neden hâlâ gece havadan müdahale yapılamıyor? Yapılamıyorsa bu helikopterler neden kullanılmıyor, neden atıl durumda bekletiliyor?

3. Yeni bakan, selefinin bu açıklamasından haberdar mı? Aynı bakanlık içinde bu kadar açık bir çelişki nasıl olur da kamuoyuna açıklanmaz, nasıl düzeltilmez?

4. Başkanlık sistemiyle övünenler; bu çelişkinin, kurumsal denetimsizliğin ve liyakat eksikliğinin hesabını bu millete nasıl verecek?

Çünkü bu sorular yalnızca teknik değil; aynı zamanda vicdani ve ahlaki sorulardır.

Ve bu millet artık söz değil, hesap istiyor.