Hayatımızda önemli anlar, ehemmiyetli, göz ardı edemeyeceğimiz dönüm noktaları vardır, olmuştur!
* Mesela, liseden mezun olduk, üniversite sınavına gireceğiz. Mutlaka rüyamıza girer! Çünkü önemli bir dert etmişizdir, kendimize!
* Mesela, üniversiteden mezun olduk, bir iş görüşmesine ya da sınava gireceğiz. Mutlaka rüyamıza girer! Çünkü önemli bir dert etmişizdir, kendimize!
* Mesela, âşık olmuşuzdur. Mutlaka rüyamıza girer! Çünkü önemli bir dert etmişizdir, kendimize!
* Mesela, önemli bir şeyimizi kaybettik. Telefonumuzu ya da bilgisayarımızı ya da arabanın anahtarını! Mutlaka rüyamıza girer! Çünkü önemli bir dert etmişizdir, kendimize!
* Mesela, insanlık hali, bir şeyden fena halde korktuk ya da bir şeye yönelik şiddetli bir tepkimiz oldu! Mutlaka rüyamıza girer! Çünkü önemli bir dert etmişizdir, kendimize!
Bunları uzatmak mümkün…
***
Şimdi geldim o can alıcı soruya; Filistin’de, Gazze’de 7 Ekim 2023’ten bu yana, 409 günden bu yana bebekler, çocuklar, kadınlar, erkekler, yaşlılar katledilmeye, şehit edilmeye devam ediyor. Dünyanın en acımasız soykırımı devam ediyor Gazze’de. İslam dünyası dâhil tüm dünya âlemi bu acımasız soykırımı sadece izlemekle ve seyretmekle iktifa ediyor.
Peki, bu soykırım hangimizin, hangilerimizin rüyasına / rüyalarına giriyor? Hangimiz kendimizi, rüyamızda, bir an için de olsa Gazze’deki, Filistin’deki kamplarda gördük?
Sadece Gazze ve Filistin de değil, mevzu bahis!
* Hangimizin rüyasına girdi, Irak’ta milyonlarca Müslüman kardeşimizin katledilmesi?
* Hangimizin rüyasına girdi, Irak’ta yüz binlerce kadının ırzına geçilmesi?
* Hangimizin rüyasına girdi, Irak’ta yüz binlerce çocuğun öksüz ve yetim bırakılması?
* Hangimizin rüyasına girdi, Suriye’de katledilen yüz binler?
* Hangimizin rüyasına girdi, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Türkiye’ye gönderilmesi için sırtında füzeleri taşıyan Muammer Kaddafi’nin linç edilerek katledilmesi?
* Hangimizin rüyasına girdi, Afganistan’da önce Rus çizmeleri, ardından Amerikan bombardımanları?
* Hangimizin rüyasına girdi, Myanmar’da Müslümanların evlerinin ateşe verilmesi?
* Hangimizin rüyasına girdi, Uygur Türklerine yıllardır uygulanan zulüm, yıldırma ve baskı, asimilasyon politikaları?
***
Bunların hepsini ve tümünü biliyoruz! Hatta birçoğunu canlı yayınlarda izliyoruz…
Peki, ama tüm bu zulümleri, baskıları, işgalleri, katliamları, mağduriyetleri kendimize gerçek manada dert ediniyor muyuz?
Bunları dert edinseydik girmez miydi rüyalarımıza!
Elbette rüyalarla amel olmaz ama bu da bir ölçüt değil midir?
Nerede kaldı, “Dünyanın bir ucundaki Müslüman’ın ayağına diken batsa diğer ucundaki Müslüman’ın bundan ızdırap duyması gerekir!” düsturu?
Nerede kaldı, sahi?
ŞAHİTLER!
* İzlerken bazen öfkeleniyorsunuz…
* Bazen yumruklarınızı sıkıyorsunuz…
* Bazen ellerinizi yüzünüze götürüyorsunuz…
* Bazen mendilinizle gözyaşlarınızı silmek için salondan dışarı çıkmak zorunda kalıyorsunuz…
* Bazen dişlerinizi gıcırdatıyorsunuz…
* Bazen gözleriniz çakmak çakmak oluyor, sinirleniyorsunuz…
* Bazen ellerinizi göğe kaldırıp dua ediyorsunuz…
* İmanın en zayıf derecesi olan ‘buğz’ ediyorsunuz, bazen…
* Bazen de izlerken tebessüm ediyorsunuz…
***
Bütün bu sahneler nerede yaşanıyor?
Mirasımız Kudüs Derneği tarafından organize edilen “Şahitler” adlı tiyatro oyununda…
Fatih Belediyesi ana binasında bir salonda yapılan galasına davetliydim…
Gittim, izledim ve çok beğendim.
***
Ağırlıklı olarak “Gazze soykırımı” temalı oyunu izlerken salonda yankılanan şu cümleleri not aldım;
* “Acılar da sessizlikle büyür bazen!”
* “Şehitlerini gömüp şahitlerden oldular!”
* “Ey Müslümanlar, uyanın, yaşayan ölüler olmayın!”
* “Bir çiçekle bahar gelmez ama her bahar bir çiçekle başlar!”
* “Her şehidin bir şahidi, her şahidin de bir şehidi vardır!”
***
Dernek yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Anadolu turnesi de düşünülüyor.
Fırsatını bulursanız mutlaka izleyin derim, “Şahitler” oyununu.
Haa, şunu söyleyebilirsiniz; kadro biraz daha geniş olsa, oyun tek perde değil de en azından iki perde olsa… Daha zengin bir dekor olsa…
Bunlar elbette yapılabilir. Ama bu haliyle de hoş ve güzel.
Hem hayatın içinden anekdotlar hem Gazze soykırımı farklı bir üslup ve mesajlarla izleyeni kendine çekiyor, Şahitler.
Emeği geçenlerin eline sağlık…
***
Bir not daha; Mirasımız Kudüs Derneği tarafından organize edilen “Şahitler” adlı tiyatro oyunu beni taa 1980’li yıllara götürdü.
O tarihlerde, Ulvi Alacakaptan, Hüseyin Goncagül, İbrahim Sadri ve diğer “bizim mahalle” tiyatrocularının oyunlarını izlerdik.
Panel panel, konferans konferans, sempozyum sempozyom koşturduğumuz, açık oturumları, siyaset programlarını kaçırmadığımız yıllar, günler…
Bu nostaljiyi yaşattığı için de Mirasımız Kudüs Derneği’ne ayrıca teşekkürler…
BİR SORU?
* Millî Görüş lideri, Refah-Yol Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, hayatı boyunca Siyonizm’i ve tehlikelerini anlattı. Neden?
***
Verdiğiniz cevaplar yine bu köşede mümkün olduğunda ve belli ölçüler içinde yayınlanacaktır.
AKSA'NIN AŞKIYLA VURUYOR GAZZE!
Yahudi dünyaya kuruyor oyun
İnsanlık namına bir tavır koyun
Eğilmez imanı kuşanan boyun
Siyonist tuzağı bozuyor Gazze
***
Yüreği imanla coşanlar yurdu
Tankına topuna silleyi vurdu
Duramaz önünde çakalı kurdu
Yiğitler otağı kükrüyor Gazze
***
Cesaret gösterip vurdular tankı
Şehadet dillerde ölümsüz şarkı
Kimseler yenemez böyle bir halkı
Bilinmez destanlar yazıyor Gazze
***
Müminde kaynayan volkandır iman
Kimseler duramaz başladı tufan
Yanıp kül olacak İsrail o an
Kudüs'e bakarak gülüyor Gazze
***
Ekmeksiz yaşanır vatansız asla
Cihadla korunur Mescid-i Aksa
Şehidsiz toprağın kıymeti yoksa
Tertemiz kanıyla suluyor Gazze
***
Ne uçak ne tanklar yıldırmaz bizi
Büyüyen çocuklar yenecek sizi
Kovacak Kudüs'ten her birinizi
Verdiği sözünde duruyor Gazze
***
Mücahit korkuyu kalbinden sildi
Güvenip Rabb'ine sipere girdi
Avlayıp düşmanı yerlere serdi
Vatanı zalimden koruyor Gazze
***
Yetimler büyüdü bir nefer oldu
Örümcek ağını bozacak koldu
Yahudi korkudan sararıp soldu
Aksa'nın aşkıyla vuruyor Gazze
***
Direniş tağuta eğdirir boyun
Muhammed ümmeti değildir koyun
Cennete talipsen cihada soyun
Batılın önünde duruyor Gazze
(Yavuz Mercan)

