Böylesi önemli oyunlarda kimin ne kadar iyi, kimin ne kadar kötü oynadığına bakılmaksınız skor tabelası büyük önem taşır. Doğrudur bu kural! Ancak daha sonrası için de oyunun içeriği iyiden iyiye irdelenmelidir. Böyle yapılmalıdır ki, futbolun ana gerçekleri eline düşsün ve ona göre yola devam edebilesiniz.

  Giriş görüşümüz üç cümleden oluştu. Neden mi Açalım şimdi maçın teknik yapısını...

Milli Takımın bu maçtaki göze çarpan, görevlerini, hem de genelde rakibin baskısı altında en iyi yapan üç oyuncusu Serdar, Hakan Balta ve Selçuk idi. Yani dörtlü alan savunması temelli ön liberolu yeni sistemin olmazsa olmazları takımın en iyileri idiler. İki kenar bekimiz bu maçta çok az önde etkili olurken, önlerindekilerden gerekli yardımı zamanında almadıklarında da, savunmada da açık düştüler zaman zaman... Ozan ile Oğuzhan sadece çırpındılar durdular. Her tarafa koşular yaptılar ama bunların sadece bir kaçında olması gerekeni becerebildiler. Önde Arda, altı ayda sadece iki maç oynamış olmanın hamlığı yüzünden klasını sadece attırdığı gole de kullanabildi diyebiliriz. Hakan Çalhanoğlu kendi kulüp takımında alışık olmadığı bir görevle sahaya çıktığından sadece attığı goldeki kendi klasiğindeki şutla alkışlandı. Cenk, takımın en aktif, en çalışkan, arkadaşlarına rakibi aldatan koşularla bölge açan oyuncu idi. Burada dikkat çekecek unsur, Cenkin golcü bir futbolcu olmasına rağmen oyunda kaldığı 63 dakikada tek bir pozisyon için bile top alamadığını da vurgulayalım. Sanki sadece arkadaşlarına bölge açması için sahaya sürülmüştü.

Rakip mi Oyuna mükemmele yakın çıktı. Orta alanı sürekli koşular yaparak, koşu yollarına paslar uzatana oynadı. Bizim ceza alanımız yakınlarına geldiğinde ise pas seçimlerini hemen hemen yanlış yapmanın yanı sıra pası verecek zamanı da iyi belirleyemedi. Hele hele 19 numaralı bir oyuncuları vardı ki, sarışın, boş kalelere atılacak topları hem bizimkilerin ayağına sundu ve zaten de 53. dakikada hocası tarafından kement atılarak kenara alındı.    

Devam edelim. Maç öncesi günlerinde bana bir haber ulaştı. Ardanın santrfor gibi oynatılacağı hakkında... Şaşmıştım. Sonra baktık ki Cenk var takımda... Ama ilk golü attıktan sonra Cenkin yerine Volkan girdi ve Arda en son uç adamı oldu. Gerçi oraya yapışmayıp, gezindi ve de ikinci golü de böyle attırdı ama benim aklıma bir şey getirdi bu oluşum. Ne mi Acaba biz bundan böyle Arda ile bu tip bir görevlendirme yoluyla bir Barcelona modeli peşine mi düştük

Neyse düştük Konya yollarına... Yani futbol seyircinin tek olduğu ilimize... Stat harika... Çevresi mükemmel... Şimdi bir de sadece tek puana ihtiyacı olan bir Türk Milli Takımını baraj maçına yollayabilir miyiz ki Vallahi Konya seyircisi yapar mı yapar!