Bismillahirrahmanirrahim
Seçimlerin adil ve eşit şartlarda yapılmadığı hepimizce biliniyor. Kimisi savurarak bitiremeyeceği kadar paraya sahip; kimisi 5 liralık harçlıklara muhtaç durumda. “Bu taksimi kurt yapmaz” dedirtecek manzaralar karşısındayız.
4 parti Ocak ve Nisan’da iki kez hazine yardımı aldı. Toplamda AKP 517 milyon, CHP 213,2 milyon; MHP 100,2 milyon; HDP 90,2 milyon lirayla desteklendi. İlave olarak, 31.05.2018’de Erdoğan’ın 4 ayda örtülü ödenekten 747 milyon rekor harcama yaptığı basına yansıdı.
Nasıl seçim ki, kardeş kardeşe “savaş” muamelesi yapıyor. Savaşın bile hukuku var. Yalan, iftira, karalama ve hakaretin bini bir para. Seçimin hukuku yok mu? Buna “dur” diyecek yetkili(!) nerede? Milletin birbirinden soğumasına niçin engel olmuyorlar? Kutuplaştırma üslubunun terk edilmesi titizliğini gösteren Karamollaoğlu’nu örnek alabilirler.
Temel Karamollaoğlu’nun Erdoğan ve AKP üzerindeki ağırlığı biliniyor. Hepsinin ona “Temel Ağabey” deyişleri de. Partilerinin yanlışlıklarını usulca, “Temel Ağabey, bu böyle gitmez” yakınmaları meşhur oldu.
Aynı zihniyet, seçimlerde Temel Bey ve Saadet Partisi’ni Erbakan Hocamız üzerinden vurmaya çalışıyor. Erbakan’ı, siyasette olmadığı yıllardan tanıyan; 42 yıllık siyasi mücadelesinde hep yanında duran Temel Bey tanımıyor da; özel yetiştirilmiş saldırgan troller tanıyor, öyle mi?
Yapılanlar, 49 senedir iğneyle kuyu kazarcasına mücadele veren Milli Görüşçüleri üzse de, onların seviyesine düşmemek için azami gayret gösteriyorlar.
KENDİLERİNE BAKSINLAR
AKP ve MHP’nin menfaatleri gereği birleştikleri biliniyor. Önceden birbirlerine karşı kıyasıya muhalefet yapıyorlardı? AKP’nin şimdiki ortağı Bahçeli’nin Meclis Grubu’ndaki şu konuşması MHP milletvekillerince ayakta alkışlanmıştı:
“Halk, özgürlük ve demokrasiye mütecaviz bakan bir diktatör muavinine koltuk ihdas etmeyecektir. Önce özerkliğe, sonra Kuzey Kürdistan’a açık kapı bırakandan cumhurbaşkanı olmaz. Şehitlerin vebalini ve kanını taşıyan, bebek katiliyle müzakere yapandan, teröristlere kucak açandan cumhurbaşkanı olmaz. Hukuka saldırandan, adaletten kaçandan, rüşvetçilere ve hırsızlara kol kanat gerenden cumhurbaşkanı olmaz. TSK’ye kumpas kurandan başkomutan olmaz. İster AKP’li, ister MHP’li, ister CHP’li olsun, her vatan evladı cumhurbaşkanı olur, ne var ki, Recep Tayyip Erdoğan olamaz.”
Erdoğan da Bahçeli’ye, çocuk sevgisi olmayışına kadar demediğini bırakmazdı.
Buna rağmen bilinen sebeplerle ittifak kurdular. Kendi çıkarlarına uygun “İttifak Yasası” çıkardılar. Seçim barajını kaldıracak yerde, rakiplerini ittifaka zorladılar. Seçim işbirliğini esas alan “Millet İttifakı” bu zorunluluktan doğdu. İttifak partileri kendi programları, adayları, kurumsal kimlikleri ve amblemleriyle seçime giriyorlar.
Cumhur İttifakı’nın tepedeki uygulaması tabanı rahatsız etti. Doğu ve Güneydoğu tedirgin.
MHP İstanbul Milletvekili Atilla Kaya, “MHP’nin üçte ikisi Erdoğan’a oy vermeyecek. Ülkücü camia AKP’yle ittifaktan rahatsız! Erdoğan tek adam rejimi kurmak istiyor (18.05.2018) açıklaması yaptı. Tuğrul Türkeş Cumhur İttifakı’nın seçim sonrası dağılacağını söylerken; Seval Türkeş Karamollaoğlu’na desteğini açıkladı.
MİLLETTEN KAÇMAYIN
ADİL ve eşit şartlarda seçime girmekten kaçanlar, yerleştikleri fildişi kulelerinden ahkâm kesiyorlar. Binlerce koruma ordusu eşliğinde halkın karşısına çıkıyorlar. Halkı mitinge getirmek için su gibi para harcıyor; devlet imkânlarını seferber ediyorlar. Emirlerindeki TV’leri diledikleri kadar kullanıyorlar.
Uğruna AB Bakanlığı kurduğunuz ülkelerde, her seçim öncesi rakip partiler, başbakan adayları TV’lere birlikte çıkarlar. Siz rakiplerinizle Türkiye’nin sorunlarını TV’lerde tartışamıyorsunuz. TV’ye birlikte çıkarsanız gerçekler açığa çıkacak; yanlışlarınız altında ezileceksiniz. İğne batırılan balon misali sönecek; tuz buz olacaksınız. Yanlış, diyorsanız; hodri meydan! Erdoğan, Bilge Başkan karşısında 1 saat tutunabilir mi? İsterse denesin; alsın boyunun ölçüsünü.
Savurur gibi para harcayarak seçim kazanmaya çalışıyorlar. Pendik’te zabıta Saadet’in pankartlarını toplayınca Saadet’li gençler isyan etmişti: “Biz cebimizdeki 5 liralarla bu pankartları asıyoruz.” 10 yaşındaki Sincanlı Mehmet, 9 yaşındaki Konyalı İsa Yağız Özcan, 8 yaşındaki Berrin Nisa Karagül gibi yavrularımız, o büyük yürekleriyle, babalarının verdiği harçlıkları Temel Amcalarına gönderdiler.
Bilge Başkan, o yaşında, “Medya padişahınsa sosyal ağlar bizimdir” diyerek e-mitinglerle sesini duyurmaya çalışıyor. Unutmayın, bu adaletsizlik karşılıksız kalmaz. “Yakarsa dünyayı garipler yakar.”
AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner, “Güç zehirlenmesi yaşıyoruz” demekle bunları mı anlatmak istemişti? Kendisini bu sözleri sebebiyle mi listeye almadılar?
Yarım asırdır büyük mağduriyetlerle boğuşanlar hedeflerine çok yaklaştılar. Bu sefer “vaktin tamam olduğu” görülüyor.