ADI üzerinde hazırlık maçı... Bu nedenle Fenerbahçe nin
PSV ye 2-0 kaybetmesi üzerinde skor olarak hiç durmayacağım. Ama oyun
felsefesini, taktiğini, yerleşim planını, rakibe göre davranma, rakibi bozma
gibi olmazsa olmazlar üzerinde duracağım.
Bol gol atılarak kazanılan maçlar da dikkatimi çeken bir
önemli yenilik vardı. O da, genelde Emre nin tek ön libero olarak
görevlendirilmesi idi. Emre, öne doğru kullanıldığında, çabukluğu, agresif
davranışları ve topa istediği gibi yön veren sol ayağı ile etkili bir oyuncu.
Rakip takibinde de kusur etmez. Ama aynı Emre, bana abuk sabuk mail atanlar
bunu bilmez mesela, Newcastle takımında oynarken de hocası tarafından tek ön
libero gibi oynatılmaya çalışılmış ve harcanmıştı. Yani İngiliz takımı da, Emre
de olumsuz etkilenmişti. İşte Ersun Yanal da şimdi aynı hatanın içinde. Acaba o
yıllar Emre yi hiç mi seyretmemişti
Buradan hareketle Fenerbahçe nin bilmem kaç yıldır,
4-2-3-1 oynadığı gibi bir gerçek var. Bu oyun rakibi daha sağlıklı kontrol eden
bir kurgunun işlemişini sağlayabilir. Çoğu zaman da öyle oldu. Tempoyu çok
veremez ama rakibin üzerine yığılmaya başladığında yetenekli ayakları ile iş
becerir. Öyle de oldu hep. Taraftar belki de sıkıldı bundan ama sonuç da
alınmadı değil. Özellikle Aykut hoca bazı maçlarda yanlış tercihler yapmasaydı
bu anlayış daha fazla başarı da getirebilirdi.
Neyse biz şimdiye gelelim. Fenerbahçe de sistemin
istediği ön libero olarak aslında iki oyuncu bulunmaktadır. Bunlar Mehmet Topal
ve Selçuk tur. Çok çaresiz kalınırsa alternatif olarak Christian dan
yararlanılabilir. Buradan bakınca, belki de çift ön liberoya dönmek Ersun
hocanın tarzı değilse bile, Emre den vazgeçmesi gerekir. İşte burada sorun
çıkacak gibi görünüyor. Yeni transfer Alper ne olacak Hem Cristian, hem
Merieles yabancı kontenjanını şişirir. Hele bir de Holmen eklenirse... Emre nin
durup dururken nasıl geri geldiğini yazmıştım. Tekrarlamaya gerek yok. O halde
zenginlik içinde sıkıntı çekmek diye buna denir. Bu orta saha kalabalığından
bir kanat oyuncusu icat etmek çok zor. Olsa olsa Topal veya Selçuk tan stoper
olur, o kadar. Orada da Serdar, Bekir, Yobo, Alves ve Egemen var.
Fenerbahçe de dikkat çekici bir oluşum daha var. Hücum
bloğunda Kuyt, Webo, Sow, Stoch ve Krasiç var. Yani üç yere beş kişi... Caner
ancak yabancı kontenjanı şiştiğinde bizim ligde forma alabilecek durumda. Buradan
bakarsak üç yabancı yazılmak zorunda kalınacak liglerde. Eeee, o zaman diğer üç
isim için, stoper, sol arka ve orta alan geriye kalıyor ki, her zaman sorun
olur.
Şimdilik bu kadar detaylı yazmak bile güç idi. Ama asıl
mesele Emre nin tek ön libero görevine ısrarla sürülmesidir. Ersun Yanal, orta
alan kurgusunda toplu hücumdan vazgeçip ki, bu savunma garantisini de getirir,
şimdilik yok gibi bu, çift ön libero düzenine geçmelidir. Burada bir çarpıcı
durum daha var. Bu orta alan kalabalığının içinde iki yönü de iyi oynayan Emre
ve Holmen dir. Gel çık işin içinden. Fazla mal göz çıkartmaz derler ama, bu
olsa olsa mutfak ve eşya anlamında işe yarar. Futbolda bazen böyle kaos da
olur.
Sırada resmi bir Avrupa maçı var. Rakip bizden daha
aşağılardaki Salzburg ama yine de hızlı oynamaya çalışan genç bir ekip
olduklarını unutmayalım. Gökhan Gönül ün yerine bir isim mi Bekir de, Topuz da
çakma olur. Acaba yeni bir icat yapılır mı Eldeki malzeme pek imkan vermez
derim. Bu arada nöbetçi de olsa Semih gibi bir golcü, hele hele ilerideki
herkes yabancı iken nasıl bırakılır, buna da şaşmamak mümkün değildir.
Son söz şimdilik; Ersun Yanal, kendi kafasına göre değil,
eldeki potansiyele göre bir oyun düzeni, felsefesi kurmalıdır. Şunu unutuyordum
az kalsın, Fenerbahçe nin PSV deki takım kaptanı gibi bir ön libero bulması da
çok büyük iş olur. Yani Cardoza, Emenike peşinde koşmaktansa...