Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın vefat sene-i devriyesindeyiz. Erbakan Hocamızı anlayabilmek ve O’nun bu ülke için karşılığını bulabilmek için Cumhuriyet tarihine bakmak yeterlidir. Cumhuriyet tarihi boyunca Müslümanlara yapılan zulümler, din ve vicdan hürriyeti bağlamında insanlarımızın üzerine yağan tahribatlar ve siyasetten uzak tutulan bir kitlenin başına düçar edilen türlü işkenceleri hatırlamak gerekir. Bu ülkede bir zamanlar kopkoyu bir militarizme yaslanan yönetimsel baskılar vardı. Bu ülkede bir zamanlar Müslümanlar hak ettikleri hizmetleri alamıyorlar, hatta dini tercihlerinden dolayı türlü baskılara maruz bırakılıyorlardı. 1969 yılında Konya’dan iki milletvekilinin oyunu alarak seçilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giren Prof. Dr. Necmettin Erbakan, “Bir çiçekle bahar gelmez, ama her bahar bir çiçekle başlar” misali, bu ülkenin makus talihini yenecek nitelikte bir yapıyı ortaya koymak için siyasete yeni bir nizam vermeye başlamıştı... Milli Nizam Partisi ve Milli Selamet Partisi arka arkaya kapatılmasına rağmen, hiçbir zaman ümitsiz olmadı, arkasından gelenlere umutsuzluk aşılamadı. Refah Partisi’nin kapatıldığı dönemde bile iktidar partisi olduğu halde, milyonlarca kişiye kesinlikle umutsuzluk vermedi. Yiğit düştüğü yerden kalkar misali, yeni bir siyasi hamleyi yeniden ve yeniden başlattı. Rahmetli Mehmet Ali Birand, 28 Şubat belgeseli ile ilgili kendisiyle yaptığım mülakatta, “Eğer Refah Partisi’nin başında başka birisi olmuş olsaydı, bu süreç çok daha kötü bir şekilde atlatılırdı” diyordu. 

Erbakan Hocamız, yıllar yılı ezilen, sömürülen, “Ezan okunuyor, susalım” diyerek Müslüman görünmeye meraklı siyasetçilerimizin oylarını devşirdiği, dini inançları yok edilen kitlelere siyaseti öğretti. Yıllar yılı Müslüman kimliği üzerinden oyları hiç edilen insanlarımıza siyasetin tüm inceliklerini aktararak kimlik kazandırdı. 

İşte bu kimlik, Türkiye’nin yeni dönemdeki sosyolojisinde karşılık buldu. Müslümanlar bu kimliklerine yaslanarak iktidar nimetinden faydalanabilmek için çaba gösterdiler. Militarist iradenin gazabına uğrayan Erbakan Hoca, partileri kapatılmasına rağmen, siyasi hayatından hiç taviz vermedi. Hep iktidar mücadelesi verdi, sadece Türkiye’deki Müslümanların değil, dünyadaki sancılı coğrafyalardaki yaşayan Müslümanların da umudu oldu.

Refahyol döneminde ilk yaptığı işlerin başında D-8’i kurmak oldu. Yıllarca sömürülen, ezilen ve terör bataklığına sürüklenen İslam coğrafyasının birlik ve dirliğini sağlamak adına atılan bu adım, maalesef, kendisini muhafazakâr olarak takdim edenlerin iktidar döneminde akamete uğratıldı. 

Erbakan Hocamız, başka ülkelerin ürettiği ve bizlere pazarladığı ileri teknoloji ürünlerinin değil, kendimizin ürettiklerini kullanmamız gerektiğini haykırıyordu. Bunun için Türkiye’nin her yerinde fabrikalar açtı, Ağır Sanayi Hamlesi başlattı. 

Erbakan Hocamızın, bu ülkenin her noktasında bir hizmet izi vardır.

Erbakan Hocamızın bu ülkenin her köşesinde kazma vurduğu fabrikalar ve üretim değerleri vardır. 

Erbakan Hocamızın, “Önce ahlak ve maneviyat” diyerek genç neslin yüreğine kazıdığı “Ahlak ve Maneviyat” düsturları vardır. 

Erbakan Hocamız, milletine, devletine sevdalı bir liderdir… Hayatı boyunca bu millete hizmet etme gayesiyle gecesini gündüzüne katmış, kendisine yapılan her türlü zulme ise yeniden yeniden ayağa kalkarak cevap vermiştir. 

Allah (c.c.), O’na rahmetiyle muamele etsin…