Saadet Partisi’nin Ankara Arena’daki Büyük Aday Tanıtım Toplantısı’ndan aklımda kalanlar şunlar;

* “Işıklı pano”lar iyi düşünülmüş…

* “Yüreğinin sesini dinle, Saadet’i duyacaksın” sloganı ve seçim müziği genel bir beğeniyle karşılandı.

* Büyük platformda sol tarafta Mustafa Kamalak, sağda Erbakan Hoca’nın fotoğrafları yer aldı.

* Kamalak’ın konuşması sırasında, arkadaki dev ekrandan konuşma metninin akması iyi düşünülmüştü…

* Tavanda asılı olan 4 büyük ekrandan görüntüler neden verilmedi, acaba Yoksa yine bir “kedi” muhabbeti miydi

* En coşkulu Saadet’li hanımlardı…

* Mehmet Karaman’ın TRT vurgusu ilginçti... 

* Engelliler için de bir platform oluşturuldu... Güzel ve ince bir jestti.

* Saadet’li ve AGD’li gençler bir numaraydı... Gençler, giriş çıkışlarda sorun yaşanmaması için büyük çaba gösterdiler.

* Saadet mitinglerini sunan sevgili Şevket Uzun saçlarını kısaltmış. Eskisi sanki daha mı iyiydi…

* Genel Merkez koridorlarında karşılaştığım, her dem ağırbaşlılığı ile dikkatleri üzerinde toplayan eğitimci-yazar İsmail Hakkı Akkiraz, iki arada bir derede kulağıma ilginç bir cümle fısıldadı; “Bembeyaz bir sayfa olsa şu an verilen eğitimden daha nitelikli olurdu!..”

* Erbakan Hocamızın yanında yıllarca hizmet veren İbrahim Titiz ağabey her zamanki gibi titiz ve nazikti…

ANKARA’YA GİTTİĞİMDE YAPMAK İSTEDİĞİM 15 ŞEY

1) Bir zamanlar Ömer Çelik, Bozkurt Zakir Avşar, Mustafa Şahin (vb. dönemin entelleri) gibi isimlerin takıldığı Selanik Caddesi’nde çay içmek...

2) Mülkiyeliler Vakfı’nın hemen yanı başında Ankara simidinin tadına varmak...

3) Olgunlarda Muhammed Kutlu ile yarım ekmek arası köfte yemek...

4) Hacibaba’da baklava arası vermek...

5) Papazın Bağı’nda, ördekler arasında tavşankanı semaver çayı halkasına katılmak...

6) Saadet Partisi Genel Merkezi yakınında yer alan ciğercide mola vermek...

7) Ankara kalesinde köfte muhabbetini yakından ve yakinen yaşamak...

8) Zeki Ceyhan ve Abdülkadir Özkan abilerin "eskilerden" muhabbetine tanık olmak... Zeki Ceyhan’ın “sıkı mühibbanı”yla kahve içmek…

9) Mustafa Yılmazın, "Abi haberin var mı, neler oldu neler!" heyecanına ortak olmak...

10) Mehmet Ali Şenolun bürosunda kuru fasulye-pilav-turşu “milli” üçlüsüyle karşılaşmak…

11) Selami Güder’in "Yaa arapçığım..."la başlayan repliklerini dinlemek...

12) Saadet Partisi Genel Merkezinin hemen yanında bulunan Hamidiye Camiinde 2 rekât şükür namazı kılmak...

13) Hosta’da döner yemek…

14) AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye), Ankara Hukuk ve eski adıyla AÜ BYYO üçgeninin ortalarında gezinmek…

15) Toprak Mahsulleri Ofisi’nin kafeteryasında ucuzundan çorba içmek… (Karanlıktı, tam seçemedim, hâlâ duruyor mu, acaba )

BAŞKENTTE UĞRAMAYI İSTEMEDİĞİM 10 YER

* Soysal İşhanı...

* Anafartalar Caddesi...

* Ulus Bentderesi, minibüsler durağı...

* Tandoğan...

* Otogar...

* Bakanlıklar...

* Gençlik Parkı...

* Çayyolu...

* Eskişehir yolu...

* Güvenpark.

KAZIM ATAOĞLU NELER ANLATTI

Başkentte artık son saatler…

Ankara’da son bir fink atarken, Balgat’ta eski parlamenterlerden, eski Bingöl milletvekili, bölgenin en etkili aşiret liderlerinden Kazım Ataoğlu ile karşılaştık, kısa süreli bir sohbet ettik…

Selami Güder, Mehmet Nedim Aslan ve Muhammed Kutlu ile birlikte…

İki dönem Milli Görüş partilerinden, 1 dönem de AKP’den milletvekili seçildi, görev yaptı TBMM’de Kazım Ataoğlu…

Tabii Kazım Bey Güneydoğulu olunca, gündem de seçim ve terör ise, konu ister istemez bu konulara kaydı.

Ataoğlu’nun anlattıklarında dikkatimi çeken şu oldu; diyor ki eski parlamenter; “Son yılların en hatalı politikalarından biri Güneydoğu’daki aşiretlerin yok edilmek istenmesi oldu. Aşiretler adeta yok sayıldı. Kaale alınmadı. Önemsenmedi. Oysa aşiretler bölgede yıllardan bu yana bir denge unsuruydu. Şimdi o aşiretlerin yerini ne yazık ki terör örgütü almakta. Sonrasında da bu sonuçtan şikâyet etmeye başlıyoruz. Unutmamak gerekir ki, son yıllardaki hatalı politikalar böyle bir sonucu doğurdu…”

Kazım bey böyle diyor. Bilmem katılır mısınız

GEL DE ÇIK BU İŞİN İÇİNDEN!..

* İyilerini tenzih ederim, ama adam çiftçi ise karpuzu kabağa aşılıyor ki kökeninden 3-5 tane fazla alayım diye.

* Adam, süt fabrikası kurdu ise peyniri nişasta ile yapıyor.

* Hurdacı ise, hurdaları preste ezerken içine taş ve mermer kırığı katıyor, tonaj fazla gelsin diye.

* Haşhaş sürtüm krema işi yapıyorsa içine %60 hatta %80’e kadar kepek karıştırıyor, maliyeti düşürmek için. İl tarım müdürlükleri de nasıl oluyorsa bunlara ruhsat veriyor.

* Adam televizyonlarda cayır cayır sahte bal satıyor, glikoz şurubu ile bal esansını karıştırıyor, arılar bile kıskanıyor!

* Yıl 2015… Antalya’nın seralarını sel vurmuş, Manisa’nın ovalarındaki bağ yani üzüm filizlerinin de %90’ını don perişan etmiş, hepsi hormonlu mahsul satıyor, haram yiyor.

* Gıdadaki terör o kadar ileri gitti ki, yediklerimizin içtiklerimizin tadından vazgeçtik, bahçemizdeki güller bile eskisi gibi kokmuyor artık   

Ah hocalar hocalar, ahirette bocalar, hiç bunları anlatmıyorlar, “Verin oyları AKP’ye!” diyorlar. (YUSUF AKSU-UŞAK)

ZARRAB KAÇTI MI

Zarrab’ın tasını tarağını toplayıp Türkiye’den kaçtığı haberleri yayıldı ya, hani!

MHP’nin önemli isimlerinden biri de TV kanalında, canlı yayında, “İşte buradan haber veriyorum, Zarrab Türkiye’den kaçtı. Seçimlere kadar da Türkiye’ye dönmeyecek. Tabii, seçim sonuçları ne olur, önce onu görecek, herhalde. İşin ucunda yargı var. Hesap vermekten korkuyor…” şeklinde cümleler kurdu ya, hani…

O sırada telefonum çaldı.

Arayan Levent civarında kuaför olduğunu belirten bir ses; “Beyefendi, Zarrab’ın kaçtığını söylüyorlar. Zarrab’ı biraz önce tıraş ettim. Kaçtığı falan yok!”

***

Şaşırdım, kaldım! Zarrab’ın Türkiye’yi terk ettiğine ilişkin haberler bir yanda… Bu iddiayı dile getiren MHP’li üst düzey ismin aynı doğrultuda iddiası öte yanda… Bir de, kuaförün, “Kaçmadı, az önce buradaydı…” sözleri…

Sizce de ilginç değil mi

***

Sahi, Zarrab Türkiye’den kaçtı mı, kaçmadı mı Birileri bilgilendirse de doğrusunu öğrensek…

NOT: Bugün, 9 Ekim 2015 Cuma. 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!