Tüketmek… Aklı tüketmek… Gönlü tüketmek… Hakkı tüketmek… Nefis muktedirken ölmek… Neden aldın? İndirimdeydi. Neden aldın ihtiyacın var mıydı? İndirimdeydi… Ruhlarımız, inancımız, davamız çok çok ucuza gidiyor bu aralar azizim… Allah’ı veriyorlar… Madde alıyorlar…

Tüketmek için tüketmek… Alışveriş yapmak için alışveriş yapmak… Nedensiz tüketmek… Hesapsız tüketmek… Kredi kartları… Sanal paralar… Borsa… Alışveriş merkezleri… Alışveriş siteleri… Bu bir sektör değil. Bu bir din… Tanrısı nefis… Kulları insanlar… Mabedi kâinat…

Neden tüketiyoruz?

İmansızlık

Çok net gidelim, birbirimizi hiç yormayalım. Ahirete inanan, Allah’tan ciddi anlamda korkan, Kur’an-ı Kerim okuyan, Muhammed Mustafa’yı tanıyan kişi, 10 bin liradan 5 ayakkabı almaz aynı sene içerisinde… Her sene araba değiştirmez. Sadece ev, arsa hayali kurmaz. Yüz liralık değil de bin liralık yerde yemek yemez. Ülkemizde ve dünyanın her yerinde insanlar yoksulluğun ve yoksunluğun pençesinde kıvranırken, konforlu bir hayat süremez gerçekten iman etmiş bir Müslüman…

Boşluk

Fikirsizlik, idealsizlik, hayalsizlik, hedefsizlik hali… Ot gibi yaşayan milyonlarca insan… Kâinat boşluk kabul etmez kaidesi gereğince bir süre sonra tüketimi dava haline getiriyorlar. Dünyaya tapmaya başlıyorlar. Kendilerine tapmaya başlıyorlar. Mutluluğu dava haline getiriyorlar. Mutlu olmak için kıyafet alıyorlar. Mutlu olmak için yemek sipariş veriyorlar. Mutlu olmak için yeni çıkan 150 milyarlık telefonu tek çırpıda alıyorlar. Mutlu olmak için ülkeler geziyorlar. Mutlu olmak için alışveriş yapıyorlar… Ruhlarını, ahlaklarını, insanlıklarını satıyorlar. Madde alıyorlar. Bunun en temel sebebi ise boşluk…

Çevre

İmansız ve fikirsiz insanlar çevrelerinden etkilenirler. Buna karşın dünyanın şu an kendini ve kâinatı tüketen insanlardan geçilmediğini söylemek mümkün... Televizyon reklamları… Sitelerdeki reklamlar… Sosyal medya reklamları… Hayatımızın her yerinde ucu tüketime çıkan bir şeylerin reklamları var. Bak mesela şu an Millî Gazete okuyorsunuz.

Bizde dahi sitede sağda solda farklı farklı ürünlerin reklamları çıkıyor otomatik bir şekilde… Arkadaş alıyor. Kardeş alıyor. Tanımadığın biri sosyal medyada paylaşıyor. Dikkatini çekiyor, sen de başlıyorsun kâinatı tüketmeye…

Bireysel tatminsizlik

Sıkıntılarımız var. Bunalımlara giriyoruz. Ağır imtihanlardan geçiyoruz. Bu durum bizde bir tatmin arayışı meydana getiriyor. Bu tatmini dünyada aramaya başlıyoruz. Dünyevi zevklere bırakıyoruz kendimizi… Yiyoruz, içiyoruz, geziyoruz, alıyoruz, veriyoruz, tüketiyoruz, tükeniyoruz… Ancak nafile… Aradığımız huzuru bulamıyoruz. Çırpındıkça çırpınıyoruz. Farklılıklar deniyoruz. Yenilikler kovalıyoruz. Yine de dünyanın bizi tatmin etmeyeceğini anlamıyoruz. Bir yerde şunun farkına varmamız gerekiyor. İnsanın istekleri sınırsızdır. Bizim imkânlarımız sınırlıdır. İnsanoğlunu tatmin edecek yegâne haz, maneviyattır. Allah’ın rızasını kazanmak için sürdürülen bir ömür ancak insanı tatmin eder. “Kalpler ancak Allah’ı anmak ile mutmain olur.”

İnfak etmemek

Hakkı terk eden iflah olur mu? İnfak, toplumsal dengeyi düzenlediği gibi bireyin de ahlaki, nefsi dengelerini düzenleyen bir şeydir. Hakka harcamazsan dünyaya harcarsın. Yetimi yoksulu dert etmezsen, telefonu tableti dert edersin… Allah’ın kulu olmak için çabalamazsan… Dünyayı rab bellersin…  İnfak, teslimiyeti pekiştirir. Eğer infak etmezsen benliğinin esiri olarak yaşarsın… Dünyanın tüm zevklerine ulaşmak için yaşarsın… Ölmemek için yaşarsın… Eğer infak etmezsen, toplumda infak kültürünü yayamazsın. İnfak kültürü tükendikçe toplumsal dayanışma tükenir. Bireysellik tahta geçer. Ve herkes dünyanın kulu kölesi olur. Günümüzde olduğu gibi…

Beşeri -izm’ler

Beşeri tüm ideolojilerin özünde tüketim vardır. Çünkü hepsi insan tasarımıdır. Modernizm, feminizm, hümanizm, taraftarlık gibi flu ideolojileri söylemiyoruz zaten onlar direkt vitrin ideallerdir. Tamamen tüketime hizmet ederler.  Sosyalizm, komünizm, ırkçılık gibi ideolojiler radikal görünseler de beşer üretimi oldukları için hiçbirinin özünde tüketimi engelleyecek bir şey yoktur.  Yani hiçbir beşeri ideolojinin nefis terbiyesi gibi bir kaygısı yoktur… Bundan dolayı da şu an süregelen tüketim sapkınlığına herhangi bir engel teşkil etmedikleri gibi tam aksine hizmet etmektedirler… Yani aslında bir fikre sahipmiş gibi görünen birçok insan da büyük bir boşluktadır ve tüketimin kölesidir.

Sözde Müslüman, infaka gelince ateist gibi davrananlar

Modernist Müslümanlık anlayışının bize ve nesillerimize attığı bir kazık daha… Müslüman ama iPhone kullanır. Müslüman ama üç bilgisayarı vardır. Müslüman ama beş farklı kulaklık sipariş verir. Müslüman ama her gün alışveriş merkezlerinde gezer. İhtiyacı olmasa da alışveriş yapar. Alışveriş yapmasa bile iki üç beş katı fiyatına yemek yer, kahve içer, story atar. Müslüman ama iki milyonluk araçtan aşağısı kesmez. Müslüman ama her yıl uzun süreli çok masraflı bir tatile mutlaka çıkmalıdır. Müslümandır ama evinde iki bin parça internetten sipariş edilmiş ne işe yaradığı bilinmeyen ürün olmalıdır. Müslümandır ama üç yüz altmış beş farklı kıyafeti, ayakkabısı olmalıdır. İki gün arka arkaya aynı kıyafeti giyecek değil ya… Müslümandır ama tesbih, yüzük ıvır zıvır koleksiyonu yapacağım derken binlerce lira harcayabilir.

Müslümandır, bu kadar harcama yapabilir ama iş infaka gelince her zaman fakirdir. Müslümandır, bu kadar harcama yapabilir ama iş infaka gelince o zaten hayrını yapıyor olur. Müslümandır, bu kadar harcama yapabilir ama iş infaka gelince güvenlik kaygılarından bahseder. Müslümandır, bu kadar harcama yapabilir ama yeni borca girmiştir yahut girecektir, hiçbir zaman müsait olmaz durumu… Müslümandır aylık beş yüz bin lira kredi kartı ekstresine verebilir ama beş yüz lira infak edemez… Kusura bakmayın ama böyle bir Müslümanlık olamaz… Hadi ordan, şeytanın uşağı sen de!

Eğer o vakıflar çökerse…

Al-i İmran Sûresi 104. ayette buyrulur ki; “İçinizden iyiliği emreden, kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” Günümüzde faaliyet gösteren birçok vakıf, dernek bu ayet-i kerimeyi baz alarak kurulmuştur. Vakıflar, toplumun gizli kolonlarıdır. Gönüllülük çok büyük bir erdemdir. Toplumsal dayanışma ve ahlak ve maneviyat çalışmalarını baz alan bu kuruluşlar olmazsa olmazımızdır. Ancak günümüzde hükümet destekli olmayan vakıf ve dernekler çok zor ayakta durmaktadır. Üç beş kişinin şahsi çabası ile maddi ihtiyaçları karşılanmaktadır. Toplumda can çekişen infak kültüründen vakıflar da payını almaktadır. Bir insan ömründe ne kadar boş harcama yapılabilirse yapılmakta ama hayır kurumlarına gerekli özen gösterilmektedir.

Açık tehdit ediyorum… Üç hamburger fazla yiyeceksiniz, beş ürün daha fazla alacaksınız diye eğer toplumda vakıf kültürü biterse… O zaman gör sen ahlak, maneviyat tahribatını da, sokaklarda açlıktan ölen insanları da, ahir zamanı da…  Allah’a emanet olun…