Ülkemizin gündemini 15 Tem-muz’dan beri meşgul eden kalkışma, başka bir ifade ile darbe girişiminin mensuplarının bağlı bulunduğu (paralel veya FETÖ yapılanması veya adı her ne ise) bu örgüt, yıllardır ülkemizde faaliyet göstermiş, sirayet etmediği hiçbir kurum, kuruluş, parti veya iktidarlar hemen hemen kalmamıştır. Yalnız iki camia hariç… Bu iki camiadan biri Milli Görüş, bir diğeri ise engelliler camiasıdır.

Bu söz konusu örgüt hiçbir aşama ve koşulda Milli Görüş camiasına sızamamıştır. Çünkü ilmi, firaseti mükemmel olan ve atiyi gören bir lider Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamız buna müsaade etmemiştir. Bugün Milli Görüş’ün tek temsilcisi olan Saadet Partisi kurmayları da aynı firasetle bu camiadan mümkün oldukça uzak durmuşlardır.

Diğer bir camia ise yukarıda da belirttiğimiz gibi engellilerdir. Bu camia içerisine girememiş değil, girmemişlerdir. Sebebine gelince, engelliler gariban insanlar olarak onların ilgi alanlarında değildir. Çünkü bunların ilgi alanları zenginler, makam ve şöhret sahibi kişilerdir. Menfaatleneceği insanları gayet iyi bilirler. Bugüne kadar da ilgi alanları da hep onlar olmuştur.

Hasbelkader yolu bir şekilde bunların kapısının önünden geçmiş olan garibanlar da yok değildir. Bunlar başta öğretmen ve diğer mesleklerden memurlardır. Devletin yetkili makamlarında bulunmuş ve halen bulunmakta olanlar söz konusu örgüte imkân vermiş, dirsek teması kurmuş kişiler, “yanılmışım, aldanmışım veya ahmakmışım” diyerek kendilerini kurtarıyorlar. Peki, yukarıda bahsettiğimiz garibanlar yanılmış veya aldanmış olamazlar mı? Bunların böyle bir hakları yok mudur? Vardır aslında ama bugünkü dünya düzeni haklıdan değil, güçlüden yanadır. Böyle olunca hak, hukuk, adalet rafa kalkıyor.

Eğer öyle olmasaydı 7 Ağustos 2016 Pazar günü Yenikapı Meydanı’nda yapılan Demokrasi ve Şehitler Mitingi’ne sadece üç parti çağrılmazdı. Demokrasi diyeceksiniz, 79 milyondan bahsedeceksiniz ve parlamento dışında kalan partileri yok sayacaksınız. Esasında aldıkları oy ne olursa olsun kanunlar çerçevesinde kurulmuş, seçimlere katılmış siyasi teşekküllerdir bu partiler. Aynı zamanda farklı görüşleri temsil ettikleri için de demokrasi için bir zenginliktir. Yok sayılamazlar.

Yapılan bu miting bir devlet organizasyonudur. Demokrasi adı altında yapılması da manidardır. Bu açıdan bakıldığında da demokrasinin özüne, ruhuna ve temel esasları ile bağdaşmayan bir tutumdur. Devlet bu şekilde ayrımcılık yaparak ötekileştirmektedir. Bu da yine devletin uzlaştırıcı ve bütünleştirici yapısına ters düşmektedir.

Bütün bunlara rağmen inşallah 7 Ağustos 2016 Pazar günü yapılan bu miting, 79 milyonun bütünleşmesine ve kenetlenmesine vesile olmuş olsun. Vesselam.