Ergenekon
Davası nda verilen cezalar ne anlama geliyor Mahkeme nin bu cezaları
tartışılırken farklı görüşler ileri sürülüyor; Bir görüşe göre, Bu ülke, 27
Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat gibi askeri darbeleri gördü. Artık darbeler
yaşanmasın. Darbelerin olmaması için de bu tür teşebbüsler içinde bulunanlar
ile bunlara farklı yol ve metotlarla yardımcı olanlar en ağır biçimde
cezalandırılmalı. Mahkemenin kararı bu açıdan değerlendirilmeli. Ve de kimse
mahkemenin verdiği bu kararı itibarsızlaştırmamalı.
Ergenekon
Davası na ilişkin farklı bir görüş de şu: Cezalar çok ağır oldu. Mahkeme sırf,
(Bu kadar insanı bunca yıldır içerde tutmanın bedeli olarak) bu cezaları verdi.
Yoksa bu uzun tutuklama sürelerini nasıl açıklayacaktı Başbakan Erdoğan bile
olumlu kanaat bildirmişken İlker Başbuğ a verilen müebbet hapis kararı ne kadar
vicdani
Başka görüşler de
var Benim kanaatim ise şu: Doğru, bu bir siyasi dava. Her siyasi davada olduğu
gibi burada da derin bir hesaplaşma söz konusu. Mahkemenin verdiği bu kararı sağlıklı
değerlendirebilmek için gerekçeli kararın açıklanmasını beklemek şart. Zira,
mahkeme heyetinin neden böyle bir karar verdiğini ancak o zaman anlayabiliriz.
Dosyalarda ne var ne yok bizim bilmemiz imkansız. Bu da nereden baksanız 5-6
ayı bulur. Son bir notum şu: Herkes böyle önemli bir kararı yorumlarken, bir
zamanlar kendisini, Ergenekon un Savcısı olarak ilan eden Başbakan Erdoğan
niçin suskun
BAĞ-KUR dan 120 günde gelen kara haber
İnanın bunların hepsi safsata. Ben bizzat yaşadım ve
gördüm.
Eminim bu satırları okuyan birçoğumuzun da başından
benzer olaylar geçmiştir.
Buyurun benim hikâyemi dinlemeye
Geçtiğimiz yıl babamı Hakk a uğurladık (Rabbim cümle
geçmişlerimize rahmetiyle muamele etsin-Âmin)
Babamın vefatının ardından bir süre sonra annemizi emekli
etme çabası içerisine girdik.
İlk adım olarak SSK nın bilgi işlem servisinden rahmetli
babamın kayıtlarındaki dökümünü talep ettim.
SSK bilgi işlem servisinden bana verilen belgede babamın
kurumda 522 gün ödenmiş pirim gün sayısı bulunuyordu.
Bağ-Kur daki günlerini de ekleyince geriye 300 gün eksiği
kalıyordu.
Eksik kalan 300 günü de askerlik borçlanması yoluyla
kapattık. Evraklarımızı Nisan ayının başında Bağ Kur a teslim ettik
Aradan 3 ay geçince devreye girme ihtiyacı hissettim.
Süre uzamıştı.
Oysa kurumdan yapılan şifahi açıklamaya göre bu tür
başvurular 1 ay içinde neticelenirdi!
İtiraf etmem gerekir ki, öyle zannediyorum daha da
uzayacak olan süreci Milli Gazete Yazı işleri Müdürü şapkamı da kullanarak
epeyce de hızlandırdım!
İşleyişi kendi haline bıraksak sanıyorum birkaç ay daha
beklememiz gerekebilirdi.
Aylar süren bu beklemeyi nasılsa annemizin maaşı
işliyor düşüncesiyle pek de umursamadık, açıkçası.
Ancakkk! Kara haber 120 gün sonra da olsa geldi. SSK nın
bize verdiği babamın çalışma gün sayısı kayıtlara yanlış girilmiş.
Babanızın SSK kayıtlarında 450 günü bulunuyor dediler
Tamam dedim, bu 72 günlük eksiği babamın askerlik
borçlanmasından tamamlayalım, benim açımdan sorun yok
Ama kazın ayağı hiç de sanıldığı gibi değil dediler
Nasıl yani dedim!
Sizin beklediğiniz o 4 aylık maaş var ya Eeeee
4 aylık maaş
beklentiniz güme gitti dediler
İyi de bu benim değil sizin hatanız dedim
Onlar da olsun, vatandaş bu günler için var dediler.
Tam bu noktada sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim
Ama vatandaş devletten daha zengin değil ki diyecektim
Diyemedim, yuttum
Zira itirazın bir faydası yoktu.
Evet, bana bir yol gösterdiler.
Haklarını yemeyeyim
Hatta netice de alabilirmişim.
Yani kafamı sert olan taşa vuracakmışım.
Ama inanın aylarca mahkeme kapısında dolaşacak ne vaktim
ne de sabrım var.
Bu yazdıklarımız bir yaraya merhem olur mu bilinmez ama
en azından tarihe not düşelim istedim (ERCAN ÖZCAN-MİLLİ GAZETE YAZI İŞLERİ
MÜDÜRÜ)
Orgeneral Bekir Kalyoncu dan açıklama
Son Yüksek Askeri Şura da (YAŞ) Kara Kuvvetleri
Komutanlığı, siyasi irade tarafından son anda engellenen Orgeneral Bekir
Kalyoncu yla ilgili bazı iddialara yer vermiştim.
Ve bu iddiaların Kalyoncu nun emekli edilmesindeki
kararda etkili olamayacağı kanaatimi de eklemiştim.
Buna rağmen Bekir Kalyoncu bu yazıma bir açıklama
gönderdi. Açıklama şöyle:
Gazetenizin 04 Ağustos 2013 nüshasında Başkentte
Fırtınalı birkaç saat başlıklı yazıda 2013 Yılı YAŞ Kararları konu edilmiş
vewww.haber7.com.adlı internet sitesi kaynak gösterilerek soyumun Selanik
göçmeni ve Sebatayist olduğu yönünde iddialara ve bilgilere yer verilmiştir.
Bu yazıda özetle 1950 Sarıyer doğumlu olduğum, 1924
yılındaki mübadeleden sonra İstanbul un yenisi olmadığım, Selanik göçmeni olduğum,
Selanik ten İstanbul dönmelerin diğer adıyla Sebatayıstlerin göç ettiği,
akrabalarımın Bülbülderesi mezarlığında Sebatayistlerin gömüldüğü yerde
olduğunun iddia edildiği, iddialara göre buraya gömülenlerin hepsinin dönme
olduğu belirtilerek Bülbülderesi mezarlığından KALYONCU soyadı taşıyan mezar
taşlan fotoğrafları ve dedem olduğu iddia edilen Asım ARSLANHAN adlı müteveffaya ait vefat ilanının fotoğrafına
yer verilmiştir.
Nüfus kayıt örneğinde belirtildiği üzere; ailem Selanik
göçmeni değil, Giresun ludur. 1889 Giresun doğumlu olan dedem İsmail oğlu
Bekir, 1921 yılında Afyon cephesinde meçhul olduğundan dedem hakkında önce
gaiplik kararı ardından da ölü kararı verilmiştir. Bu nedenle 1921 yılında
Afyon cephesinde gaip olan dedemin 1924 yılında İstanbul a göç etmesi mümkün
değildir.
Öte yandan KALYONCU soyadı Türkiye de oldukça yaygın
olup, birbiri ile akrabalık bağı bulunmayan ailelerin aynı soyadı taşıdıkları
bilinen bir gerçektir. Yazınızda adı geçen KALYONCU soyadını taşıyan kişilerle
ve diğer şahıslarla herhangi bir tanışıklığım yahut akrabalık bağım
bulunmamaktadır.
Gerçeğe aykırı yayın yapmanız nedeniyle 5187 Sayılı
Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca bu cevap yazısının haberin yayınlandığı sayfa
ve sütunlarda aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlanmasını rica ederim. Bekir
Kalyoncu-Orgeneral-Jandarma Genel Komutanı
1) Yazımda mezar taşları fotoğrafları ya da vefat ilanı
gibi materyallere yer vermedim. Buna rağmen açıklamanın yazımda sanki bunlar da
varmış gibi yapılmasını yadırgadım.
2) Bir şeyi de çok merak ediyorum; 28 Şubat sürecinde
antidemokratik baskılarla görevinden ayrılmak zorunda kalan Başbakan Necmettin
Erbakan a hakaret eden o Jandarma paşa hakkında bir tepkiniz oldu mu, olmadı
mı
NOT: Bugün 7
Ağustos 2013 Çarşamba İktidar ve TBMM de grubu bulunan partiler, 2012 yılında
yeni ve sivil anayasa vaadini yerine getiremedi. Sınıfta kaldı. Umutlar bu yıla
sarktı. Cemil Çiçek, liderlerle görüşerek yeni bir süreç başlattı, Du bakali
n olacak Her şeye rağmen yine de takipteyiz Tüm okurlarımızın Ramazan
Bayramını tebrik ediyorum.