Türkiye de herkes dayak yedi ama İslamcı siyaset hala

esaslı bir dayak yemedi. 28 Şubat ciddi bir dayak operasyonu değildi. İslamcı

siyaset 28 Şubat ta dayak yemiş gibi yaptı. Şimdi o şımarıklığın seçim

dayağıyla törpülenmesi lazım.

AD nin baş kalemşoru Özkök ün son hafta konuşulan

analiz cümleleri bunlar.

Fakat kendisinin itirazı var! Atılan kelimeler varmış.

Düzeltmelerini de okuyalım.

Berberistan dergisindeki mülakatta, İslamcı kesim

inşaallah seçimde sandık dayağı yer, diyorum. İslamcı yazar arkadaş, mülakattaki  seçim ve sandık kelimelerini atıyor, geriye sadece dayak kelimesi

bırakıyor.

Siz, sayın Özkök ü yegane doğrucu sayın ve onun istediği

kadar seçim sandık dayak kelimelerini, onun istediği yerlere koyun ve bir

daha okuyun, Berberistan mülakatını.

AD kalemşorluğundan önce sosyolog olmak iddiasındaki bir

okumuş adam, neden dayak lı bir hayata hasret duyar, neden etrafında sağda

solda veya karşı mahallede dayak yemiş insanlar olmasını ister

Bu ülkede insanlara çok cezalar uygulanmıştır. Azarlanmak,

kayıtları silinmek, disiplinsizlike suçlanmak, terfileri engellenmek,

demokratik hakları yok sayılmak gibi ki bu listenin uzatılması sınır tanımaz.

İlle Dayak diyor AD kalemşoru.

 

Seçimi kazanamamayı, seçimi kaybetmeyi, seçimden mağlup

çıkmayı, seçilememiş olmayı sosyologca kelimelerle ifade etmek çok mu zor ki,

AD görüntüsünün çağrıştırdığı dayak ke

Ya da,

1979 ara seçimlerinde Ecevit in 5-0 lık sandık dayağını

hazmetmekte güçlük çektik

veya,

Eski seçimlerde ne sandık dayakları yemiştik amma

Gibi cümlelerle akademik yazılar döktürmüşse, çok fazla diyeceğimiz olmaz bizim

de.

Lakin,

AD kalemşoru sayın Özkök ün geçmişinde de çok dayak var,

dayaklı travmatik yazıları var.

İslamcılara gelince

Bana hiç öyle çok eziyet çektik falan demesinler.

Uzun sure siyasetin dışında, kenarında sessizce durdular.

Ama ne 27 Mayıs ta, ne 12 mart ta, ne de 12 Eylül de

solcular ve milliyetçiler kadar dayak yemediler.

Onların sıkıntılı günleri 28 Şubat dönemiydi.

Bazıları işlerini kaybetti.

Ama cezaevlerine atılan, yıllarca tutuklu kalan, oralarda

hayatını kaybeden, düzmece CD lerle, pespaye gizli tanıklarla cezaevlerinde

çürütülen İslamcı yoktu veya çok azdı.

24 Ekim 2013 tarihinde yazmış bu yazıyı.

Biz de 03 Kasım 2013 tarihinde sayfamızda konu etmişiz.

Bu yazıda da vurgulanan, dikkatlerin çekilmek istendiği

kelime dayak tır.

Dayak kelimesi kafiye olarak başka bir kelimeyi

çağrıştırdığından kolay hatırlıyor, kalemine ve diline kolay geliyor, diyeceğim

ama, değil

Öyleyse..

O gün aklımıza gelen soruyu tekrarlayalım bir daha: Bir

provakasyonla mı karşı karşıyayız..

Bahis mevzuu etiğimiz sayın Özkök yazılarındaki şu

tanımlar hangi niyetini ele veriyor, incelenmelidir.

Solcular ve Milliyetçiler kadar dayak yemediler.

İslamcı siyaset hala esaslı bir dayak yemedi.

Dayak ı ölçüye vurulan ve sonrasında biyokimyasal

reaksiyon veren fiziksel bir olay olarak düşünen ilk sosyolog kalemşor bu

ülkede yetişmiş. AD sevinsin!

Birimi ne bu dayağın

Metre mi, kilometre mi, kilo mu, ton mu

Solcular ve milliyetçiler kadar, derken ey sayın Özkök,

nasıl bildin o yenen dayakları Orada mıydın, yoksa sen mi tesbit ettirdin,

nerde durulacağını. Hani nerede silah kullanılacağını bir sen biliyorsun ya..

Sonra,

Dediğine göre, dayak varmış, esaslı bir dayak varmış.

İşin içine bir de esaslılık ölçüsü soktun. Esaslı olarak neyi görmüştün Sanki

santimle ölçülen bir hassasiyetten bahsediyormuşsun gibi..

Bizi bir yere çekmeye çalışıyorlar, bizi nereye çekmeye

çalışıyorlar

Köşesinde, ara ara size yapılan eziyetleri anlatmayın,

vezninde yazıları olan gazetemizin hoca yazarlarından Mahmut Toptaş ağabeyin

Biz, kendisine yapılanları hiç anlatmayan bir peygamberin ümmetiyiz. Öğüdünü

03 Kasım 2013 tarihli yazımızda vurgulamamızın sebebi, bugün daha kolay ve daha

iyi anlaşılır olmuş.

cezaevlerinde çürütülen islamcı yoktu veya çok azdı.

Ne demek, yoktu veya çok azdı Kayıtlarınıza mı

güvenemiyorsunuz

Biz sayılarını söylersek, tazminat mı vereceksiniz, kan

bedellerini mi ödeyeceksiniz, yoksa ömür boyu bir özür mü dileyeceksiniz

Yoktu, veya çok azdı. Esaslı bir dayak yemek

Sosyolojik kışkırtma! Kaleme sarılsın herkes, isim isim

anılar anlatılsın, sayfa sayfa dayakların esasları anlatılsın ve gönderilsin!

Birilerinin eline, ki neresiyse orası, dosyalarca döküman verilmiş olsun!

İhtimaller çoktur, düşünmek ve tedbirli olmak gerek.

Israrla dayak demeleri bir çocukluk travmasından ziyade çok ülke boyutlu bir

şifrenin anahtarı da olabilir.

Patron AD kod adının Milli olduğun iddia ettiğine göre

İKBAL GİBİ

1975 yılının son ayı. MTTB de yine bir gece veya gündüz

faaliyeti vardı. Kürsüye rahmetli Ömer Kirazoğlu çağırılmıştı. Yüreğinden gelen

bir aşk ve heyecanla okuduğu şiir, salondakileri öyle bir büyülemiştiki

Ben bu şiiri istiyorum dedim, yönetimdeki arkadaşlarıma.

Çatı da yayımlayacaktım.

Çatı nın ocak 1976 sayısını hazırlarken Basın yayın

müdürlüğünde, kapıdan giren efsane başkanımız muhterem Ömer Öztürk ağabeydi.

-Necati bu şiiri istiyor dediler.

Ömer Kirazoğlu ağabeyin İkbal gibi başlıklı şiirini

getirmişti. Ocak sayımızda yayımladığımız o şiir, güzel şiir okumasını bilen

çocuklarımızın dillerinden düşmemişti, bilhassa Anadolu daki teşkilat

gecelerinde.

40 yıl sonradır bugün.

Yine vaktidir o şiirin.

Seçime kadar, duymalı bütün kulaklar,

Duymalı ülkemdeki insanlar.

İKBAL GİBİ

İnsan, insan olarak

Kendini bilmek gerek,

İSLAM a sahip çıkıp,

Gayriyi silmek gerek.

Ay battı: gün doğuyor..

Ne zaman son bulacak

Dinlemek ve inlemek:

Ayağa kalkmak gerek!..

Geçirmiyelim bir an.

Uyan derin uykudan!

Derin uykudan uyan!

Derin uykudan uyan!

Huzur ve bakayı, HAK.

Tevdi eylemiş mutlak:

Hakkı bilene,

Hakkı bulana,

Hakkı güdene,

Vermiş muhakkak

Ey şecaat timsali!

Delikanlım banak bak!

Fıtratın icabı sen:

Olmuşundur ehli Hak!

Mevcüdat emrine ram!

Müsaid zemin, zaman!

Uyan derin uykudan!

Derin uykudan uyan!

Derin uykudan uyan!

Durumu bilmez misin

Olanı görmez misin

Bulutlar karardıkça

Havayı sezmez misin

Döküldü bütün yaprak

Kurudu dal ve budak.

Tavına geldi artık:

Nerde çakacak çakmak

Sıçra da ayağa kalk!

Değişmededir devran:

Uyan derin uykudan

Derin uykudan uyan!

Derin uykudan uyan!

Beşeriyyet iffetten

Izzetten soyulmuştur.

Zavallının şehvetten,

Gözleri oyulmuştur.

İlim, iblise alet,

Silah, zalime zünnar:

Hayırlı bir haber yok.

Her tarafda, nar, nar, nar.

Ufuklar ağarmakta:

Nerdesin sahip kıran

Uyan derin uykudan!

Derin uykudan uyan!

Derin uykudan uyan!

Müsbet ilmin dalına

Binmiş çıkmışın göğe,

Tahtelbahirle dalıp,

Gittin deniz dibine,

Zerreye nüfuz ettin:

ATOM ları patlattın!

Füzeler göndererek:

Aya adımlar attın.

Lakin, sen yeryüzünde,

Insanca yürümeyi,

Ve gülmeyi unuttun.

Yeter artık el eman!

Uyan derin uykudan!

Derin uykudan uyan!

Derin uykudan uyan!

Firenk mukallitliği,

Mahvetti seciyyeni,

Taş devri kılıkları:

Düşürdü seviyyeni,

Ya in! İNSANIM deme!

Ya çık! İSLAM A sarıl

Bi ebedi hayat sür!

Insanlık şerefini,

Al da bakaya götür!

Bekliyor seni rıdvan:

Uyan derin uykudan!

Derin uykudan uyan!

Derin uykudan uyan!

Hayat, akıl ve sıhhat

Verilmiş iken sana,

İlim, eşya ve san at

Bahşolunmuşken sana!

Hakkı derk eyleyerek:

Birliğe ermek gerek

Elçisin izleyerek:

Dirliği kurmak gerek..

Insan için yol bu yol!

Başka değil, emin ol!

Belirdi işte nişan!

Uyan derin uykudan!

Derin uykudan uyan!

Derin uykudan uyan!

Adem evladı bütün,

Bu gördüğün insanlar,

Devrinde bir eşindir,

Hılkatte kardeşindir.

Hakkı tavsiyede sen

Yakininden başlayıp,

Hizmetine koşarsan:

Eshab gibi yaşarsan:

Çok geçmeden görürsün!

Huzura erdiğini,

Bu günkü imkanlarla:

Feyza büründüğünü..

Duysun bunu ins u can!

Uyan derin uykudan!

Derin uykudan uyan!

Derin uykudan uyan!

 

GEN İSABETİ

Arap asıllı bir vatandaşımız bilim adamı, Amerika daki

bir üniversitenin öğretim görevlisi iken Nobel Ödülü aldı.

Başarı övünç getirir. Bu normal.

Şu satırlar Milliyet in Açık pencere sinden:

Cumhuriyet, İkinci Dünya Savaşı yıllarının fakirliği

içinde dahi, Mardin in Savur ilçesindeki çocuklara öğretmen göndermiş, eşit

tahsil ve yükselme imkanı tanımıştır.

Bu bir itiraf mıdır Borçlandırma mıdır Başa kakma

mıdır Azarlama mıdır Bulundukları yeri hatırlatma mıdır Nedir

2. Dünya Savaşının fakirliği içinde dahi

Ya 2. Dünya savaşını bizzat yaşayan ülkelerin çocukları

Devletleri (Cumhuriyetleri krallıkları v.s.) onları okutmadı mı Onlardan hiç

Nobel alan çıkmadı mı

Mardin in Savur ilçesi dememiş, öğretmen göndermiş

Fazladan der gibi.. Sadece jandarma yeterdi, der gibi

Eşit tahsil ve yükselme imkanı.. bu hak, doğal hak

değil, tanınan haktır.

Kimlerle eşit tahsil Ankara ve İstanbul çocuklarıyla

Demekki Nobel i onlar aldılar aldılar, sıra nihayet Savur çocuklarına geldi.

Genlerindeki CHP zihniyeti hiç değişmiyor. Başarılılarımızı, başarılı oldukları

için kutlarlarken bile, başımızı yarıyorlar, onlardan olmadığımızı

birbirlerine, kendi kendilerine işte böyle anlatıyorlar.

SEÇİM YAKLASIYOR KÖSESİ

 

REİS

İşin içinde reis var

Bu bir algı cümlesi imiş ve Ahmet Hakan a o eylemi kimin

yaptırdığını öğrenmek isteyen insanları Tayyip e yönlendiriyormuş.

Muhalefet, bu ülkede bu olmuş.

AKP liler sevinmeli bu pozisyonlara aslında.

Reis denilince akıllarına R.Tayyip Erdoğan geliyorsa..

Çoktan reis yapmışlar ve reisliğini kabul etmişler

demektir bu .

 Kalite kontrol

AKP, 7 Haziran listesiyle seçtirdiği 34 milletvekilini 1

Kasım listelerine yazmamış.

O 34 milletvekili mi imiş, istedikleri neticeyi

alamamalarının sebebi

Eğer öyle ise

Bu kadarcık hesabı dahi 13 yıllık iktidarında öğrenemeyen

AKP liler, hala seçilme-yanılma metodundan medet umuyorlarsa, 7 Haziran a

güzelleme yapacakları günler uzak değil demektir.

*

İsmet Paşa ya gelir, onun bir dönem milletvekili yaptığı

ve ikinci dönem için de listeye yazdığı birisi.

- Efendim, der. Benim adımı yazdığınız vilayetin

listesindeki filan ve falan arkadaşlar oralarda hiç sevilmiyorlar. Bu yüzden

seçimi kaybedebiliriz.

İsmet Paşanın cevabı, bugün, böyle itirazlarla liste güzelleştirdiğini

sanan AKP lilere ders niteliğindedir.

- Siz, bütün vilayetlerdeki seçimleri bizim kazanmamızı

mı istiyorsunuz

*

MHP de ünlü bir milletvekilinin adını yazmamış 1 Kasım

listesine.

7 Haziran seçimlerinden önce basında yayınlanan (paralı

olabilir) demecinde şöyle diyordu: Meclis te daha çok yapacak işim olduğu için

aday oldum.

Bu cevabı hangi soruya mı vermişti

Yedi, sekiz dönemdir, yani Özal yıllarından beri

Meclis tesiniz. Şimdiye kadar ne yapmıştınız ki, seçilirseniz ne yapacaksınız

İş yapacaktı..

ANAP günlerinde bakan olmuş, Fatih in Çarşamba sında

polislere çarşaflı kadın ve sakallı erkek kovalatmıştı.

AKP de şanlı günler, MHP de şanlı günler derken, 1

Kasım a yazılmamış.

AKP neden görmedi onu. Adamcağız çok iş yapacağım daha

demişti halbuki.

*

Haksızlık etmeyelim onun bir benzerini yazmış listesine

AKP.

Hani, Süleyman Demirel e 9. Senfoni yi sevdiren, onu

çağdaş Türkiye nin marşı yaptıran bir eski milletvekilini

Belkide 9. Senfoni gizli marşlarıdır. Zira o gün

dinlerken başları yerde, trans haldeydiler.