Ülke çocuklarına ağlamakta.

Sanki birbirlerini tetikler gibi çocuk ölümleri olmakta.

Yenidoğan çetesinin doktor ve hemşireleri eliyle bebekler vahşice katledildi.

Ses kayıtlarında, ölmek üzere olan bebek haber verildiğinde doktor;

Bir serçe dahi olsa yapılamayacak bir gaddarlıkla;

“Ölürse ölsün, maç var” diyebilmekte.

Ailelerin can damarı evlatları bile bile ölüme gönderilmiş.

Şimdi o anne babalar yavrularının uğradığı cinayetler yüzünden cerihler, dilhûnlar.

Ülkenin her yerini saran ağda, yenidoğan ünitelerinde doktor bile bulunmamakta.

Doktor bulunsa da, sağlıklı çocuklara verilmemesi gereken ilaçlar verilerek hasta olmaları sağlanmış, sırf sigortadan birkaç kuruş fazla para almak için bebekler hayattan koparılmış.

Bu çeteyle sarsılan ülkenin, yıllardır katledilen çocuklar ile yüreği zaten yaralı.

Gün geçmesin ki korkunç haberler ajanslara düşmesin.

Daha yeni, altı yaşındaki çocuk sapık bir hurdacı tarafından mezarlıkta katledildi.

Kamuyu en fazla hiddetlendiren de,

O küçük çocuğun sokakta ne işi vardı.

Neden insanlardan para istemekteydi.

Niçin o çocuğa ailesi sahip olmamıştı.

Sokaklar bu kadar tekinsiz iken küçücük çocuklar neden dışarı bırakılmakta idi.

Aileler bu kadar sorumsuz olabilir mi.

Selçuk’tan gelen haber yine genizleri yakan acılıkta.

En küçüğü bir, en büyüğü beş yaşındaki beş çocuk, devrilen sobadan çıkan yangında vefat ettiler.

Olay bütün ülkeyi yaraladı.

Devlet suçlandı, neden yardım edilmedi dendi.

Anne, çaresiz olduğunu; topladığı hurdaların parasını almaya gittiğini söylediğinde yüreğimiz daha fazla yandı.

Hayata tutunamayan bir annenin dramı herkesi üzdü.

Lakin haberler gelmeye devam etti ki,

Bebeklerin amcası, annenin pek çok suç kaydı olduğunu, inşaatlardan malzeme çalıp satıp, uyuşturucu aldığını söyledi.

Eğer doğruysa durum daha da vahim.

Çocukları emanet ettiğimiz anne babalar, sorumluluklarını yerine getirmediğinde, trajedi başlamakta.

Kendisine sahip çıkamayan bireyler, evlatlarına nasıl kol kanat gereceklerdir.

Bir bebeğe kavuşabilmek kolay mıdır?

Artık bebekler eskisi gibi doğmamakta,

Hastanelerde binlerce aile tüp bebek tedavisi yaptırmakta,

İnsan nüfusu hızla azalmakta.

Dünya güzeli beş bebek, ailenin duyarsızlığı neticesinde yanarak can verdi.

Adeta zincirleme sıraya girmiş haberlerde, başka bir anne, biberonuna tiner koyup bebeğini öldürmek istemiş.

Anne, bebeğe bakmadığı için birlikte yaşadığı insana kızmış, böyle bir cinayet planlamış.

Bir “ana arı” kadar yavruları koruyamayan anneler,

Bir haber daha yansıdı ki medyaya, diller tutuldu.

İzmir’ de 13 yaşındaki erkek çocuk AIDS’den öldü.

Ölen çocuğun babası, HIV pozitiftir.

İstanbul Tıp Fakültesi’nde 100 HIV pozitif çocuk takip edilmekte.

Çocukların 80’ine doğumda, 20’sine ise cinsel yolla virüsün bulaştığı açıklandı.
Feci olaylar.

Maneviyat yoksulu toplumun geldiği cinnet noktası.

Ahlakın yitirildiği bir diyarda, kötülükler birbirine eklenmekte.

Bu uğursuz cinayetler katarına doktorlar da katılmakta,

En sıradan anne babalar da.

Son deyiş, erazil eksilmemekte.

Her türlü ahlaksızlık, hırsızlık gani; toplumda çok iyi kazanan doktorları bile yoldan çıkarıp bebekleri öldürecek kadar çürütebilmekte.

Anne babaları da vahşileştirip, kendi çocuklarına kıyacak kadar insanlıktan uzaklaştırabilmekte.