Çay muhabbetini birlikte okuyalım...

Abone Ol

Siyasetçiler icraatta bulunur, tavır sergiler, konuşur, susar; biz gazeteciler de alt metinlerini okumaya çalışırız.

Bu kez isterseniz parçaları biz toparlayalım, okumayı da birlikte yapalım.

Kısa süre önce geride bıraktığımız Ramazan Bayramı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bayramlaşma listesi düşmüştü önümüze.

Erdoğan, bakalım kimlerle bayramlaşmıştı…

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile ayrı ayrı telefon görüşmeleri gerçekleştirerek bayramlaşma trafiğini tamamladı.

Dikkat çeken iki isim var; Meral Akşener ve Özgür Özel.

Görüldüğü üzere muhalefetten iki isim aranmış.

Erdoğan’ın aramadığı liderlerin listesini de bir zahmet siz yapın artık.

Biz konumuza geri dönelim.

Ay değil, daha birkaç gün önce sandık yolunda Akşener ve Özel ile Erdoğan arasında yaşanan seçim geriliminin dozunu hepimiz hatırlıyoruz.

Tüm bunların arkasından Özgür Özel’in, Erdoğan’dan randevu isteyeceğini açıklaması, Erdoğan’ın da Özel’i çaya davet edip kısa süreli de olsa sıcak muhabbet ortamının oluşması, öyle alelade bir durum asla değildir.

Biz tabii ki gerilime karşıyız, ancak daha birkaç gün öncesindeki gerilim havasının yerini özellikle iki isimle bahar havasına çevirmek nereden baksanız dikkat çekici.

Buradan ilk anda iki anlam çıkarmak kolay.

Birincisi; AKP ile MHP arasında bir süredir yaşanan ve su altından sürdürülen bilek güreşinde gövde gösterisi yapılıyor. Yani amiyane tabirle yedekleme yapılıyor?

İkincisi de Erdoğan, 2028 yılında cumhurbaşkanlığı yolunda muhtemel adaylar olarak gösterilen Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a “Özel” bir operasyon çekiyor...

Her ikisi de olabilir, hiçbiri de olmayabilir.

Okumaya devam edeceğiz.

Bahçeli hasta değil “rahatsız”mış…

Tüm bunlar olup biterken aradan 24 saat dahi geçmeden oldukça manidar bir görüntü çıktı karşımıza... İlk kez bir 23 Nisan programlarına katılmayan Devlet Bahçeli’nin Ferdi Tayfur şarkısı eşliğinde yürüyüş yaparken videosu paylaşıldı. Hem de Milliyetçi Hareket Partisi’nin resmi hesaplarından. Yani Bahçeli hasta değil “rahatsız”mış.

Hasta olduğu havası oluşturulan ve bu sebeple 23 Nisan programlarına katılmayan Devlet Bahçeli’nin yürüyüş videosuna eklenen Ferdi Tayfur şarkısının sözleri de oldukça ilginçti.

O sözleri buyurun birlikte bir kez de biz okuyalım:

Hep köle misali zincire vurdun
Ben sana dost oldum sen düşman oldun
Sen beni kendine göre mi buldun
Hainsin diyorsam söyleten sensin

(…)

Canımsın dedikçe kıymet bilmedin
Kazandıklarına değer vermedin
Sen belki bu kadar hiç sevilmedin
Vefasız diyorsam söyleten sensin

Birkaç gün önce Mehmet Şimşek’i oldukça ağır eleştiren Devlet Bahçeli, belli ki “el yükseltiyor”. Oldukça fazla önem verdiği bilinen 23 Nisan programlarına dahi ilk kez katılmayan Devlet Bahçeli, nereye yürüyor?

Ya da dinlediği şarkı “aşk şarkısı” mı, yoksa “ayrılık şarkısı” mı?

Ya da siyasi bir cilveleşme mi?

Bu soruların cevabını almamız pek de uzun sürmeyecek gibi bir his var içimizde.

Bakalım iktidar medyası olayı nasıl görmüş

 Devlet Bahçeli’nin videosu yayınlandıktan sonra iktidarın destekçisi internet sitelerine göz attık. Bakalım onlar videoya nasıl yer vermiş. Ve böylece nasıl bir anlam çıkarmışlar.

Yorumlarımızda yanılmamışız.

İnternet sitelerinde genelde kıyıya köşeye sıkıştırılmış.

Gazetelere baktığımızda ise durum pek farklı değildi.

Aslında farklıydı da diyebiliriz.

Devlet Bahçeli haberlerinin eksik olmadığı iktidar gazetelerinin hiçbirinde Ferdi Tayfur şarkısı eşliğinde yapılan yürüyüş görülmemişti.

İktidarın gazeteleri de bizimle aynı sonuca varmıştı anlaşılan.

Manidar şarkı sözleri eşliğinde yapılan yürüyüş, epeyce anlamlar barındırıyordu.

29 Mart, 2028’e ne kadar uyar?

 Yerel seçimlerin ardından ilk kamuoyu yoklamaları yayınlanmaya başladı.

İddialara göre ülkemizin haritasının rengi yine değişmiş.

Bu köşeyi takip edenler bilir, kamuoyu yoklamalarına tek başına fazla anlam yüklemediğimizi daha önceleri belirtmiştik.

Normal zamanında yapılırsa önümüzdeki seçimlere yaklaşık 4 yıl var. Bu kadar zaman zarfında köprünün altından çok sular akar.

Ancak elimizdeki verilerle kısa bir değerlendirme yapmaya çalışalım.

Ülkemizde, yerel ve genel seçimler, sonuçları itibarıyla birbirinden çok farklılıklara gebedir.

Bu sebeple 29 Mart sonuçlarını alıp 2028’e uygulamak asla sağlıklı olmaz.

Hem arada uzun bir zaman var hem de dediğimiz gibi iki seçimin dinamikleri oldukça farklı olacak.

Hiçbir partinin rehavete kapılmak gibi bir lüksü olmadığı gibi hiçbir partinin de karalar bağlama lüksü yok…

 Amerika’ya yaklaşıp MHP’den uzaklaşma mı?

 Seçimlerden sonra iktidara yakın isimler ya da iktidara rota çizme yetisine sahip insanların dilinin altında dolanan bir bakla vardı.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin “Daha Amerikancı” bir tutum içerisine girmesi gerektiği telkin ediliyordu.

Tabii satır aralarında.

Bu icraatın önündeki en büyük engelin de Milliyetçi Hareket Partisi olduğu söyleniyordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çay arkadaşları ve bayramlaşma trafiği bu zeminde de okunur mu dersiniz?

Gazze mi?.. Ölene kadar unutmayacağız

Siyasi hengamenin arasında Gazze’yi asla ikinci plana düşürmememiz lazım.

Dünkü Millî Gazete’nin manşetinde görmüşsünüzdür.

Aylardır iktidar yandaşlarının inkâr ettiği, iktidar yetkililerinin ağzını dahi açmadığı “İsrail ile ticaret ilişkisi” ya da “İsrail’e ticaret desteği” bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından canlı yayında doğrulandı.

Gazze; kiminin cennet, kiminin cehennem bileti olmaya en büyük adaylardan biri.

Troll’lük kaldıracak bir alan asla değil.