Siyonist İsrail, 2 yıl boyunca sürdürdüğü Gazze katliamları sürecinde Gazze'ye 200 bin tondan fazla bomba attı. Bölgede faaliyet yürüten uluslararası kuruluşların raporları ve medyada yer alan görüntülere göre Gazze dümdüz edildi ve neredeyse hiç zarar görmeyen yapı kalmadı. Bütün bu koşullar altında ateşkes anlaşmasının imzalanmasından sonra savaş sürecinde zorla yerlerinden edilen 1 milyondan fazla Gazzeli, tekrar evlerine dönmek için harekete geçti. Medyada ve sosyal medyada yer alan görüntülerde geri dönen Gazzeliler, "Burası bizim toprağımız. Burada doğduk ve burada öleceğiz. Siyonist düşman, evlerimizi yıkmış olabilir. Ama inancımızı ve direncimizi yıkamadı. Evlerimizi yeniden yapacağız, şehri yeniden imar edeceğiz" diyorlardı. Birilerinin Filistin meselesi her gündeme geldiğinde dedelerinin toprak sattığını iddia ettiği Filistinlilerin bu bağlılıkları ve kararlılıkları ve ortaya koydukları duruş bu asılsız iddialara verilecek en güzel cevaptır. Ama bu yazıda ele alacağımız mesele resmi birçok belge ile yalanlanan “Filistinliler toprak sattı” propagandası değildir. Bugün meseleye başka bir boyuttan bakacağız.

Filistinlilerin yaşanan bunca büyük tahribat ve oluşan olumsuz koşullara rağmen vatanlarına dönme konusundaki kararlılıklarını göz önünde bulundurarak, toplum olarak içinde bulunduğumuz durumla ilgili bir değerlendirme yapalım. Maalesef ülkemizde yapılan çalışmalar, yetişkinlerin üçte birinin, gençlerin ise %70'inin ülkeyi terk ederek yurtdışında yaşamayı hedeflediğini ortaya koymaktadır. Yapılan değerlendirmelerde bu durum toplumumuz açısından umudun, direncin, bağlılığın, mücadele etme azminin yok edilmiş olması ile bağlantılı olarak ele alınmaktadır. Ülkede insanlar için yaşam şartlarının her geçen gün daha da olumsuz bir noktaya gittiğini, ülkenin her alanda çok büyük sorunlarının olduğunu elbette ki kabul etmek zorundayız. Ancak tüm bunlara rağmen toplumun Gazzeli Müslümanlar gibi ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak, sorunları çözmek için mücadele etme umudunun ve direncinin bu kadar düşük seviyede olması normal midir? Ülkede çoğunluğun çareyi gitmek ve kurtulmakta bulmasının sebebi nedir? Elbette bu sorunun cevabını tek bir kişi veya kurum olarak veremeyiz. Ailenin yetiştirme tarzından eğitim sistemine, yönetimde yaşanan yozlaşmadan genel ahlaki normların ortadan kalkmış olmasına, insanların inanç ve değerlerinden koparılmış olmasına kadar birçok sebep sayılabilir. Ancak kesin olan şudur ki; Gazze'de binaları ve altyapıyı 200 bin ton bomba yıkmışken, bizim zihinlerimizi ve yüreklerimizi yıkan bombanın yaptığı tahribat daha büyük olmuştur. Zihinleri hedef alan savaş, şehirleri hedef alan savaştan daha az tahribat vermemiştir.

Gazze'yi yıkan bombalar binaları ve şehri yok etmişken bizi vuran bomba değerlerimizi ve bağlılıklarımızı ortadan kaldırılmış görünmektedir. Nasıl Gazze’de bugün yeniden yapılandırma planları konuşuluyorsa bizler için de zihni yıkıntının onarılması için gerekli adımları atma zamanıdır. Bugün Gazze tüm İslam ümmeti için ortaya koyduğu örneklikle her alanda bir muhasebe imkânı sunmaktadır. Bu konuda da toplum olarak oturup zihinlerimizi ve yüreklerimizi yıkan büyük tahribatın nedenlerini ortaya koyarak, bu nedenleri ortadan kaldırmak için atmamız gereken adımları belirlemeli ve hayata geçirmeliyiz. Belki de 2 yıllık İsrail mezalimi karşısında yaşadığımız üzüntü ve utanç bir yana, Gazze’nin bu alanda da ortaya koyduğu örneklik bu sürecin tüm dünyaya, özelde de bizlere sunduğu en önemli imkân olabilir. Bu imkânı eğitimden sosyal hayata kadar büyük yıkımımızın nedeni olan her alanda yeniden yapılanma için kullanabilme durumumuz gelecekte yaşanması olası daha büyük yıkımları engelleme ve yeniden ayağa kalkma konusunda belirleyici olabilir…