Anadolu Ajansı ile birlikte TRT, CNNInt ve Guardian ın
önceki gece eş zamanlı olarak Türkiye ve bütün dünyaya servis ettiği işkence
fotoğrafları Suriye nin adeta zulüm coğrafyası haline getirildiğini bir kez
daha ortaya koydu. Son üç yıl içerisinde bir taraftan Beşar Esad ın zulmü diğer
taraftan bölgesel ve küresel aktörlerin hesaplaşma ve nüfuz savaş ının arasında sıkışan Suriye deki bu fotoğraflar
uluslararası dünya denilen sanal mefhuma vurulmuş en sert tokatlardan birisi
oldu.
Zulümle kuyu kazan bilmeli ki; kendisine kuyu kazar. Bir
takım hesaplarla, zulmü sulayanlar da bilmeli ki dikene su vermiş gibidir;
zulme ortak olur. İnsanlık tarihinde zulüm ile abad olmuş bir örnek yoktur.
Zulümden dolayı nice memleketler helak olmuştur ki; geriye bomboş kalmış
yüksek saraylar bırakılmıştır. Zalimler belki bugün kendilerine yardımcı
bulabilirler. Lakin hesap günü gelince zalimlerin hiçbir yardımcısı olmayacak.
Biline ki, zulüm yapanlara yakınlık gösterenlere de ateş dokunur. Zalimi
alkışlayanlar da, zalimin zulmüne şu veya bu şekilde yol açanlar da; mazlumun
mazlumiyetinden beslenenler, istismar edenler de mutlaka hesap gününde hesap
verecektir.
Suriye deki insanlık dışı bu zulüm fotoğrafları bir
hakikati daha ortaya koyuyor ki o da; ümmet-i Muhammed in İslam Birliği ni
kurması aciliyetidir. Yeni Bir Dünya yı kurmak için niyet etmez, çalışmaz ve
kurmazsanız; ya doğrudan ya da dolaylı olarak zulüm dünyasının piyonlarından
olursunuz. Bir coğrafyamızdaki insanlık dramı daha göstermiştir ki, Müslümanlar
kendi meselelerini Müslümanca halletmeye niyet etmeden zulümler ortadan
kalmayacaktır. Zira; bir zalimin zulmünü bir başka zalimle defetmek derdinde
olan ümmetin coğrafyasında zalim de zulüm de azalmaz.
Esad ın baskı ve zulmü altındaki Suriye de ısrarla batı
paralelinde; ABD, AB ve NATO ile birlikte çözüm arandı durdu. Batı ile boşa
geçen zaman Suriye deki zulmün daha da kalıcı hale gelmesine neden oldu. Zulüm
zamanla Suriye de şehir şehir, karış karış dolaşmaya başladı. Hatta zalim de
zulüm de çeşitlendi. Batı meseleyi kendi lehine rafa kaldırınca Suriye deki
zulüm de çözülmüş olmadı. Şimdi Türkiye ye ve diğer İslam ülkelerine düşen
görev yine Batı nın kapısını çalmak değil, İslam Birliği ni kurup bu zulmün son
bulması için gerçekten bir adım atmaktır. Bu adım ne BM dir, ne NATO dur ne
de küresel zalimlerle aynı masa etrafında toplanılacak olan Cenevre dir. Bu
adım İslam Birliği dir. Kimse zulmün etrafında top oynamasın! Göbekten
Siyonizme bağlı Uluslararası toplum masalarından Müslümanların, mazlumların
ve insanlığın lehine çözüm çıkmaz. Darbeci Sisi ye ve o katilin Rabia daki
canlı yayın katliamlarına desteğini esirgemeyen ABD ve AB bizim Suriye mizdeki
zulmü mü durduracak sanıyorsunuz!
Şunu da belirtelim ki; biz ne zalim Esad ın zulmüne
sessiz kalabiliriz ne de büyük zalim ABD nin zulmüne. Biz ne 1 Mart
Tezkeresi ne boyun eğeriz ne de 1.5 milyon Müslüman katledilirken Türkiye den
yapılan 4 bin 490 sortiyi içimize sindiririz. Guantanamo yu da unutmadık, Ebu
Gureyb i de. Zalimin adı neyse, zalim her kimse zalimdir. Zulmü Amerika da
yapsa zulümdür, Fransa da yapsa, İsrail de yapsa zulümdür. Ve bizim iki elimiz
adı Bush da olsa, Obama da olsa, Esad da olsa zalimin yakasındadır. Kimse kendi
kabahatlerini, kendi teslimiyetlerini, kendi günahlarını kendince Millî
Gazete ye karşı başka yollara tevessül ederek saklamaya, örtmeye kalkışmasın.
Biz 30 yıl önceki bir manşetimizin de arkasında olan, olabilen gazeteyiz... Çok
değil 1 yıl önce bile yazdıklarımızı kendi kendimize tekzip edenlerden değiliz.
Mustafa Kurdaş
Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni