Bismillâhirrahmanirrahîm!
BAYRAMLARIN genel olarak bildiğimizin üstünde fonksiyonu olduğunu düşünüyorum. Hocalarımız bayram konuşmalarında derler ki: “Bayramlarda küskünler barışsınlar!” Buna ne kadar uyuyoruz? İslâmî kaynaklarda öylesine “barış” vurgusu var ki! “Es-sulhü hayr - Hayır barıştadır.” (Nisâ, 128) Allah Rasülü (s.a.v.) de buyurur: “İki kişinin arasını bulmak için harcanan her nefes sadakadır.” (Buharî)
Müslüman “barış insanı”dır. Aslolan “barış”tır. Savaşlar, her zaman en son düşünülecek çaredir. Son ana kadar “barış”ta direneceğiz. “Barışçı”, önce kendisiyle “barışık” olmalı; sonra da akrabaları, komşuları, çevresi ve bütün insanlarla! “Barış” ne kadar da güzel bir çözüm yoludur, değil mi?
Küslük, kavga, çatışma ve savaşların kazananı yoktur. İki taraf da farklı dozajlarda zarar görür. M.Ö. 6. yüzyılda yaşamış Çinli General Sun-Tzu “Savaş Sanatı” isimli stratejik eserinde; “Savaşın en iyi yolu, düşmanı savaşmadan yenmektir” diyerek devam eder: “Savaş, bazen kaçınılmaz olsa da, son çare olmalıdır.”
Hudeybiye’nin ana teması “barış”tır. Sahabe, Kâbe’yi, doğup büyüdükleri Mekke’yi ziyaret için yola çıktı. 9 gün yol gittiler. Geride bir günlük yol kalmıştı. Müşrikler, Müslümanları durdurup “barış” istediler. Kâbe’yi, Mekke’yi gelecek sene ziyaret etme şartını getirdiler. Sahabe kabul edemedi. Hz. Peygamber şiddetle “barış yanlısı”ydı ve yaptı. Medine’ye dönerken Mekke’nin fethi müjdelendi. Hz. Peygamber barış sonrası elçiler gönderip bütün devlet başkanı ve kabile reislerine İslâm’a davet mektupları gönderdi.
İŞTE MANZARAMIZ
“BARIŞ”IN, İslâm’ın yeryüzüne yayılmasına yol açtığını gördük. İslâm âleminin karşılaştığı facianın büyüklüğünü Filistin’de yaşanan bazı dramatik manzaralarla hatırlatmak istiyorum:
Siyonist İsrail’in uyguladığı vicdansızca aç bırakma politikası sonucu 4 yaşındaki Gazzeli Muhammet Yasin vefat etti. Gazze hükûmeti, son 80 günde 326 Gazzelinin açlıktan öldüğünü açıkladı.
Katil İsrail; kutsallık, sağlık çalışanı, bebek, çocuk, kadın ayırımı yapmadan soykırım uyguluyor. Savaş suçunun her çeşidini işliyor. İlk kıblemize saldırıyor. 7 Ekim 2023’ten beri 1.580 sağlık personeli şehit oldu.
Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime Sabri, Mescid-i Aksa’nın boğucu bir ablukaya alındığını söyleyerek; kuşatmanın Mescid-i Aksa’yı boşaltmayı, Kudüslülerin hareket alanını kısıtlamayı amaçladığını anlattı. Sessiz kalınır, tedbir alınmazsa, büyük tehlikelere yol açacağını açıkladı.
İngiltere’de 829 hukukçu, “İşgal Altındaki Topraklar Hakkında Açık Mektup” başlıklı bir metin hazırladı. Soykırımcı İsrail’in âcilen yargılanmasını; İsrail’e yaptırımlar uygulanmasını istediler. İsrail’in, açıkça savaş suçu işlediğini belirtip İngiltere Hükûmeti’nin âcil adımlar atmasını bekliyorlar.
10 çocuğundan 9’u şehit olan Nasır Hastanesi doktorlarından Alaa en-Neccar Hanım’ın; geçtiğimiz cumartesi günü de doktor eşi Hamdi en-Neccar, Han Yunus’taki saldırıda ağır yaralandı. Tedavi gördüğü hastanede şehit oldu. Alaa bacının hayatta kendisiyle yaralı bir evlâdı kaldı. Mücahitlerin tevekkül, teslimiyet, metanet ve iman kararlılıkları bütün dünyayı kendilerine hayran bırakıyor. Allah, onlara güç ve kuvvet versin!
BARIŞ SEFERBERLİĞİ
ÖNÜMÜZDE 5 altın gün var: 4 gün “Kurban Bayramı”, arefeyle birlikte 5 gün! Yaşadığımız “facia” noktasındaki şartlar ortada! Ölen sadece Gazze değil; tüm İslâm âlemi! Bu alev dünyayı bile yakar. Hem bayram günlerinde yükümlü olduğumuz görevleri yapalım; hem de bayramı adeta “barış seferberliği”ne dönüştürelim. Böylece Allah bize acısın, yeni sıkıntılardan korusun!
Herkes kendi konumundan sorumlu! Akraba, komşu ve dostlarımız var. Önceden karar verelim: Kimseyi kırmamaya, incitmemeye çalışalım. Mümkün mertebe “barış”ı engelleyecek üslûptan kaçınalım. İnsanlara sevgi ve merhametle yaklaşalım. Örneğimiz Hz. Peygamber olsun! Sıla-yı rahîm görevimizi yapmakta titizlik gösterelim. İşte Peygamber müjdesi: “Kim rızkının genişlemesini, ömrünün bereketlenmesini isterse akrabalarıyla iletişimini sürdürsün!” (Buharî)
Yöneticilerin sorumluluğu daha büyük! Söz ve davranışlarında “barışçı” bir üslûp kullanmalılar. “Barışçı” ve "âdil” olamayanlar yönetici olmaktan kaçınsınlar. Yöneticilik adaletle yapılırsa cennete girme vesilesi olur. Dünyalık için olursa “ateşten gömlek” haline dönüşür. Yöneticilerimiz, barışçı yöntemlerle diplomatik girişimlerde bulunup savaşı durduracak çareler bulmalıdır.
Ne olur, hiçbirimizin dünyada küs olduğu kimse kalmasın! Yunusça, “Beri gel barışalım” diyelim! Kucaklaşalım ki, içimiz, dışımız nurlansın! Rabbimiz buyurur: “Ey iman edenler! Hep birden barışa girin.” (Bakara, 208) Hz. Peygamber’in “Bir müminin kardeşine üç günden fazla küs durmasının helâl olmadığını” anlatan hadisini hatırlayalım. Kurban Bayramı’nı “Barış Bayramı”na dönüştürelim. Bayramınız mübarek olsun!