Batı da yükselen İslam düşmanlığı farklı faşist
uygulamalar şeklinde tezahür ediyor. İslam ı korkunç olarak tanımlayarak
zihinlerde iflah olmaz yaralar açmaya kalkışan bu seküler dünya, saldırgan
tutumunu artırarak sürdürüyor: Karikatürlerle küfrediliyor, cami ve mescitler
kundaklanıyor.
Bunlar, bu türden negatif işler Batılının tarih boyu
aşinası olduğu şeyler aslında. Sömürü, işgal, yağmalama, talan, tecavüz gibi
anahtar kavramlarla iç içe geçmiş bir tarihî kimliği var Avrupa nın Üstelik kendi tarihlerinin böylesi
insan-dışılıklarla örülü olduğunu aklıselim Batılılar da kabul ediyor.
Şimdi bu kabul edişlerden birisine, 2005 yapımı bir
sinema filmine göz atacağız. Avusturyalı yönetmen Michael Haneke tarafından
yapılan Fransız yapımı Caché (Saklı) adlı bu film, Fransa merkezli olmakla
birlikte Batı ya içeriden yapılmış bir tenkit niteliği taşıyor
Mazlumun ahı yerde kalmaz! ana fikrini yüklenmiş olan
film, Fransa ya (dolayısıyla diğer Batılı sömürgecilere) tarih boyunca
yaptıkları zulümlerin hesabını mutlaka ödeyeceklerini hatırlatıyor. Hem de ne
kadar hayatî sebeplere bağlı olarak zalimlik yaparlarsa yapsınlar ve bu
zalimliklerini ne kadar muhkem kalelerle korumuş olursa olsunlar Zulmünüz bir
gün sizi yıkacak!
İsterseniz filmin konusunu özetleyerek daha somut şeyler
söylemeye çalışalım: Entelektüel bir kimliğe sahip olan Georges Laurent (Daniel
Auteuil) ve Anne Laurent (Juliette Binoche) Pierrot adlı oğullarıyla birlikte
başarılı ve huzurlu bir hayat sürmektedirler. Bir gün kapılarının önüne kimin tarafından bırakıldığı bilinmeyen bir
paket bırakılır. Paketten, bir çocuğun marifetine benzeyen ve ağzından kan gelen
bir yüz resmini taşıyan bir video kaset çıkar. Sonraki günlerde kasetler çeşitlenir. Bu kasetler doğal olarak ailenin
huzurunu kaçırır. Kasetler arttıkça
Georges un bilinçaltında çocukluktan kalma bir leke nin saklı olduğu
anlaşılır. Şöyle ki, vaktiyle küçük bir çocukken ve köyde yaşarlarken
yanlarında kendilerine hizmetçilik yapan Cezayirli bir aile çalışmaktadır. Adı
Majid (Maurice Bénichou) olan bir oğulları vardır bu ailenin.
Tam da o günlerde Fransa da yaşayan Cezayirli göçmenler,
ülkeleri ile Fransa arasında yıllardır sürmekte olan savaşı bitirmek amacıyla
bir gösteri yapmak isterler. Fransa bu gösteriye izin vermek istemese de 17
Ekim 1961 de Paris in Charonne Mahallesi nde binlerce Cezayirli eylem yapmaya
kalkışır. Cezayirli göçmenlerin bu barışçı girişimi Fransa tarafından sert bir
şekilde bastırılmış, sonuçta yüzlerce Cezayirli öldürülmüş, yüzlercesi de sakat
bırakılmıştır. Dünya kamuoyundan saklanmış olan bu katliamda Majid in anne ve
babası da öldürülmüşlerdir. Kanlı baskından sonra öksüz ve yetim kalan Majid in
evlatlık edinilmesi söz konusudur. Fakat küçük Georges uydurduğu yalanlarla
buna engel olur. Sonuçta Majid evden uzaklaştırır, yetiştirme yurduna
verilir...
Kimi belirsizlikleri bünyesinde barındırmakla birlikte,
Caché filminde Georges in Fransa yı/Batı yı temsil ettiğini söylemekte bir
sakınca olmasa gerek. Öyle ki, her bakımdan dört başı mamur bir hayatı
yaşaması, mağrurluğu, küstahlığı ve gerektiğinde her türlü kendini koruma
refleksini sergilemesiyle onu Fransa/Batı istiaresiyle anacağız
Bu belirsizlikler bir yana, Caché filmi hiçbir şeyin
saklı kalmayacağını vurgulaması bakımından önemli bir işlevi
gerçekleştiriyor. İsterseniz bu vurguyu bugünün Fransa sı veya Batı sı için
daha bir didaktik kılalım: Uyguladığınız İslam düşmanlığı politikalarıyla
neyi saklayabileceksiniz Tam tersine, tükenişinizi aşikâr kılıyorsunuz!
Perçeminizden tutulmuştur; sonunuz hüsran!