Müslümanlar ümitsiz olmayın. Sadece üzerinize düşen ve
gücünüzün de yettiği vazifenizi yapın. Asla ehl-i küfrün ve onların
yalakalarının yalakalığını yapmaya yeltenmeyin.
Bilin ki, öyle bir devir geliyor ki, Allah ın murat
etmesiyle ve sebeplerini halk etmesiyle ecdadımızın kul bazında en büyük olduğu
zamandan daha büyük olacağımız devirler geliyor.
Ha bu bir bayrak altında olmayabilir. Başka bir formülle
olabilir. Ancak, İslam ın Asr-ı Saadetten sonra en büyük müterakki devri
önümüzdedir. Bundan asla şüpheniz olmasın.
Bilesiniz ki, bir yol ne kadar düşerse akıbeti (yani
geleceği) o kadar çok çıkmaya kurgulanmıştır. Kış ne kadar şiddetli geçerse
ilkbahar ve yaz o kadar berrak ve aydınlık geçer. Çünkü bu âlemde zıtlık
vardır. Zıtlık bu âlemin temel kanunlarındandır. Kimse bunu değiştiremez.
Hak-bâtıl daima mevcuttur. Küfür cephesindeki insanlar ne
kadar kuvvetli olursa olsun imanı
ortadan kaldırmazlar.
Mü minlerde de iman ne kadar kuvvetli olursa olsun küfrü
ortadan kaldıramazlar.
Mücadelenin hikmeti nedir derseniz; bunun manası şudur:
Mü minler için imanın galebesi, kâfirler için küfrün
galebesidir.
Şu bir gerçek ki, bu dünyada mahlûkat bir aktör gibidir.
Herkes bir rol oynar. Bütün bu rollerde Allah ın iradesi vardır. Müslümanın
inancı budur.
Mahlûkatın rolleri ile Allah ın iradesini bir misalle
açıklarsak daha iyi anlaşılacaktır: Allah ın iradesi şehir cereyanı gibidir.
Şehir cereyanı kesik olsa insanın elektriğinin yanması için düğmeyi çevirmesi
lambayı yakmaz. İnsan anahtarı çevirecek ama şehir cereyanı olacak ki o zaman
lamba yanacak. Şehir şebekesi kesik olmayacak ki, insan musluğu çevirince su
aksın.
Demek ki, her olan şeyde Allah ın iradesi vardır. Lakin
Allah ın rızası hayırdadır. Rızasıyla iradesi farklıdır.
Şuraya gelmiş oluyoruz:
İman da yok olmaz, küfür de yok olmaz. Allah ın Muzill
(istediğinden izzet ve şerefi çekip alan) sıfatı da Hadi (kullarını doğru yola
ulaştıran) sıfatı da tecellisiz (gerçekleşmemiş) kalmaz. Mühim olan galebe
(galibiyet) kimdedir. Mücadeleyi bu manada anlamak lazım gelir.
Şu ifade ile meramımızı anlatmaya nokta koyalım: Cenab-ı
Hakk Celle ve âlâ hazretleri bazen Cemâliyle tecelli eder. Asıl olan bunu
anlayabilmektir. Ne büyük lütuftur Allah (c.c.) a teslimiyet. Çünkü teslimiyeti
sağlam olan kurtuluyor.