Kur ân-ı Kerim, İslâmî hayatın temel kaynağı olarak inanan insanlara bir takım sorumluluk ve görevler yüklemektedir. O nun bize yüklediği temel görevleri beş madde hâlinde hülâsa etmek mümkündür:

1- Kur ân-ı Kerim in Hakk katından gelmiş ilâhi bir kelâm olduğuna inanmak: Müslümanların Kur ân-ı Kerim e karşı en temel görevi budur. Diğerleri hep bunun üzerine kurulmuş hususlardır. Bu inanç olmadan Kur ân-ı Kerim e bakışımızın, Kur ân-ı Kerim in istediği ölçüde olması mümkün değildir.

2- Kur ân-ı Kerim in lâfzını tanımak ve okumak: Kur ân-ı Kerim, okunuşuyla insanları ibadet sevabına ulaştıran bir kitaptır. Bu yüzden Kur ân-ı Kerim bağlısının, Kur ân-ı Kerim le tanışarak O nu lâfzıyla okuyabilecek bir konuma gelmesi beklenir. Kulu ALLAH a en çok yaklaştıran ibadetlerden biri namazdır. ALLAH Resûlünün gözümün nuru diye övdüğü (Nesâi, Nisa:1, A.b.Hanbel, 3/128-129) namazın temel rükunlarından biri kıraat; yani Kur ân-ı Kerim okumaktır. Mazerete mebni diğer farzlar düşse bile sağırların dışında namazda Kur ân-ı Kerim okuma görevi, hiç kimseden düşmez. Bu durum, bu farzın önemini gösterir.

3- Kur ân-ı Kerim in mânâsını ve mesajını anlamaya çalışmak Kur ân-ı Kerim le tanışan; O nu orijinal harfleriyle okumayı öğrenen bir Müslümanın O nun ilâhi nasihatlarını ve öğütlerini de anlayıp öğrenmesi gerekir. Çünkü Kur ân-ı Kerim anlaşılsın; tebligatı bilinsin diye indirilmiştir.

Hattâ Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin üsve-i hasene ve tebliğci olarak en büyük fonksiyonu Kur ân-ı Kerim in daha iyi anlaşılmasını sağlamaktır. Nitekim şu âyet-i kerime bu konuya işâret etmektedir.

"Ve sana da Kur ân-ı Kerim i indirdik ki insanlara, kendilerine ne indirildiğini açıkça anlatasın ve onlar da düşünüp öğüt alsınlar. Belki düşünürler." (Nahl Sûresi: 44)

Kur ân-ı Kerim i anlamak için tefsirini okumak, sünnetteki uygulamalarını görmek ve İslâmî tatbîkattan haberdar olmak gerekir. Mushafı okumak, meâlini mütâlaa ve ardından tefsir ve sünnet bilgisi bu işin en kestirme yoludur.

Hz. Osman (R.A) nun şu sözü Kur ân-ı Kerim ile olan ilgiyi teşvik etmektedir. "Seven sevgilisinin kelâmından doymaz." Kur ân-ı Kerim, sevgiliden gelen bir mektupsa O nu okumak kadar anlamak, anlamak kadar istenileni yapmak da önemlidir. Bu yüzden Kur ân-ı Kerim i anladıktan sonra üzerimize düşen, emredilene uymak; yâni onu yaşamaktır.

4- Kur ân-ı Kerim in emir ve tavsiyeleri istikametinde Müslümanca yaşamak: Kur ân-ı Kerim in insanlar için kurmayı hedeflediği güzel dünyanın model insanı Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizdir. Kur ân-ı Kerim nizâmını, O nun uyguladığı üslup ile rahmet ve şefkat unsurlarıyla yaşamak gerekir. Kur ân-ı Kerim:

"Ve muhakkak Sen, elbette yüce bir ahlâk üzeresin" (Kalem (Nûn) Sûresi: 4) âyet-i kerimesiyle O nun ahlâkını övdüğü gibi, Hz. Aişe (R.Anha) validemiz kendisine O nun ahlâkını soranlara:

"O nun ahlâkı Kur ân-ı Kerim di" (Müslim; Müsafirun: 139, A.b.Hanbel, 6/216 No:25286) sözüyle, O nun canlı Kur ân-ı Kerim olduğunu anlatmak istemiştir. ALLAH Teâlâ, O nun uygulamalarının model olduğunu, dolayısıyla emir ve yasaklarına uyulması gerektiğini vurgulamaktadır:

"Peygamber size ne verirse onu alın; size neyi yasakladıysa ondan da sakının, geri durun." (Haşr Sûresi:7)

Kur an-ı Kerim, bu model ile uygulanarak ahkâmı hayata geçirilecektir. Çünkü Mâide Sûresinde, 44, 45 ve 47. âyet-i kerimelerde: "ALLAH ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kâfir, zâlim ve fâsık" olarak nitelenmektedir. Kur an ne ölü kitaptır, ne de ölüler kitabı. O dipdiri, mesajları ile bir hayat kitabıdır. Nitekim merhum Akif:

"Ya açar Nazm-ı Celîl in, bakarız yaprağına

 Yahud üfler geçeriz bir ölünün toprağına

 İnmemiştir hele Kur an, bunu hakkıyla bilin

 Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için" (Safahat, 155, İkinci kitab.)

İfadeleriyle bu gerçeği anlatır.

Kur an-ı Kerim bir deryâdır; herkes O ndan elindeki kap kadar istifâde eder. Kur an-ı Kerm bir güneştir; her toprak O ndan kabiliyeti ölçüsünde yararlanır.

5- Kur an-ı Kerim in mesajını insanlık alemine duyurmak.

İnanan insanların Kur ân-ı Kerim e karşı en önemli görevlerinden biri de insanlığı, O nun gerçekleriyle tanıştırmaktır. Kur ân-ı Kerim in korunması, aslında ALLAH ın teminat altına aldığı bir husustur. Ancak O nun mesajının insanlığa ulaştırılması insâni bir görevdir. ALLAH Teâlâ bu görevi öncelikle Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin omuzlarına yüklemiştir.

"Biz sana bu kitabı, hakkında ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıkça anlatman için ve iman edecek bir topluma da doğru yol rehberi ve rahmet olarak indirdik." (Nahl Sûresi: 64)