Murphy’nin felsefesidir… Üç türlü yalan vardır… Yalan, kuyruklu yalan, istatistik. Bu aforizmayı 16 Nisan referandum sürecinde evet ve hayır oylarının durumuyla ilgili olarak anket sonuçları açıklayan firmalar ve bu firmaların sahipleri için şöyle değiştirebiliriz… Üç türlü yalan vardır: Yalan, kuyruklu yalan, anket. 

Türkiye, çok önemli bir süreçten geçiyor. İnsanların tercihlerini belirlemek, güç zehirlemesi sağlamak ve beyinlerini iğdiş etmek için medya üzerinden müthiş bir spekülasyon harekatı sergileniyor. Daha önceki bir yazımızda ifade ettiğimiz gibi medyanın sizleri yönlendirmesine, fikirlerinizi değiştirmeniz için beyninizin içine girmesine, bir dönüşüm manivelası medya üzerinden yürütülen sübvanselere kesinlikle itibar etmemenizi ifade etmiştik. 

Bugünlerde her yerde bir anket sonucu yayınlanıyor… Referandumda ne olacak? Yüzde kaç evet çıkacak? Yüzde kaç hayır çıkacak? 

Tamamen sipariş olduğu belli olan bu anketlerin sonuçlarıyla insanlarımızın tercihleri belirlenmeye çalışılıyor. Tercihlerini dönüştürmeleri, kararsız kalanların da güçlü olanın potasına doğru sokulmaları arzulanıyor. 

Türkiye’nin bu çok önemli yol ayrımında insanlarımızın kesinlikle bu anket sonuçlarına itibar etmemeleri en büyük dileğimiz. 

Medya, Cumhuriyet tarihi boyunca hep kendi arzuladığı bir iktidar düzleminin ortaya çıkmasını arzu ederek, yayın mantalitesini buna göre kurgular. Manşetleriyle, haberleriyle, yorumlarıyla, başlıklarıyla insanların zihinlerini dönüştürmek ve bir algı operasyonu yapmak için tüm gücünü kullanır. 

Seçim dönemlerinde ortaya çıkan ve altı üstü 1000 denekle yapılan anketlerin sonuçlarını yorumlamak ve arzuladığı siyaset düzleminin oluşmasına imkân vermek için çaba gösteren medyanın, aslında tek amacı vardır: Güce rıza üretmek. 

Oysa bizim olayları yorumlama tarzımız ve temel felsefemiz Milli Görüş Lideri Prof. Dr: Necmettin Erbakan’ın ifadesinde yerini bulduğu gibi feraset, basiret ve dirayettir. 

Her birey, her insan kendi nev-i şahsına münhasırdır. Kendi kararlarını kendileri verecek kabiliyettedir. Onların fikirlerini belli bir düzleme oturtmaya çalışmak, zihinleri iğdiş etmek ve oluşturulan algı operasyonu potasında eritmek, medyanın harcı olmamalıdır. 

Medya, duruşu gereği muhalif olmalıdır. Haksızlıkları ortaya koymak, varolan problemleri yetkililerin gözlerinin içine sokmak, yolunda gitmeyen şeyleri belirlemek ve iktidara aktarmak mecburiyetindedir. 

Medya, gücünü insanların kamuoyu oluşturması için kullanmalıdır. Kamuoyu oluşturmak ise medyanın arzuladığı bir siyasi sistemin içine insanları sokuşturmak, anketlerle, istatistiklerle insanlara nizamat vermeye çalışmak olmamalıdır. 

Maalesef, seçimlere yaklaşırken ortaya çıkan binbir türlü anketlerle insanlarımızın zihinleri biçimlenmeye çalışılıyor. 

Anket imparatorları, zihinleri biçimlemek için çok kısıtlı deneklerle yaptıkları çalışmalarla, kendilerine bunları sipariş edenlerin istek ve arzularına hizmet ediyor. 

Temennimiz, insanlarımızın, “Bizim fikrimiz bize, sizin fikriniz size” diyerek ortaya çıkarılan bu anket müsveddelerine kesinlikle kanmamalarıdır.