O
lması istenen ve yapılması gereken, bütün dünya ülkelerinin ekonomide eşit hâle gelmesi, sosyal denge yle birlikte ekonomik denge nin sağlanmasıdır.
Bunun gerçekleştirilmesi için bütün beşeriyetle birlikte ülkemize, bilgelerimize, yöneticilerimize ve halkımıza görevler düşmektedir.
Bu sosyal eşitlik ve ekonomik denge nasıl sağlanır
Üretimde girdiler vardır.
Üretimdeki bu girdiler nelerdir
Tesis, emek, ham madde ve organizasyon.
Eskiden ham madde sermaye tarafından alınır, Avrupa fabrikalarına götürülür, işlenir, mamul madde hâline getirilir ve tüm dünyaya satılırdı. Dünya ekonomisi ile birlikte ülke ekonomileri böyle bir çark hâlinde dönüyordu, mekanizma böyle kurulmuştu.
Ancak, bu küresel ve ulusal sistemde bazı zorluklar vardı.
Ticaret tek elde olduğu, bir tekel tarafından yönetildiği için; genel sistem üreticilerin imkânları ve tüketicilerin ihtiyaçlarına göre değil, tüccara maksimum kâr getirecek şekilde ayarlanmakta idi. Bu da sosyal ve ekonomik krizlere neden olmaktaydı. Günümüzde olduğu gibi zaman zaman patlak veren krizlerin ana sebebi işte budur.
***
Adil ekonomi sisteminde ise yine tüccar vardır ama tüccar artık üretime karışmamakta, üretim halk tarafından yapılmaktadır.
-Artık ham madde Avrupa ya taşınmıyor. Ham madde nerdeyse, üretim tesisleri orada kuruluyor. Çünkü ham maddenin taşınması çok maliyetlidir. Tarlalar yani tarım arazileri gibi bazı girdiler ise zaten taşınamaz.
-Diğer girdiler yani makineler, yarı mamul maddeler ve emek, ham maddenin olduğu yere gelmektedir. Üretim en ucuz şekilde nerede yapılacaksa orada yapılmaktadır. Varlıklar en rantabl bir şekilde değerlendirilmektedir.
-Bu yerinde üretim sistemi nin gerçekleşmesi için emek, mal, sermaye ve bilgi hareketi serbest bırakılıyor. Gümrükler, kotalar, vizeler, ikamet sorunları ortadan kaldırılıyor. Yeryüzü hepimizin olduğuna göre, herkese gerekli kolaylıklar sağlanıyor.
-Adil ekonomi çarkı böyle işlerken; devletler ve diğer kamu kuruluşları kamu görevlerini yaparlar, genel hizmetleri ifa ederler, karşılığında vergi alırlar. Yöneticiler ekonomik hareketlere, fiyat ve ücretlere, alış ve satışlara asla müdahale etmezler.
***
Başka bir olay da şudur.
Bir çevrede üretimin yapılabilmesi için o çevrenin doğa kaynakları o işi yapmaya elverişli olmalıdır. Mesela, petrol varsa çıkarırsınız, yoksa icat edemezsiniz. Tarlanız varsa ekersiniz, yoksa ekemezsiniz. Bunlara doğa imkânları diyoruz.
Adil Dünya Düzeninde, Adil Ekonomik Düzende, doğa imkânları olan yerlere sermaye, emek, bilgi ve organizasyon serbestçe gelir. Beşeriyetin bütün imkânları insanlığın yararına arz edilir. Üretimin gerçekleştirilmesi için gereken bütün girdiler hazırlanır ve hizmete sunulur. Var olan engeller ve olumsuzluklar kaldırılır.
Adil ekonomik denge böyle gerçekleştirilir.
Böyle yapılmazsa ne olur
Dışarıdan işçi ve emeğin girmesi önlenirse, doğa imkânları heder olup gider. İşletilmeyen fabrika, ekilmeyen tarla, boşa akan su ve diğer imkânlar bir daha geri gelmez. Akıp geçen zaman ve beşerî imkânlarla birlikte ekonomik varlıklar kaybolur, yok olup gider. Şimdiki gibi varlık içinde yokluk çekmeye devam ederiz ve Allah korusun, sonunda bizden önceki nice kavimlerin malum akıbetine duçar oluruz.