Doç. Dr. Süleyman Akdemir 'Adil Düzen'i tüm teferruatıyla Millî Gazete'ye anlattı
Doç. Dr. Süleyman Akdemir...
Hukukçu, akademisyen, yazar...
Adil Düzen çalışmalarına aktif olarak katılan isimlerden.
Adil Düzen teorisinin mimarlarından...
Doktora tezi olan "Ceza Hukukunda Mağdurun Korunması" adlı çalışması bu anlamda dikkat çeken bir çalışması oldu.
Adil Düzen çalışmaları kapsamında bir ekiple birlikte hazırladıkları anayasa metni ve gerekçelerini, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a geçtiğimiz yıl sundular. Hazırlanan bu anayasa metni, sosyal adaleti ve ekonomik dengeyi sağlamak amacıyla çeşitli düzenlemeler içeriyor.
* Peki, Millî Görüş lideri, Refah-Yol Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın üzerinde sık sık durduğu bir ekonomi modeli olan Adil Düzen'i diğer ekonomi programlarından ayıran belli başlı özellikler nelerdir?
* Adil Düzen ekonomi sisteminin vazgeçilmezleri nelerdir?
* Faizsiz bir ekonomi mekanizması nasıl işliyor?
Tüm bu soruları Doç. Dr. Süleyman Akdemir'e sorduk.
Milli Gazete Pazar Sohbetlerinin bu haftaki konuğu yıllardır Adil Düzen çalışmaları ile bilinen Doç. Dr. Süleyman Akdemir.
Milli Gazete yazarı Adnan Öksüz sordu, Doç. Dr. Süleyman Akdemir cevapladı;
SORU: Adil Düzen, Millî Görüş lideri, Refah-Yol Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın üzerinde sık sık durduğu bir ekonomi modeli. Siz yıllardır bu konu üzerinde çalışıyorsunuz. Adil Düzen'i kısaca nasıl tanımlarsınız?
SÜLEYMAN AKDEMİR: Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Türk siyasi hayatına “Adil Düzen” adı ile sunmuş olduğu isterseniz parti programı, isterseniz mevcut düzeni değiştirme ve/veya dönüştürme projesi deyiniz, çalışmalara fikren ve bedenen katılan ekibin içinde yer aldım. Bu projeyi sadece ekonomi ile sınırlamak yeterli olmayıp aynı zamanda ahlaki, ilmi, iktisadi ve siyasi değişim ve dönüşümleri ele almak gerekir. Ekonomi söz konusu dört bileşenden sadece birisidir ve ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılar bakımından öne çıkar. Yoksa ahlak ve maneviyat, eğitim ve öğretim ve yönetim sistemi ile bürokrasi hatta bunların tamamını kapsayan hukukun hakka dayanması ve haklının güçlü kılınması da bir bütüne ulaşma bakımından aynı derecede önem taşır.
SORU: Adil Düzen ekonomi sisteminin vazgeçilmezleri nelerdir?
SÜLEYMAN AKDEMİR: Öncelikle Adil düzen çalışmalarını ikiye ayırarak incelemek gerekir. Bu konuda özellikle öne çıkan Akevler Kooperatifi ve onun önde gelenleri hakkında biraz bilgi vermek gerekir. Adil Düzen sadece bir parti programı değildir. Aynı zamanda Akevler Kooperatifi içinde ekol haline gelmiş olan bir grup akademisyenden de söz açmak gerekir. Gerek Prof. Erbakan gerekse bu ekol tarafından yürütülen çalışmalar bir araya getirilmiş ve uzun süreli ilmi çalışmalardan sonra Refah Partisinin programı haline getirilmiştir. Bu çalışmalarda İslami düşünce esas alınmış, Usulü Fıkıhta kabul edilen dört delil ve ekleri göz önünde tutulmuş ve günümüz şartlarında çözümler getirilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede olmak üzere görüşler geliştirilirken İslamiyet’e karar alma şekilleri üzerinde durulmuştur. Bunlar arasında özellikle içtihat, icma, istişare ve ittifak kararları, günümüzde anlaşılacak ve uygulanacak şekilde öne çıkarılmıştır. Sayısı 24’e ulaşan bu karar çeşitlerinin bir kısmı Refah Partisinde uygulanırken büyük bir çoğunluğu Kooperatif içinde kendi uygulamalarında hayat geçirilmiştir. Bu karar çeşitleri ortaklar ve ortaklıklar arasındaki sözleşmelerde etkin bir şekilde kullanılmıştır. Örneğin Kooperatifler Kanunu’nda ekseriyet usulü egemen olduğu halde kooperatif ve yöneticileri kendi aralarında bu kararları öne çıkararak hareket emişlerdir. Kooperatif başkanı seçilirken başkanın ittifak ile seçimi usulü kabul edildiği gibi ittifak sağlanamazsa sıralama usulü seçilebileceği de yöntem olarak kabul edilmiş, her iki yöntemin uygulandığı durumlar söz konusu olmuş ve başkan seçimi hayata geçirilmiştir. Bir diğer örnek ise AKYAPI adını taşıyan konut üretimi sırasında izlenen yöntemdir. Yapılan daireler kura usulü değil de Kooperatif muhasebesi tarafından tutulan hesapların sıralaması ile belirlenir. Söz konusu blokta sırasını beğenmeyenler bir sonraki blokta öne geçerler, bu arada önceki blokta koydukları sermaye kullanıldığından elde edeceği sermaye payı sonrakine ilave edilir. Böylece ortaklar arasında çatışmasız bir denge kurulmuş olur. Örnekleri çoğaltmak elbette mümkündür. Bütün mesele çoğunluğa dayalı kararların getirmiş olduğu sorunları ortadan kaldırmak için farkındalık oluşturmak ve çeşitlilik kazandırmaktır.
Bu kısa açıklamalardan sonra sorunuza cevap verebiliriz. Bu konuda iktisadi girdiler üzerinde durmak gerekir. Bunlar toprak/tesis, emek, sermaye ve hizmetlerdir. Akevler Kooperatif uygulamalarında bu dört girdiye her ortaklık sözleşmesinde yer verilir. Bu girdiler Prof. Erbakan tarafından parti programında da ifade edilirse de bunlara bir de müteşebbisi ekler. Kooperatif çalışanları müteşebbise emek içinde verirken Prof. Erbakan müteşebbisi de bir girdi olarak varsayar.
ADİL DÜZENE GÖRE EKONOMİDE ORTAKLIK SİSTEMİ GELİŞTİRİLMİŞTİR!
Anahtar Kelimeler: Ayrıca “İnsan için emekten başka bir şey yoktur” esası öne çıkarılır (Necm 53/39). Adil düzene göre ekonomide bir diğer parametre ise “riziko”dur. Yani zararları yüklenen sermayeye bir kâr tanınır. Mallar taşınır ve taşınmaz olarak ikiye ayrılır. “Sizin için yer yüzünde durulacak yer ve meta vardır.” (Bakara 2/36). Bu da “Allah faizi yasak, alışverişi helal kılmıştır.” (Bakara 2/275) ayetiyle düzenlenir. Emek, ücreti yapılan işlere göre veya taşıdığı sorumluluğa göre istihkak eder. Adil düzene göre ekonomide ortaklık sistemi geliştirilmiş olup toprak/tesis, emek ve sermaye arasında sözleşmelere dayalı bir denge söz konusudur. Dayanışma ve sözleşme esasları bir kooperatif yapılaşmasında kolaylıkla uygulanabilir. Hukuki bir temele oturan bu yapılaşmada tüm nizalar tahkim ile çözülür. Bu sebeple kooperatif ortaklarının öncelikle hakemlik maddesi gereği hakem üstünlüğünü kabul etmesi gerekir. Bu prensip Akevler uygulamalarında mevcuttur. Ayrıca belirtilmemişse bu uygulamalar esas alınır.
* Tesis Ortaklığı: Su, elektrik, doğalgaz, kanalizasyon vb. altyapıyı oluşturur. Tesisin kendisi ve teçhizatlar ise üst yapıyı oluşturur. Bunu kira gibi de düşünebilirsiniz. Ancak sabit kira yerine çıkan üründen tesis payı verilmektedir. Bu pay, ürün çoksa çok, azsa az olmakta böylece kazanmadığı halde sabit kira ödeyen işletmenin zararı doğmamaktadır.
* Emek Ortaklığı: Her emek ortağının yaşı, eğitimi, becerisi, vasfı gibi kriterlere göre bir çalışma katsayısı (buna saatlik derece de diyebiliriz) vardır. Herkes her işte aynı paya sahip olmaz. Kişiler üretimde çalıştıkları saatin bu katsayı ile çarpımı kadar paya sahip olurlar. Emek ortağı, saatlik derecesi ne kadar yüksekse o kadar çok paya sahip olur. Zorunlu bir çalışma saati, mesai kavramı yoktur. Ancak kişi beyanı ile bunu başta bildirmek zorundadır.
* Hammadde (sermaye) Ortaklığı: Üretimde bir ana mal vardır (hammadde) bir de yardımcı madde vardır. Bunun örneği aşağıda verilmiştir.
* Genel Hizmet Ortaklığı: Bunun bir hizmet bir de dayanışma tarafı vardır. Hizmette yapılan işler üretime veya çalışma saatine göre değildir. Sözleşmede belirlenen oranda bir pay sahibi olunur. Bu pay çalışma süresi uzasa da değişmemektedir. Bunlar; muhasebe, tahkim, nakliye, ulaşım gibi hizmetlerdir ve kooperatifçe sağlanarak işletmenin yükünü hafifletmektedir.
Bu ortaklığın diğer kısmı olan dayanışma ise kefalet fonu oluşturmakta böylece olası zararlar için yedek akçe birikmektedir.
Kooperatiflerin bünyesinde birçok işletme kurulabilir ve bu işletmelerin farklı tesisleri bulunur. İşletme ortaklıklarının da alt ortaklıkları mevcuttur.
SORU: Adil Düzende ekonominin baş belası faize nasıl bakılıyor? Faizsiz bir ekonomi mekanizması nasıl işliyor, anlatır mısınız?
SÜLEYMAN AKDEMİR: Adil Düzende Ekonomi; Toprak/tesis, sermaye, emek, hizmet/kamu unsurları arasında oluşan bir dengeye dayanır. Günümüzde bu denge sosyalist sistemde kamu/devlet, kapitalist sistemde ise sermaye/kapital lehine olmak üzere bozulmuştur. Bu gelişmelerin sonucunda devlet ve sermaye tekelleri oluşmuş, sosyalist uygulamaların çökmesi ile birlikte dünya sermaye tarafından yönetilir hale gelmiştir; sonunda devletleri de güdümüne alan sermaye emek faktörünü ciddi kayıplara uğratmıştır.
DÜNYA SERVETİNİN YÜZDE 85’İ EN ZENGİN YÜZDE 1’İN ELİNDE!
Adil Düzen çalışmaları sırasında ekmekteki faiz ve vergi olarak öne çıkarılan hesaplamalar bir ürünün fiyatının %33,3 Maliyet %33,3 Faiz ve %33,3 olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sömürünün kaynakları ile nedenlerini ortaya koyan bu hesaplama Refah Partisine iktidarın yollarını açmıştır. Faizin ve buna bağlı sömürünün boyutları muhtelif tarihlerde ilan edilen OXFAM Raporlarının birinde “Çalışmayı Ödüllendir, Zenginliği Değil/RewardWork, Not Wealth” başlığı ile ifade edilmiş, dünya servetinin yüzde 85’inin en zengin yüzde 1’in eline geçtiği vurgulanmıştır. Faizli ekonomi uygulamalarının ortaya çıkardığı gelir dağılımında adaletsizlik, sömürü ve benzeri ağır ekonomik sonuçlar artık gizlenememektedir. Sermayenin bu denli büyümesinin temelinde faiz gerçeği önemli bir yer tutmaktadır. O nedenle günümüzde faizsiz sistem arayışları ile ilgili çalışmalar yeniden gündeme alınmış, faizsiz sistemle ilgili çalışmalar hız kazanmıştır. Adil Düzen çalışmalarında faizin sağladığı fayda ve imkânlarla zararlarına işaret edilmiş, faize çatma yerine onun zararlarını giderici ve iyileştirici unsurlara yer vererek alternatif oluşturma yöntemi seçilmiştir. Bu bağlamda tarihte uygulaması olan iktisadi bölüşümde önemli bir yer tutan ortaklık ekonomisi geliştirilmiştir. Bunun yanında faize alternatif olmak üzere günümüzde parça parça uygulanan selem akdi üzerinde de durulmuştur.
SORU: Adil Düzen'i diğer ekonomi programlarından ayıran belli başlı özelliklerinden bahseder misiniz?
SÜLEYMAN AKDEMİR: Bu konuda ikili bir yaklaşım ve görüşten bahsedilebilir. Öncelikle bu konuda inanç ve bilgi sahibi olanların bir araya gelmeleri ve kendi aralarında birbirleriyle dayanışmaları ve kendilerini değişimle dönüşüme hazır hale getirmeleri gerekir. Bu konuda kooperatifler önemli bir yer tutar. Bu düşünceden hareket ile Akevler Kooperatifi bir taraftan kooperatifleşme modeli geliştirirken diğer taraftan kooperatif içinde kurmuş olduğu ortaklıklarla ortaklık ekonomisini öne çıkaran işletmeler geliştirmeye çalışmıştır. Faizsiz ekonomiye dayalı işletme örnekleri, dayanışma ve yardımlaşma projeleri, önceden siparişe dayanan selem uygulamaları ve benzeri örnekler ile mikro düzeyde, tabana dayalı ve halk içinde küçük işletmeler kurmak suretiyle faaliyetlerini yürütmüştür. Ayrıca kendi bünyesinde esnaf ile halkı bir araya getirmekle kalmamış aynı zamanda akademisyenler teorik alt yapının gelişmesine ortam hazırlamıştır. Bugüne kadar kredi almaksızın yaşayabilmiştir.
ADİL DÜZEN KÂR-ZARAR ORTAKLIĞI SİSTEMİNİ ÖNERİR
Ortaklık ekonomisi ilkelerine dayalı gösterilen çabaların faizli sisteme karşı ne denli etkili olduğu açıktır. Bunun yanında topluluğun değişimi için günümüz normlar hiyerarşisi sisteminde Meclis çoğunluğunun önemi ortadadır. Siyasi partiler siyasi iktidarı elde etmenin araçları olarak karşımıza çıkar. Prof. Erbakan bu yöntemi benimsediğinden topluluğu kendileri değil iktidarlar değiştirir düşüncesi ile hareket eder. Böyle bir yaklaşım elbette kayda değerdir. Ancak topluluk buna hazır değilse ciddi direnişler ile karşılaşılır ve hedefe varmada güçlükler öne çıkar. Bu direniş ve güçlüklerin önemli olmadığı ileri sürülebilir. Ancak kişiler kendilerini değiştirmezler ise topluluğu hiç değiştiremezler. Yapılmış olan iyilikler dahi dayatma kabul edilir. Bütün bu kabuller Kooperatiflerin önemini daha da artırır. Kooperatiflerin ilkeleri arasında yer alan iş birliği, dayanışma ve yardımlaşma işlerin tabanda başlaması gibi avantaj sağlar. Sosyal sorumluluk kavramını öne çıkarır ve ortaklar arasında iş birliğinin yanında güçlü bir dostluk bağı oluşturur
Adil Düzen, bireylerin ve toplumun refahını esas alır ve üretim, tüketim, dağıtım ve ticaretin adil bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar. Adil Düzen teorisinin temelleri, İslami ilkelerden yola çıkarak hem ekonomik hem de toplumsal ahlaka dayalı bir model inşa etmeyi amaçlar. Bu bağlamda, kapitalist sistemin bireysel kâr ve rekabet odaklı yapısından ve sosyalizmin devlete dayalı merkezi yapısından ayrılır.
Adil Düzen, faiz yerine emek ve sermayenin ortak kazanç sağladığı kâr-zarar ortaklığı sistemini önerir. İslam’ın faizi haram kılışından yola çıkan bu yaklaşım, konuyu sadece dini olarak ele almaz. Ayrıca bu haram ediliş nedenlerini ekonomik olarak yine ekonomik kriterler ile ele alır. Faizi haram kabul ederken emeksiz ve haksız kazanç olmasının yanında servetin belli kişilerin elinde toplanması aracı olarak gördüğü gibi aynı zamanda tekelleşme nedeni olduğunu da ortaya koyar. Gerçekten riske girmeyen kazanç olan faiz uzun dönemde tekelleşmelere sebep olur ki bunun anlamı ve sonucu üretimin yarılanması fiyatın iki katına çıkmasıdır. Dünya servetinin %85’inin %1’in eline geçmesinde faiz kritik bir rol oynar, yoksulluk buradan başlar.
Adil Düzen tarafından geliştirilen ortaklık modelleri emek sermaye dengesine ve sözleşmeler çerçevesinde adil bir şekilde bölüşümüne dayanır. Hizmetler karşılığı alınan pay aslında bir nevi vergidir. İslam terminolojisinde zekat adı verilen bu vergi sistemi ile gelir dağılımında dengesizliklerin ve toplumsal tabakalaşmanın önüne geçilir. Sermaye ve emeğin ortak çalışması ortamı doğar. (Devam edecek...)