Kemal Kılıçdaroğlu yürüyor.

Nereye mi?

İstanbul’a.

Ankara›dan başlattığı yürüyüşü İstanbul/Maltepe›de, yani; CHP Milletvekili Enis Berberoğlu›hnun kaldığı cezaevi önünde sonlandırmayı düşünüyor. Bu yürüyüş, hiç şüphesiz ki, CHP tarihinde ve Kılıçdaroğlu›nun Genel Başkanlığı döneminde çok önemli bir yere sahiptir.

Ancak peşinen söyleyelim; bu yürüyüş, Gandhi›nin başlattığı ve Hindistan›ın bağımsızlığında önemli bir kilometre taşı olan, tuz yürüyüşüyle veya diğer özgürlük yürüyüşleriyle hiçbir benzerliğe sahip değildir.

Bu yürüyüş; görünürde, Tayyip Erdoğan›ı hedef almış, önemli ölçüde dış ve dışarının organize ettiği iç desteğe sahiptir. Oy›la, kısacası, meşru zeminde elde edemediklerine; sokakla, seçim dışı yöntemlerle ulaşmak istiyorlar. Görüntü bu. Bakın, bu görüntüyü destekleyen bizzat kendi beyanatı var Sayın Kılıçdaroğlu’nun.

İşte, Kılıçdaroğlu›nun yürüyüşü başlatacağını duyurduğu açıklamalarından bazı bölümler:

«Bu yürüyüş adalet yürüyüşüdür. Adalet isteyen herkes bu yürüyüşe katılmalıdır. Adalet, adalet, adalet… Tüm dünya duysun. Yeter artık! Dikta istemiyoruz. Darbecileri istemiyoruz. 20 Temmuz darbesini yapanları istemiyoruz. Köylüler, işçiler, memurlar için, hepimiz için adalet istiyoruz, herkes için adalet istiyoruz”.

Ayrıca, Sayın Kılıçdaroğlu, ülkede var olan tüm uygulamaları, her şeyi gayri meşru ilan etti. Kendi lisanıyla; 20 Temmuz Olağanüstü hal darbesiyle, tüm uygulamaların gayri meşru hale geldiğini ifade etti.

Kemal Bey›in siyaseti sokak üzerinden götüreceği anlaşılıyor. Tabii, ortada bir de kocaman bir sorun var; CHP Genel Başkanının hükümete karşı başlattığı yürüyüşe katılım sayısı beklenen ilgiyi görmedi. İşin ilginç bir yanı da bu.

İstanbul’a yaklaşınca katılım artarsa şayet; bu cin fikirlilik kimsenin gözünden kaçmayacaktır. Mesela; Figen Yüksekdağ›ın Kandıra Cezaevi’nde bulunması sebebiyle Kocaeli›de HDP›liler ve başka terör grupları da katılabilir. Tabii, o zaman, bu durum da zihinlere kazınacak ve asla unutulmayacaktır.

Halbuki; CHP›nin, 1.200 binin üzerinde üyesi ve 12 milyon seçmeni var. Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı sıfatıyla Sayın Kılıçdaroğlu yollara düşecekse, ülke genelinde kitlesel katılımların olması beklenirdi; bu olmadı.

Bu, katılımı düşük görüntü CHP›nin sonunu getirebilir. Görüldüğü gibi CHP, bu manzarayla sol kesimi ve örgütleri tatmin etmekten bile oldukça uzaktır. Sanırım, bundan sonraki seçimlerde bırakın «Hayır» oyu verenlerin desteğini almayı, artık kendi son seçimde aldıkları oyu dahi alamayacak bir görüntü ortaya çıkmıştır.

1960 darbesine olan destekleri ve sonraki dönemlerde darbecilerle birlikte anılması, CHP›yi başka noktalara taşımıştır. İlk önce bundan kurtulması ve ayrıca, terör örgütleri ve emperyalist ülkelerle bağını koparması gerekiyor.

Şayet bu adımları atarsa, İstanbul’a yapmakta olduğu yürüyüşü ve diğer atacağı adımlar dikkat çeker ve de destek görür. Aksi, CHP AK Parti’ye umut olmaya devam eder. Eğer bu bir proje›yse, vatandaşın bilmeye hakkı var.

Bakar mısınız, 1. Kemal›in partisi 2. Kemal eliyle ne hallere düştü; yok mu kurtaran!