Bismillâhirrahmânirrahîm!
BİR 15 Temmuz’un yıl dönümünü daha geride bıraktık. Hamasetler, bayram kutlamaları, darbeci başına lânet okumalar… Hep aynı üslûp, hep aynı terane! Peki, bu süreçte muhtemel darbelere karşı “millî bilinç” oluşturabildik mi? TBMM ve millet olarak darbeyi hazırlayan sebepler konusunda ciddi analiz ve araştırmalar ortaya koyabildik mi? Buna “evet” diyebilmek oldukça zor! Bu gidişat muhtemel darbelere açık olduğumuzun belirgin delili değil midir?
Şurası açık ki, darbenin asıl kahramanları kendini tankların altına atan, bedenini menfur emellere sahip satılmışların silahlarına siper yapan aziz milletimiz ve gözbebeğimiz TSK’dır. Kalkışmada fiilen darbecilere geçit vermeyen; duyar duymaz, hemen meydanlara inip nöbet tutan kahramanlara selâm olsun!
Allah’a ne kadar hamd ve sena etsek azdır. Bizi darbecilerin şerrinden kurtardı. FETÖ’cüler darbeyi gece saat 03.00’te planlamıştı. Fakat, kalkışma önceden fark edildiğinden, darbeyi 21.15’e çektiler. Bu durum onları panikletti. Elleri ayaklarına dolaştı. Koordinasyonu kaybettiler. Menfur emellerine ulaşamadılar. Değilse, -Allah korusun- Doğu ve Güneydoğu Anadolu elimizden çıkabilirdi.
Darbenin ABD ayağı açıktı. Darbe İncirlik’te planlanmış, tatbikatları yapılmış ve İncirlik, darbe komuta merkezi olarak kullanılmıştı. CIA ve Pentagon’un üst düzey yetkilileri darbede görev almıştı. 15 Temmuz’un yıl dönümünde darbenin küresel ayağı niçin konuşulmuyor? Bu durum yeni darbelere kapı aralamaz mı? Düşünme, inceleme, araştırma ve darbeyi sorgulamaktan kaçışımızın sebebi nedir?
DARBEDE ABD ETKİSİ
15 Temmuz’un yıl dönümünde darbenin ABD ayağı, TV5’in 17.07.2024 günkü “Buyurun Başlıyoruz” programında en geniş anlamdak konuşuldu. Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş; ABD, İncirlik ve NATO’nun darbedeki rolünü masaya yatırdı. “Eğer ABD ile iş birliği devam ederse, Allah muhafaza, 10 yıl sonra yeni bir darbeyle karşı karşıya kalabileceğimiz” konusunda milletimizi uyardı.
Sayın Kurdaş, özetle şunları anlattı: “15 Temmuz’u yaşadık. 15 Temmuz’da NATO’yu kim konuştu? İncirlik Üssü’nü kim konuştu? NATO’yu, İncirlik’i, ABD’yi konuşmadan 15 Temmuz’u konuşmak anlamlı olur mu? Hayır! Bu 15 Temmuz’u anlamamak olur. Efendim, o hakikate gözümüzü kapatacağız. ABD’yi, NATO’yu, İncirlik’i konuşmuyorsanız, yazmıyorsanız 15 Temmuz’u konuşmuyorsunuz! Her şey bellidir. Herkes işin kolayına kaçıyor.”
“15 Temmuz’u konuşacaksan, darbelere karşı tedbir alacaksın” diyen Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni, konuşmasını şöyle sürdürdü: “15 Temmuz’u konuşacaksan, ABD ile bütün bağlarını kesmen lâzım. Beyaz Saray’ın şubesi olmaman lâzım. Tedbir aldık mı? Almadık! 8 sene geçmiş. Böyle olursa yeni bir darbeyle karşı karşıya kalırız.”
ABD’nin bütün darbelerin içinde olmasını da sert bir dille eleştiren Mustafa Kurdaş, ABD’nin Türkiye’ye ağabeylik yapmasının oluşturduğu tehlikeleri anlattı: “ABD’nin bölgeye bütünüyle yoğunlaşmasının sebebi, İsrail’in güvenliği ve Büyük İsrail’in kurulmasıdır. 1950’den beri ABD’nin ağabeyliğini yaşıyoruz. 27 Mayıslar, 28 Şubatlar, diğer darbeler… 15 Temmuz’dan ders aldık mı?”
SU UYUR, DÜŞMAN UYUMAZ
15 Temmuz’un içte bile tam analizini yapmadan darbenin ABD ayağını nasıl konuşacağız? Daha FETÖ’cüler için söyledikleri, “Ne istediniz de vermedik?” sözünün gerekçesi bile açıklanmış değildir. Ne istemişlerse vermişsiniz! Niçin ama! Verdikleriniz kendi malınız değil ki!.. Devletin malını tek taraflı olarak FETÖ’cülere verirken milletimizden (TBMM) izin aldınız mı? Hangi anayasa ve yasaya dayanarak bu haksızlığı yaptınız!
Türkiye’mize karşı ABD ile bir olup güzel yurdumuzu onlara peşkeş çekmeye çalışmak affedilemez. Ama, darbe yapanlar var, diye de sizden olmayanlara FETÖ’cü yaftası vurarak temiz insanlara iftira atıp cezalandıramazsınız! Elinde silâhı olmayanlara, yargı tarafından aklananlara suçlu işlemi yapamazsınız?
Devlet uyanık olur. “İnandık”; “güvendik”; “kandırıldık”; “ne kadar safmışız”; “pişmanız”, “artık onlardan değiliz” gibi sözler etmek devlet adamlığı değildir. Darbe bir uyarı, tokat ve silledir. Millet olarak darbe konusunda uyanık olmalı, işin iç yüzünü doğru şekilde öğrenmeli ve darbeler karşısında “millî bir bilinç” oluşturmalıyız.
Darbenin Türkiye içindeki siyasi ayağı konusunda, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun 17.07.2019 günü Twitter’da paylaştığı şu cümleler her şeyi anlatmaya yetmektedir: “Biz darbenin siyasi ayağı diyoruz ya! Aslında bu bizzat AK Parti’nin kendisidir. AK Parti, kendi içini temizleyemediği için dikkatleri başka tarafa çekmekten ve masum insanların canını yakmaktan ne yazık ki, hiç çekinmiyor.”