“Şanı yüce ALLAH Teâlâ’yı tesbih ve tenzih ederim; O bütün
noksan sıfatlardan uzaktır. Hamd, ALLAH Teâlâ’ya mahsustur. ALLAH Teâlâ’dan
başka hiç bir ilah yoktur. ALLAH Teâlâ en büyüktür.
ALLAH’ım! Bu beytindir ki, O’nu saygın ve heybetli, şerefli
ve değerli kıldın.
ALLAH’ım! Şu mübarek beytin, şeref, hürmet, azamet, mehabet,
yücelik ve güzelliğini artır. Ona tazim ve hürmet eden, hac ve umre yaparak onu
ziyaret edenlerin de şeref, mertebe, yükseklik ve iyiliğini çoğalt.
ALLAH Teâlâ en büyüktür! ALLAH Teâlâ en büyüktür! ALLAH’ım!
Sen selamsın, selamet ancak sendendir. Bizi selâmetle yaşat ve selâmet yurdu
olan cennetine koy, ey Celâl ve ikram sahibi ALLAH’ım! Sen her şeyden yüce ve
her varlıktan üstünsün.
ALLAH’ım, tevbemi kabul et, benim için ayağımın kaymasını
azalt, hatalarımı bağışla, ey Hannân ve Mennân olan ALLAH’ım” diye dua edilir.
Bilinen, istenilen başka dualar da ağlayarak, gözyaşı dökülerek yapılır.
En müessir dua: “Ya Rabbi! Benim şu anda ve bundan sonra
burada yapacağım dualarımı kabul buyur” şeklinde yapılan duadır. Bunların hepsi
sünnettir. Ebu Ümame (R.A.)’den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz
şöyle buyurdu:
“Semanın kapılarının
açıldığı ve duaların kabul edildiği dört an vardır. Bunlar:
1- Mü’minlerin ALLAH Teâlâ yolunda düşmanla karşılaştıkları;
2- Yağmurun yağdığı;
3- Namaz kılındığı;
4- Ve Kâbe’nin görüldüğü an.”
* Tavaf:
Mescid-i Haram’da “tehiyyetül-mescid”, tavaf olduğundan,
eğer cemaatle farz namaz kılınmıyorsa, Hacer-i Esved hizasına gelir, yönünü ona
döner, ellerini omuz hizasına kadar kaldırıp: “Bismillahi ALLAHü Ekber” diyerek
Hacer-i Esved’i selamlar, tekbir, tehlil ve tahmîd getirir. Kalabalık değilse
ve kimseye eziyet vermeyecekse Hacer-i Esved’i öper, kalabalık ise Hacer-i
Esved’i öpmez. İstilam, sünnet, insanları itip kakmak ve eziyet vermek
günahtır. Sünneti ifa etmek için günah işlenmez.
Umre tavafı yapmaya niyet eder. Niyetini:
“ALLAHümme innî urîdu tavafel-umreti feyessirhu lî ve
tekabbelhu minnî.
ALLAH’ım! Senin rızan
için umre tavafı yapmak istiyorum. Bunu bana kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek
yapması müstehaptır. Usulüne göre umre tavafını yaparlar.
Tavaf sırasında mesnun duaları veya bildiği duaları
ağlayarak, gözyaşı dökerek okurlar veya sessizce tekbir ve tehlil getirirler
veya Kur’ân-ı Kerim okurlar. Cabir b. Abdullah (R.A.)’dan rivayete göre
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz, kuşluk vakti Kâbe’ye girdi. Hacer-i Esved’i
selamladı. Ağlayarak gözyaşı döktü.
Bu tavaftan sonra, umrenin sa’yi yapılacağından, tavafın ilk
üç şavtında remel; bütün şavtlarında ıztıba yapılır. Fakat metafta izdiham
varsa “remel” yapmazlar. Çünkü kalabalıkta remel yapmak mümkün olmaz. Remel
yapacağım diye insanlara eziyet vermek kesinlikle doğru değildir.
Tavaf bitince, mümkünse,
Makam-ı İbrahim’in arkasında, değilse, uygun bir yerde, iki rekât tavaf namazı
kılarlar ve dua ederler. Sonra bol bol zemzem içerler ve imkân olursa
üzerlerine dökünürler. Hacer-i Esved’i tekrar istilâm edip, umrenin sa’yini yapmak üzere Mes’âya çıkarlar.
Safa tepesine doğru giderken:
“Bismillâhi ve alâ milleti resûlillâh. ALLAHümmeftah li
ebvâbe rahmetike ve edhilnî fîha ve eiznî mineş-şeytanirracim.
ALLAH Teâlâ’nın ismiyle ve Resûlullah (S.A.V.) efendimizin
sünneti üzere. ALLAH’ım! Rahmetinin kapılarını bana aç, beni oraya girdir ve
beni kovulmuş şeytandan koru” duasını okur.
1 Taberânî, el-Mu’cemül Kebir, No:7713, 8/169
2 Hakim, Müstedrek,
1/454
3 Muvatta, Malik:
Hac:35; No:839 ; 1/337, İbn-i Ebi Şeybe; Hac: 485; No:1; 4/538