Bugün yaşı 30 civarında olan bu ülkenin insanları bilmezler 12 Eylül e nasıl geldiğimizi ve o günlerde neler yaşandığını. Doğrusu hiç meraklı olmadıklarına çok şahid oldum 1980 öncesi  ile 1980 den sonra doğanların. Nedenlerini sosyologlarımızın araştırmasını ve bizi de haberdar etmesini çok isterdim. Bugün ortaya dökülen "Ergenekon kırıntıları" sayesinde öğrendiğimiz "kullanılma" durumumuz, 12 Eylül ü yeterince bilmememizden kaynaklanıyor olamaz mı

Sabah bir sağcıyı öldüren silah, öğleden sonra bir solcuyu öldürüyordu, ne demekti Bir cevabı olamaz mı idi bu sorunun Eğer o cevap o günlerde bilinse idi, bu ülke 28 Şubat ı yaşar mı idi Hayır! Demirel e rağmen yaşamazdık.

Demirel diyordu ki, "Beni haberdar etmediler, görevi haber vermek olanlar." Hiç inanmadığımız ve prim vermediğimiz bu bilgiyi bugünlerde bir aksiyon dergisi işlemekte: 12 Eylül ün yapılacağını kimse bilmiyordu! Hayda! Sanki o günleri bu ülkede biz yaşamadık. Bu kadar da göz bağcılık olmamalı.

K.Evren in görev süresini birkaç kez uzattığını Demirel hükümetinin bir kenara koysak bile, ağustos ayında tek kanalımız TRT nin ekranlarına yansıyan tören görüntüleri de mi kimseye birşey anlatmıyordu Yani bilhassa Demirel hükümetine..

Neredeyse hergün yarım saat sancak törenleri, devir teslim törenleri izliyorduk; nutuklar eşliğinde.

Evinde televizyonu olmayan benim gibi mahalleliler her akşam doldururduk kahveleri. Haberleri dinlerken yapılan yorumlar, o günleri yaşayanların duyarsız olmadıklarını ve ihtilalin çok yaklaştığını hissettiklerini çok güzel anlatıyordu. 12 Eylül den sonra başbakan olan Ulusu nun emeklilik töreninin yansımasının uzunluğu ve komuta kademesinin sağlam duruşunu şöyle yorumlamıştı kahvedekiler: Ekip hazır ihtilal bugün, yarın.

İhtilali İstanbul da karşılamak istemiyordum. Devlet memuru idim ama kim kime ne yapacak Hiç kestiremiyordum. Yaşları sekizden küçük dört çocuğumu alarak düştük memleketin yoluna. Konya ya vardığımız akşamın sabahında evine misafir olduğumuz imam kardeşim sabah ezanını okumadan dönmüştü: İhtilâl olmuş!

O günleri yaşayanların olmasını her an bekledikleri o ihtilali, o günün başbakanı Demirel in kendisi için sürpriz olarak tanımlamasına hiç inanmamıştım. Çünkü o Demirel, cinayetlerin işlendiğini biliyor fakat kimler tarafından işlendiğini bilmediğini söyleyerek ihtilale en kuvvetli zemini hazırlıyordu.

Sonra şunu da söyledi yine bir TV kanalında Sayın Demirel: "Beni o gece üçüncü sınıf vatandaş mışım gibi alıp götürdüler!"

Bu ülkede sınıfların olmadığının mücadelesini vermiş bir fert olarak Demirel e o günlerde de sormuştum: Birinci ve ikinci sınıflar kim Üçüncü sınıf olmanın standardı ne Dördüncü, beşinci sınıflar da var mı

Bu soruların cevabını o günlerde alamadığımız Demirel, 28Şubat ın banisi oldu.

Hata nerede idi, bulmak zorundayız!