Bu ülke insanı bile bile mi aldatılıyor yoksa uzağı göremeyişten kaynaklanan bir yetersizlikle mi topluma yanlışlar doğru, doğrular yanlış olarak gösteriliyor tam olarak kestirebilmiş değilim. Ülkeyi zarara uğratan, felakete sürükleyecek imzaların çağ açmak olarak takdim ediliyor olmasını da insan anlamakta güçlük çekiyor.
Şimdi aklınıza nereden çıktı bu "100 yıllık rüya", "Çağ açan imza" başlığı gelebilir. Biraz zamanda yolcuğa çıkıp Ankara Ticaret Odasının hazırlayıp gönderdiği "Unutulan manşetler" belgesel kitapçığını tararken karşıma Hürriyet Gazetesinin 6-7 Mart 1995 tarihli birinci sayfaları çıktı. İlkinin manşetinde "100 yıllık rüya" ikincisinde ise "Çağ açan imza" şeklindeyi. Konu ise Gümrük Birliğine Türkiyenin girmesini sağlayan imzanın atılışıydı.. Sanki İstanbulu yeniden fethetmişlerdi de çağ açıyorlardı. Bu manşetleri görünce medya yoluyla toplumun nasıl kandırıldığı, yanlışın doğru gibi takdim edildiğini bir kez daha gördüm.
Gümrük Birliğine giriş imzasını atanların birer kahraman gibi takdim edilişi karşısında irkildiğimi belirtmek isterim. Çünkü, Avrupa Birliğine tam üye olmuş hiçbir ülke önce Gümrük Birliğine girmiş bu giriş tam üyeliğe geçişte ilk adım olmuş değildir. Ülkeler ABye tam üye olduktan sonra Gümrük Birliği ne girmişlerdir. Sıra Türkiyeye gelince bize "Önce Gümrük Birliği ne girin, tam üyeliği sonra düşünürüz" demişler bu ülkeyi yönetenler de uzağı göremeyiş ve basiretsizlikleri sebebiyle adeta bir bayram havası içinde anlaşmayı imzalamışlardır.
Gümrük Birliğine 1995 yılında girmişiz ve üzerinden 12 yıl geçmiş olduğu halde Türkiyenin tam üyeliği henüz gündeme bile gelmemiş, imtiyazlı ortaklık gibi birtakım öneriler ileri sürülmektedir.
Yukarıya aldığım manşetler bakın nasıl allanıp pullanarak okuyucuya sunulmuş:
"Türkiye, 19uncu yüzyılda başlattığı Batılılaşma hareketinde bugün tarihi bir adım atıyor ve gümrük duvarlarını yıkarak Avrupa ile Gümrük Birliği uygulamasına başlıyor."
Ertesi günkü manşet ise şu sözlerle duyurulmuş:
"Gelecekte Türkiyenin ABye tam üyeliğini sağlayacak en önemli adım olan Gümrük Birliği Anlaşması, dün Brükselde imzalandı."
Gümrük Birliği anlaşmasını bu şekilde takdim edenler bugün geri dönüp baktıklarında tuttukları alkışı hatırlayıp, Türkiyenin ABye alınmayacağının bazı ülkeler tarafından ısrarla tekrarlanması karşısında üzüntü duyarlar mı bilmeyiz ama hiç olmazsa okuyucularını yanılttıklarından dolayı özür borçları yok mudur
Yukarıya aldığım bu manşetlerden yaklaşık iki ay sonra 7 Mayıs 1995 tarihli Hürriyet Gazetesinin manşeti ise yine Gümrük Birliği ile ilgili ve şöyle:
"En geç 98de Avrupa Birliğine tam üyeyiz"
Manşetin hemen altında şu bilgiye yer veriliyordu:
"Çiller, Hürriyete bir açıklama yaparak İddia ediyorum ki Türkiye en geç 3 yıl içinde ABye tam üye olacaktır dedi"
Belli ki Gümrük Birliğine tam üyelik anlaşmasına imza atan Çiller ve Karayalçın kendi hayal dünyaları ile kendileri oyalanmakla yetinmemişler milleti de inandırmaya çalışmışlar.
Çiller daha sonraki yıllarda siyasetten çekildiğini açıklamış olmasına karşılık şu günlerde yine ortaya çıkıp sağda birliği sağlamak gibi iddiaları dillendiriyor. Halbuki sağda birlikten önce uzağı görememiş olmasından dolayı milleti yanıltmış olması sebebiyle önce milletten özür dilemesi gerekmez mi
Bütün bunları Çiller ya da Hürriyet Gazetesini eleştirmek için aktarmış değilim. Türkiyede işlerin hep böyle yürüdüğünü göstermek, Batının kara sevdalılarının ülkemize verdikleri zarara dikkat çekmek istedim. Milletimiz de hep günübirlik düşünüp günübirlik yaşadığı için arada bir geriye bakma ihtiyacı duymayınca sürekli olarak kandırılması hem kolay hem de kaçınılmaz oluyor.