1 KASIM DA çok farklı bir seçim yaşadık. Sonuçları bile
bu farklılığı anlatmaya yetiyor. Kazananı da şaşkın kaybedeni de. Anket
şirketlerinin ağzını bıçak açmıyor. AKP için, çoğu yüzde 40 çevresinde dolaşan bir
sonuca kilitlenmişken, en uçuk görülen tahmin yüzde 46 idi. 1 Kasım seçimleri
sürprizlerle sonuçlandı.
Bu gelişmenin tabii olduğu söylenebilir mi Bunun mutlaka
bir izahı olmalı. Akif Beki, 1 Kasım öncesi, Hürriyet teki köşesinde seçimlerin
kurguya yönelik olduğu yolunda yazılar yazdı. Senaryoya zeval olmaz diyerek,
AKP nin tek başına iktidar olmak uğruna kurguladığı senaryoları anlattı.
Sayın Davutoğlu nun, 1 Kasım seçimlerini 7 Haziran
gecesi kazandık (Star, 11. 11. 2015) sözü anlatılan kurguyu doğrulamak için mi
söylendi acaba
7 Haziran ı hatırlayın! Cumhurbaşkanı teamüllere aykırı
olduğu halde ilk görüşmesini Deniz Baykal la yaptı. Baykal da, hükümeti kurma
çalışmaları başladığı günlerde, Gördükleriniz senaryo, Kasım da seçim var
demişti. Erdoğan - Baykal görüşmesinin gerekçesi açıklanmadı. Baykal o
görüşmede senaryoyu fark etmiş olabilir mi dersiniz
Bir AKP milletvekili, Erdoğan olmasa AK Parti DYP ve
ANAP gibi olur sözünü etti. Cumhurbaşkanı da makamını kullanarak muhtarlar
üzerinden yaptığı gibi, tek başına AKP iktidarı için çalıştı.
A&G nin sahibi Adil Gür ün, 1 Kasım da Ak Parti yi
iktidar yapan Erdoğan dır (Sabah, 5. 11. 2015) sözü; Erdoğan ın da, Millet
bizi mahcup etmedi (Akit, 5.11. 2015) demesi bunun açık örneğidir.
Yaşadıklarımız, İcranın başı Erdoğan mı, Davutoğlu mu ,
sorusunu akla getirmiyor mu
GİZLİ GÖRÜŞME VE
BATI BASINI
İlginç ve düşündürücü bir gizli görüşme haberi basına
yansıdı. Yeniçağ dan Ahmet Takan, Çok sağlam ve güvenilir bir kaynaktan
diyerek verdiği haberde, Kurban Bayramı nın 2. günü Erdoğan ve Bahçeli
arasında özel bir evde sır bir görüşme yapıldığını (3. 11. 2015) yazdı. Hani
Bahçeli, AKP ile PKK arasında fark kalmamıştır diyordu.
Sayın Bahçeli, Tuğrul Türkeş in geçici kabinede görev
almasına aşırı tepki gösterdi, Meral Akşener in milletvekili adaylığını
istemedi, partiyle bütünleşmiş bazı isimleri ihraç etti. Bu uygulamalar bir
seçim öncesinde bir kasaba politikacısının bile yapmaması gereken cinstendi.
Bunları gördükçe hep, AGD Genel Başkanı Salih Turhan ın
Türkiye de ısmarlama bir iktidar, ısmarlama bir muhalefet var sözleri aklıma
geldi. Avrupa basını önceden anlaşmış gibi seçimleri aynı bakış açısı ile
verdi: Erdoğan ın zaferi. 2 Kasım tarihli şu gazetelerde bir yerlerden servis
edilmiş gibi aynı üslup vardı: Le Monde (ABD), Le Figaro (Fransa), Financial
Times (İngiltere), Corriere Della Sera (İtalya), Suddeutshe Zeitung (Almanya),
Die Volkstrant (Hollanda), Le Matin (İsviçre).
Seçimi Erdoğan kazanmışsa Davutoğlu neci oluyordu Seçime
AKP mi girdi, cumhurbaşkanı mı Bu yetki kargaşasına AKP liler niçin sessiz
kalıyorlar, dersiniz Bu senaryolarla kolay seçim kazanıp, kolay milletvekili
oldukları için mi Oyunun garabetine bakın ki, seçmenin çoğu Ankara ya bakıyor;
seçtiği milletvekilinin adını bile bilmiyor.
ADİL BİR SEÇİM
YAPILMADI
Seçim propaganda sürecinde seçmen hangi kanala geçse 4
partiyi ve cumhurbaşkanını görüyordu. Cumhurbaşkanı da tek başına iktidar,
istikrar gibi söylemlerle seçmeni AKP ye yönlendirdi.
Halbuki, bütün partiler eşit şartlarda seçime girmeli,
değil miydi O zaman halk sağlıklı bilgilenir, partileri büyütme veya küçültme
işi halkın iradesinde olurdu. Ama şimdi! Seçimin son 25 gününde TRT de siyasi
partilerin ne kadar yer aldığına bakarsak maksadımızın daha iyi anlaşılacağını
sanıyorum: AKP ye 30 saat, cumhurbaşkanına 29 saat, CHP ye 5 saat, MHP ye 1
saat, HDP ye 18 dakika. Farklı şeyler söyleyip kuşatıcı çözümler öneren Saadet
Partisi niçin hiç yok dersiniz Hükümetin yanlış icraatlarını bir bir ortaya
koyacağı için mi
Cumhurbaşkanı nın çok konuşmasını siz değerlendirin! Çok
partili siyasi hayatımızda AKP kadar çok konuşan bir parti gördünüz mü Çok
konuşarak yanlışlarını örtmek, rakiplerini susturmak mı istiyorlar acaba AGİT
ve Avrupa Konseyi Parlamento Meclisi gözlemcilerinin, Seçimler adil bir
ortamda yapılmadı şeklindeki raporları bize bir şey hatırlatmıyor mu
AB nin son Türkiye İlerleme Raporu nda basın gerekçe
gösterilerek ülkemizin küçümsenmesine kimler sebep oluyor
Ülkemizi tabii mecrasından çıkaran senaryoların başımıza
yeni sıkıntılar açmasından endişe ediyorum.