Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının %80’ini doğrudan ilgilendiren ve mustarip eden yoksulluk, artık hayatı yeni tanımaya başlayan, ilkokula giden çocukların dahi gündeminde... Bir sokak röportajında “benden ne istersin” diye soran muhabirden, oyuncak istemesi gerekirken “kıyma isterim” diyen küçük çocuk vicdanları sızlatmış, yürekleri acıtmıştır. Bu da iktidarın büyük bir ayıbıdır ve yüz karasıdır. Maliye Bakanı tasarruf tedbirleri diyerek yoksulu, dar gelirliyi ezip, inim inim inletirken adeta zengine güven, fakire korku salıyor. Sanki ortalık günlük güneşlikmiş gibi diğerleri de şov yapıyor. Paris 2024 Olimpiyatları’nda altın madalyada sıfır çeken ekibin baş sorumlusu olan Gençlik ve Spor Bakanı utanıp sıkılıp ortalıkta gözükmemesi gerekirken, Erciyes Yüksek İrtifa Kamp Merkezi’nin açılış töreninde yapılan sucuk mangal partisinde başrol oynuyor. Ne yazık ki buna eski bakan, vekiller de katılmışlar. Belediye Başkanı “amacımız sucuğu tanıtmak” diyor. Bu savunma, her zaman yaptıkları gibi insan aklıyla alay etme, vatandaşla dalga geçmeden başka bir şey değil. Sanki sucuğun tanıtıma ihtiyacı varmış gibi... Sucuğu rüyasında dahi göremeyen emeklinin, asgari ücretlinin, engellinin yani dar gelirlinin nesine sucuğu tanıtıyorsunuz?

Evet, hamasete gelince mangalda kül bırakmıyorsunuz. Gazze’yi dilden düşürmüyorsunuz. Zevk, sefa ve keyif çatmadan da asla vazgeçmiyorsunuz. Takiyeyi bırakıp da biraz gerçekçi olmak o kadar mı zor? Kaldı ki siz kul hakkına, hesap gününe inandığını söyleyen bir topluluksunuz. Bu konuda bir futbolcu kadar dahi olamıyorsunuz. Siyonist İsrail'e ait bir futbol kulübünün yaptığı transfer teklifini, "Hesabıma kanlı para girmesini istemiyorum. Paradan çok, değerler önemlidir. İnsan hakları ihlallerine karışan bir ülkeden gelen teklifi haliyle kabul etmem” diyen Ole Saeter adındaki Norveçli futbolcu, başta bizim iktidara sonra da Siyonist İsrail’le ticari, diplomatik ilişkilerini kesmeyen ve destek verenlere ibret olsun.

Bu arada iktidar lideri Birleşmiş Milletler toplantısına katılmak üzere bugünlerde Amerika’da. Ana muhalefet lideri de Sosyalist Enternasyonal toplantısı için Amerika’da. Seçim zamanı geldiğinde meydanlarda kılıç kalkan kavga edip, her türlü hakareti birbirlerine yapan bu ikili şimdi yönlerini Batı’ya dönmede ve ne pahasına olursa olsun Avrupa Birliği’ne girme konusunda ittifak halindeler. Adeta birinin diğerinden farkı yok. Merhum Erbakan Hoca’mız boşuna demezdi: “Biz ve diğerleri” diye... Milli Görüş’ün dışında kalanlar diğerleri oluyor. İşte bugünkü tablo da bunun bariz bir göstergesidir. Bu faizci, sömürücü, kapitalist bir ekonomi düzenini, sistemini bu ülkeye getiren ve uygulayan bugünkü iktidarın ve ana muhalefetin zihniyetidir. Bunların söylemleri farklı, eylemleri bir ne yazık ki... O halde çare adalet, hakça paylaşım, adil düzen... Yani Milli Görüş’ün iktidarı... İnşallah o günleri görürüz, âmin, vesselam...