Hızlı bir akış içindeyiz baş döndürücü. Olayların, nesnelerin, durumların hızına ayak uyduramıyoruz. Bu, bir anlamda kendini denetleyememeye kadar sürüklüyor insanı.

Meşguliyet alanları farklılaşıyor giderek.

Nesne hayatın kendisi oluyor ve insanı insandan koparıyor. Akıllı bir cep telefonunun sıradan bir durumu bir olaya dönüşmesi kaçınılmaz. Bunu bir örnek olarak veriyoruz. Elektronik araçların tamamı için geçerli bir durum. Hayat sanki bunlar üzerine kurgulu.

Bu araçlara bir virüs giriyor bütün birikimleri silip götürüyor. Bir arıza oluyor bilgilerin tamamı uçuyor. Yıllarca verilen emekler boşa gidiyor. Kâğıt üzerindeki bir durum gibi değil.

Dünyamızı naylon nesneler gibi teknoloji nesneleri kirletiyor. Bu giderek de artıyor. Bunun artması sadece bir sorun değil. Asıl sorun insanın düşünme alanının değişmesi. Sorunların değil de nesneye dayalı sorunların insanın hayatına girmesi ve kuşatması.

Akıllı bir telefona bir virüs giriyor bütün isim listeleri, diğer kayıtlı bilgiler siliniyor. Nesne sahibi bir krize giriyor günlerce o listeyi ya da bilgilerini yeniden oluşturmaya çabalıyor. O oluşuyor bir süre sonra farklı bir sorun ile karşılaşıyor. Üzerinden çok zaman geçmeden onun yerine bir yenisini alma zorunluluğu doğuyor. Nesne ya teknik bir arıza ile tamamen işe yaramaz hâle geliyor ya da değişen nesne ile birlikte yeni yazılımlar ve teknik kimi gerekler doğuyor. Elin altındaki birkaç binlik nesne çöpe atılıyor. Gelir düzeyi belli sınırda olanlar için başlıca bir soruna dönüşüyor. Öğrenci ve çalışmayan gençler bu nesnelere sahip olmak için en olmadık yollara başvurabiliyorlar. Ki korkunç ve beklenilmeyen süreçler yaşanıyor. Genç bir çocuk hırsızlığa yelteniyor, böyle yapmasa o nesneye sahip olamayacak. Genç bir kız en olmadık yollara sürükleniyor.

Asıl bunlarla birlikte değerler yitimine uğranılıyor.

İnsanın hayata olan bakışı ve anlayışı değişiyor. İnsan insandan kopuyor. İnsan, insanı şeylerin bir parçası olarak algılıyor.

İnsan çürüdü.

İnsanın ruhu çürüdü. İnsan asıl özünü yitirdi.

Bu hızlı değişime ayak uydurmak zorlaştı.

Bir bebek dünyaya gözlerini açar açmaz bilişim teknolojisinin ruhuyla emziriliyor. Kişi şekilleninceye kadar da sürüyor bu. Zamanı gelince artık o, o şeylerin bir parçası oluyor.

İnsan duyarlığını yitiriyor.

Medya üzerinde yaşanan olaylar ürkütücü.

Teknolojik gelişmelerle birlikte insan tutumu ve davranışları değişti. Yaşanan cinayetler insan ölümleri, kadın cinayetleri, çocuk istismarlarının artması bu anlamda düşündürücü. Üzerinde durulması gereken önemli sorunlar. Her an yeni bir facia ile yüzleşiyoruz.

Görünürde okuma yazma oranının arttığı, insanın bilgilendiği bir zaman, bir süreç. Bu süreçle birlikte korkunç olaylar giderek hız kazanıyor. Gerilimli bir insanlık süreci yaşanıyor. Birbirini tüketen, yok eden.

Büyük olayların da bir başlangıcı oluyor. Bunun en somut örneğini “emperyalizm” dalgalarının artmasında görüyoruz. Bir dalga başlıyor bir kasırgaya dönüyor, bir bölgeyi, bir topluluğu savuruyor. “Emperyalizm dalgası” bir “Arap Baharı” tanımlamasıyla insanlığın duygularıyla oynayarak şekillendiriliyor örneğin.

İnsanlıkla dalga geçiliyor, alay ediliyor.

Sömürgenlerin gülen sahte yüzleri böyledir. Hayatları hile ve desise üzerine kurulu.

Üretmeyen toplumlar başkalarının ürettiklerinin kölesidirler. Onlara zihnen ve düşünsel olarak yenik düşüyorlar. Sonra da onlara olan hayranlık bir bağımlılık oluşturuyor. Her yönüyle ve tam anlamıyla köleleşiyor insanlık.