Şiir, roman, hikâye, deneme, antoloji gibi farklı edebiyat türlerinde eserler veren A. Vahap Akbaş, okuma şenliğimizin önemli kalemlerinden birisidir. Onun bu bahiste her daim yanı başımızda durduğunu kitaplarından bahsederek belirtmek istiyorum.
Bunlardan birisi İnce Lügat (Nisan Bulutu Yay., İst., 2005, 78 s.) adlı eseridir. Efgân, Bir Demet Masal, Gül Kıyamı, Mavi Sesli Şiirler, Dünyayı Kaplayan Ağaç, Kuş Olsun Yüreğim, Hüzün Coğrafyası, Bir Şehre Vardım gibi yılların birikimi şiir kitaplarından sonra yayınlanan İnce Lügat, adına yakışır bir incelikle başlıyor: “Yakarış”. “ey / her şeyi ilminde toplayan / binlerce şükür sana / ki yeryüzünü döşek kıldın bize / şükür / çok şükür…” Bu başlangıç, son dönem şiirinde unutulmuş olan köklü bir geleneği hatırlatması bakımından önemli: Kitabı, Rabb’e hamd ederek, münacat ile başlatma geleneğini… Akabinde yer alan “Hasret” ve “Miras” şiirlerinde de Peygamberin hatırlanması, şairin bilinçli tercihini daha net kılıyor…
İnce Lügat üç bölümden oluşuyor: “Bir Irmak Aktı İçimde”, “İnce Lügat” ve “Sessizliğin Yankısı”. Birbirinden bağımsız metinlerle oluşturulmuş ilk bölüm, kuşkusuz kendi içinde bir bütünlük oluşturuyor. Zira ortak kültür atlasımızın unsurları nakşedilmiş: “prizren mi burası / başka bir yer mi kosova’da…/ ethem’in bir tablosundan / girdim de şehre / çıkamıyorum…” (s. 28) “öyle füsunkârdı ki / aşkabat’ta akşam…” (s. 29) Kitabın adını taşıyan ikinci bölüm, çoğunluğu kısa (tekli, ikili, üçlü, dörtlü… dizelerden) şiirlerden oluşuyor. İslam mirası burada da en yalın haliyle kendisini gösteriyor: “dicle: muhtasar tarihi aşkın: akar…” (s. 38) “rüzgâr: şarkımı boşlukta gezdiren anka.” (s. 57). Son bölüm, uzun bir şiirden oluşuyor. Şair, “Sessizliğin Yankısı”nda, şair ve şiir üzerine görüşlerini dile getirir. Bu metni, A. Vahap Akbaş’ın “poetika”sı olarak da okumak mümkündür: “gâh aşikâr kılmak rafine sırları / gâh aşikârı sırra içirmek şiir // terkiye alıp körpe mecazları / hayatı ölümden kaçırmak şiir” (s. 67)
Rahvan Saatler (Nisan Bulutu, İst., 2005, 126 s.), A. Vahap Akbaş’ın kendi okuma şenliklerinden devşirdiği bir eserdir. Rahvan Saatler’le ilgili olarak şöyle diyor yazar: “Kitap okurken, yazarın beni yorup yormadığına, kanatlanıp bir özge iklime doğru süzülmemi sağlayıp sağlamadığına bakarım. Kendimi sayfalar arasında rahvan bir koşudaymışım gibi hissediyorsam, sorun yok demektir. O vakit, saatler de rahvan akıyor.” Evet, örneğine pek rastlamadığımız, bir yazarın, başka yazarların eserlerine verdiği değerler toplanmış genel olarak Rahvan Saatler’de. “Kıraatname” ve “Satırlar Arasında” başlıklı iki bölümden oluşan eser, bir şairin okur sorumluğunu göstermesi bakımından da dikkatleri çekmelidir.
Düşünceyi Uyandırmak (Konak Yay., İst., 2006, 160 s.) her ne kadar “deneme” alt başlığı altında sunulmuş olsa da, A. Vahap Akbaş’ın iyi bir makale yazarı olduğunu ispatlayacak bir kitaptır. Eserde yer alan bazı konuları, yazı başlıkları eşliğinde takdim etmemiz, hem yazarın bu kitapta sergilediği performansı göstermeye yetecektir kanaatindeyiz: Yazar ve Aylaklık, Tasavvuf ve Edebiyatı, Roman ve Türkü, Eleştiri ve Eleştirmen, Son Yirmi Beş Yılın Şiiri, Şiire Görev Biçmek, Şiir ve Hayat, Divan Şiirinin Can Gözü, Na’t: Şiirin Ufku, Okumak ya da Raskolnikov’la Birkaç Gün, Halk Hikâyeleri ve Hançerli Hanım, Samipaşazade Sezai ve Sergüzeşt, Mizancı Murat’ın Romanında Yabancılaşma Meselesi, Mektuplarındaki Tanpınar, Necip Fazıl’ın Hikâye ve Romanları, Mustafa Miyasoğlu’nun Romanlarına Dair…
A. Vahap Akbaş, Düşünceyi Uyandırmak’a yazdığı önsözü şöyle bitirmiş: “Gül damıtma idrakiyle kaleme aldığım bu yazılarla edebiyatımızın havasını biraz olsun solutabilir; düşünceyi uyandırarak fikre ve sanata bir kum tanesi kadar da olsa katkıda bulunabilirsem kendimi bahtiyar hissedeceğim.” Biz de şunu ekleyelim: Bu bahtiyarlığa bizi de ortak ettiğin için teşekkürler üstad!
Zamandan Kurtarılan (Konak Yay., İst., 2011) var bir de. “Konuşmalar” kitabıdır bu. A. Vahap Akbaş ile yapılan mülakatlar, söyleşiler, sohbetler, anketler, soruşturmalar… Şairin çeşitli zamanlarda farklı kişilere verdiği cevapları içeriyor bu kitap. “Hayat Rüzgârı”, “Dil ve Edebiyat”, “Şiir: Girift Bir Dünya”, “Roman ve Hikâye Üzerine”, “Aydınlar Eğitim Kültür” başlıkları altında beş bölümden oluşuyor Zamandan Kurtarılan… Demek ki, soylu bir şairin yıllar içindeki fikri ve edebî oluşum ve gelişim çizgisini bizzat kendi söyledikleri üzerinden takip edebiliyoruz bu kitapta. Şöyle takdim ediyor kitabını: “Edebiyat dünyasının bir ferdi olarak, zaman zaman bize de sorular yöneltildi. İlgilendiğimiz konulara dair görüşlerimizi açıklamamız istendi. Konuyla ilgili dosyamızı incelediğimizde, dergi ve gazetelerde yayımlanmış otuz kadar mülâkat yaptığımızı, bir o kadar da soruşturmaya, ankete cevap verdiğimizi gördük. Şiirden romana, çocuk edebiyatından okumaya, düşünmeye kadar birçok konuyu içeriyordu bu konuşmalar, soruşturmalar ve otuz yılı aşkın bir zaman içinde muhtelif kişilerce/kurumlarca yapılmıştı. Tabiî ki her biri bir emek mahsulü olan bu metinlerin öyle dağınık bir vaziyette kalmasına gönlümüz razı olmadı. Esasında mizacımız ve sanata, fikre bakışımız da buna elvermez.”
Bir şair, bir yazar, soylu bir sanatkâr olarak A. Vahap Akbaş’ın hayata ve zamana vurduğu mühürlerden bir demet sunduk. Hayatı ve zamanı renklendiren bu eserler, medeniyet çizgimizin bu mümtaz şahsiyetinden aldıkları ruhu inşallah ruhumuza intikal ettirecektir…