Tatilden söz açılmışken konuyu bir başka boyutuyla tamamlayalım. “Turizm, tatil ve seyahat” kavramları Ağustos ayında en sık kullanılan kelimelerin başında geliyor. Herkesin gündeminde bu konu var. Biz de bu konuda bazı gözlemlerimizi paylaşalım.

“Yerli turistler”, inanç ve kültür değerlerimize yabancılardan çok daha saygısız. Örnek mi istiyorsunuz

Yabancı bir turist, herhangi bir camiye girerken başına eşarp, şal vb. örtü alırken, bizimkiler hiç umursamaz. Hatta camilere değer verip, içine bile girmezler. Girseler, Müslümanları aşağılayan onlarca cümleyi peş peşe sıralarlar.

Ramazan günü oruçlulara saygı gereği yabancı turistler kapalı yerlerde yemek yerken, yerli turistler caddede sigara içmekten, hatta yüzünüze üflemekten çekinmez.

Geçen gün Sultanahmet Camii’ni ziyaretimizde yanımdaki küçük çocuk demez mi “Burası müze mi Hani camiye gelmiştik!” Gerçekten camide Müslümanlar sığınmacı azınlık gibi duruyordu.

***

Görgüsüz tatilciler, tatile gittikleri belli olsun diye kendilerini adap dışı giyinme mecburiyetinde hissediyorlar.

Yolcu profili, nereye gideceklerini belli ediyor. Erzurum-Malatya uçağı ile sahil şeridine inecek uçağa bakın anlarsınız.

Erkekler ayakta terlik, kısa şort. Kadınlar, durumlarını burada anlatamayacağım kadar edep dışı, bir insanın kesinlikle evinde -çocuklarının demiyorum- eşinin bile yanında oturamayacağı kıyafetlerle cümle âlemin huzuruna çıkıyor.

Gecelikle sokağa çıkmışlar diyeceğim ama çünkü gecelik de iffetli bir aile giysisi...

Çıplaklık yarışındakilerin savunmaları da ilginç. “Plajda zaten daha açık giyiniliyor, herkes böyle!” Yanındaki canlıya(!) vücudunuzun herhangi bir yerinde kaşınma var mı diye sormak istiyorum.

***

Ehl-i dünya üryan giyiniyor da bizimkiler nasıl Maalesef onlar da alabildiğine rüküş ve görgüsüz. Hayal bile etseniz bir araya getiremeyeceğiniz renkler bir yerde toplanmışsa... Renk cümbüşü içinde uyumsuz kıyafetleri olan, bir mecliste başı üzerinde güneş gözlüğü olan birisini görürseniz bilin ki çağdaş tesettürlü bir bayandır.

Kadın tesettürle güzeldir. Tesettür daha çok dikkat çekmek değil; muhafazalı olmaktır. Şıklık arayan şıklığı sadelikte bulmalıdır. Kaldı ki günümüzdeki giyinme tarzı, tesettür emrinin ruhuna aykırıdır.

“Osmanlı’nın izinde, Türkiye’de ilk İslami ve alkolsüz gemi turu”(!), “Beş yıldızlı otelde İslami tatil” spotlarını görünce, insanın aklına “alkolsüz bira(!)” reklâmı geliyor. Yahudi dükkânındaki Besmele gibi sırıtıyor.

Artık kendimize gelme vakti. Öz değerlerimizi öğrenip, hazinelerimize sahip çıkma zamanı.

Yapay gezilerle değil; gönül dünyamıza yapılacak seferlerle yitik ne cevherler olduğu görülecek, yeni nesil “değerler” öğrenecek. Unutulmamalı ki, kültür okunarak değil; bizzat yaşanarak öğrenilir ve aktarılır.