Tahrif edilmiş Tevrat’a göre ABD Başkanı, “İbrahimi Andlaşmaya” üye bile olamaz.

Buyurun, Kitab-ı Mukaddes şirketinin 1959 yılında yayımladığı “Kitab-ı Mukaddes Eski ve Yeni Ahit” isimli kitaptan okuyunuz:

“Ve Allah İbrahim’e dedi: Ve sen ise, sen ve senden sonra zürriyetin, nesillerince, ahdimi tutacaksınız. 10-Sizinle ve senden sonra zürriyetinle benim aramda tutacağınız ahdim budur; aranızda her erkek sünnet olunacaktır. 11-Ve gulfe etinizde sünnet olunacaksınız; ve sizinle benim aramdaki ahdin alâmeti olacaktır. 12-Ve aranızda evde doğmuş, yahut senin zürriyetinden olmayıp her yabancıdan para ile satın alınmış olan sekiz günlük her erkek çocuk nesillerinizce sünnet olunacaktır. 13-Ve senin evinde doğmuş olan, ve senin paranla satın alınmış olan mutlaka sünnet olunacaktır, ve ahdim ebedî bir ahit olarak sizin etinizde olacaktır. 14-Ve gulfe etinde sünnet olunmamış sünnetsiz erkek varsa, o can kendi kavmından kesilecektir; o benim ahdimi bozmuştur.” (Tevrat, Tekvin/Yaratılış 17/9-14)

Eğer allem edip kallem edip alavere ve dalavereyle, başkan bile olsa, “o can kendi kavmından kesilecektir; o benim ahdimi bozmuştur.” Metne hiç dokunmadan yayımladım.

Trump’ın işi zordur.

Kendisi sünnet olmak zorundadır; yeterli değil, topyekûn milyarlarca Hıristiyan da sünnet olmak zorundalar tahrif ettikleri Tevrat’a göre.

Çünkü bütün Hristiyanlar, bugün kiliselerde bulunan tahrif edilmiş Tevrat’a da sağlammış gibi inanmaktalar.

Gelelim Müslümanlara:

Rabbimiz, Hazreti İbrahim aleyhisselamın bizim babamız olduğunu haber verir ve onun dinine uymamız emredilir.

Hazreti Adem aleyhisselamdan Hazreti Muhammed aleyhisselama kadar, Musa ve İsa aleyhisselamlar da dahil hepsinin getirdiği dinin adı aslında İslam’dır ve İslam’a girenlerin adı da Müslüman’dır.

Buyurun Kur’an-ı Kerim’den okuyunuz:

وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمِينَ مِنْ قَبْلُ وَفِي هَذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآَتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ

“Allah (yolun)da, onun cihadına layık cihat ediniz. O sizi seçti. Dinde size hiç bir zorluk kılmadı. Babanız İbrahim'in dini (gibi kolay kıldı). O (Allah), sizi bundan (Kur'an'dan) önce de, burada (Kur'an'da) da ‘Müslümanlar’ diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit olsun, siz de bütün insanlara şahit olasınız. Haydi namazı dosdoğru kılınız, zekâtı veriniz ve Allah'a (Allah'ın ipi olan Kur’an’a) sarılınız. O’dur sizin Mevla’nız. O, ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır.” (Hac süresi ayet 22/78)

Yine Rabbimiz, Hazreti İbrahim aleyhisselamın dinine uymamızı emreder bize:

قُلْ صَدَقَ اللَّهُ فَاتَّبِعُوا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

“De ki: Allah doğru söylemiştir. Bir Allah'a inanan İbrahim'in dinine uyun. O, Allah'a ortak koşanlardan olmadı.” (Al-i Imran süresi ayet 3/95)

Trump ve diğer insanlar, kendileri gibi doğan, hastalanan, acıkan ve ölen, sınırlı güce sahip krallar, şahlar, padişahlar, papalar, kardinaller, Buda, ...Nemrut, Firavun gibi insanın veya insanların kurallarını, Allah celle celalühün indirdiği, Muhammed aleyhisselamın bize tebliğ ve tebyin/açıkladığı İslam dinine aykırı olanları kabul edip İslam’ı inkâr edenler, hüküm koymada Allah celle celalühe ortak koştuklarından, İbrahim aleyhisselamın dinine de karşı gelmiş olduklarından onlar, İbrahim aleyhisselama da karşı gelmiş oluyorlar.

Biz Müslümanlar, farz, vacip, sünnet ve nafile namazlarımızın son oturumunda Hazreti Muhammed ve Hazreti İbrahim aleyhisselamlara da dua ederek namazımızdan selamla çıkarız.

Sağımıza selam verirken, sağımızdaki paralel ve meridyenlerde yaşayan bütün Müslümanlara selam verir, selamet dileriz.

Solumuza selam verirken, sol tarafımızda olan meridyen ve paralellerde olan bütün Müslümanlara da selam veririz.

Dinimiz ve gönlümüz bütün insanlara açıktır.

Bu yolda, bütün insanlığın, İslam’ın selam dairesine girmesi için yürüyeceği yola, bütün mal varlığımızı ve canımızı halı gibi sermek, bizim en mübarek cihadımızdır; bu böyle biline.