Ülkemizin terörle mücadelesini PKK ile başlatıp, onunla

bitirmek gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Böyle bir yaklaşım terörün geçmişini

görmemek anlamına gelir. Ülkemizde farklı niteliklerde de olsa 1960

darbesi,1971 muhtırası ve 1980 darbesi öncesi de terör vardı. İnsanlar

öldürülüyor, bazı mahallelere ve hatta ilçelere girilemiyordu. O zaman

darbecilerin kamuoyunu darbeye hazırlamak için terörü tetikledikleri

söyleniyordu Adına derin devlet denen ve darbecilerin kontrolündeki bir

oluşumun bunda rolü olduğu bugün artık kesin olarak biliniyor. Ancak, özellikle

toplumun sağ-sol diye kamplara ayrıştırılması ve bu iki grubunun

vuruşturulmasının elbette dış dayanak ve destekleri de vardı. Hatta diyebiliriz

ki iki grubunda beyinleri yıkanmış, adeta bazı devletlerin maşası durumuna

gelinmişti. Hem de gençler başkalarına hizmet ettiklerini bilmeden vatanı

korumak adına vuruşuyorlardı. Bir taraf için ABD Türkiye yi komünizme karşı

koruyor; diğer taraf içinde ABD emperyalizminden kurtuluşun yolu komünizmden

geçiyordu. Kısacası iki kutuplu dünyada bir tarafta ABD, diğer yanda Rusya

çeşitli ülkelerde yandaş gruplara destek veriyorlardı. Bir taraf vatanı

solculara karşı, diğer tarafta ABD emperyalizmine karşı koruduğu iddiasındaydı.

Öyle bir noktaya gelinmişti ki sağcılara ABD nin emperyalist ve sömürgeci,

solculara da Rusya nın aynı hesaplar peşinde olduğunu kabul ettirmek mümkün

olmuyordu. Bu noktada 1980 öncesi Parlamento muhabirliği yaptığım yıllarda

Afganistan Rusya tarafından işgal edilmişti. Solcu bir gazeteci arkadaşla bu

konuyu tartışırken, arkadaş Rusya nın Afganistan ı işgalini hem de emperyalizme

karış olduğunu söyleyerek savunmasını hiç unutmuyorum.

Dünyanın tek kutuplu hale gelmesi süper güçlerin menfaat

çatışmasını sıfırlamış olmadı. Belki bu dönemde ABD dünya üzerinde tek

belirleyici olarak kalmış olmanın rahatlığı içinde hareket etti ama sömürgeci

ülkelerin menfaat çatışması hiç bitmedi. Ülkemiz açısından teröre baktığımızda

çeşitli ülkeler terörü, terör örgütlerini Türkiye ye karşı hep kullandılar,

bundan sonra da kullanacaklar. Bu gerçeği görmek için devletin üst

kademelerinde görevli olmaya hiç gerek yok. Önemli olan bu gerçeği gören

yetkililerin ne yaptığı, terör örgütünü ülkemize karşı kullanan ülkelerle

ilişkileri hangi noktada tuttuklarıdır. Söz gelimi bazı AB ülkeleri ülkemize

yönelik terör eylemlerini sürdüren örgütlere ve örgüt elemanlarına kucak

açıyorlar, onları koruyucu kanatları altına alıyorlarsa, bu da devletin en

yetkili kişileri tarafından zaman zaman dile getiriliyorsa, Bunu biliyorsunuz

da teröristleri koruyan ülkelerin arasına girmek için hâlâ niçin çırpınıp

duruyorsunuz diye sormakta haklı olmaz mıyız

Konuyu biraz daha açarsak, PKK terör örgütünün kurulup

gelişmesine bazı AB ülkeleri ile birlikte destek veren ABD ve İsrail i devletin

yetkilileri bilmiyor mu Eğer biliyorlarsa bu iki devlete karşı ne

yaptıklarını, nasıl bir tavır sergilediklerini izah edebilirler mi

ABD ve İsrail in bölgemize yönelik hedeflerinden

sokaktaki vatandaş bile haberdar  iken,

hâlâ bu iki ülke ile ilişkilerin geliştirilmesi, hatta stratejik müttefik

olarak nitelendirilmesinin mantığı olabilir mi Kısacası, terörü ülkemize karşı

bazı ülkelerin kullandığını söylemenin bir anlam ifade edebilmesi için bu

ülkelere karşı nelerin yapıldığını da söylemek gerekiyor. Devlet yönetiminde

hiçbir sorumluluğum olmamasına karşılık terörün ülkemize karşı hangi ülkeler

tarafından kullanıldığını biliyor, bu ülkelerle ilişkilerimize bir mesafe

koymamız gerektiğini söylüyorum. Ne var ki mesafe koyma makamında bulunanlar

onlarla kol kola gezmeyi büyük başarı gibi takdim ediyorlar. Garabet işte

burada