Geçtiğimiz günlerde bir haber dolaştı basında. Anadolu
Ajansı (AA), basın yayın organlarında farklı biçimlerde kullanılan uygulamada
birliktelik sağlanamayan yabancı özel adların yazılışına ilişkin kurallarla
ilgili Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Başkanlığı
(TDK) ile ortak çalışma gerçekleştirmiş. TDK, çalışma kapsamında bazı yabancı
özel adların yazılışlarını tespit ederek, resmi bir yazıyla AA ya gönderdi.
Buna göre, Suriye Devlet Başkanı nın adının Beşşar Esed olarak yazılması
gerektiği bildirildi.
Sadece Esed in ismi mi yanlış !
Bu haber kimlerin ilgisini çekti bilmiyorum ama benim
içimdeki isyanları bir anda gün yüzüne çıkarmaya yetti. Nasıl isyankâr olmam,
sadece yazımı yanlış olan Suriye Devlet Başkanı nın adı mıydı Onlarca yıldır
bu dinin Peygamberinin adı da yanlış yazılmakta! Kimi yerde Muhammet, kimi
yerde Muhammed Doğrusu ne Doğrusu MUHAMMED dir. Nasıl İngiliz George un adı
aslına uygun olarak George yazılıyorsa İslâmiyet in Peygamberinin adı da bu
kurala göre aslına uygun yazılmalıdır. Avrupaî dillere ayrı kural, Arabî ve
Farisî lisanlara ayrı kurallar koymak hangi zihniyete hizmet etmektedir TDK
başkanımız değişti biliyorsunuz. Ben yeni başkanımıza görevinde başarılar
dilerken kendilerinden, Peygamberimiz (S.A.V.) in isminin itibarının geri
verilmesini istiyorum. Muhammet yazmakta ısrar edenlere de diyorum ki Muhammet
sizin olsun verin bize Muhammed i Sadece Peygamberimizin isminin yazılımı mı
yanlış Değil tabiî ki de Padişahlarımızın isimleri de bu yanlış yazılımdan(!)
nasibini almakta ve yanlış yazılmakta Osmanlıca tarih kitaplarında I. Mehmed
yazılıdır. Mehmet değil. Ahmed yazılıdır, Ahmet değil Mahmud dur Sultan
Mahmud un ismi, Mahmut değil Abdülhamid, Vahdeddin dir asılları. Abdülhamit
değil. Vahdettin hiç değil
Vahdettin derken madde dışı varlığın tekliği ni mi
kastediyoruz
Muhterem okurlarımız, TDK nın sitesine hiç girdiniz mi
Tavsiye ederim girin bir dolaşın sitede Kişi Adları Sözlüğü başlığı altında
bir sözlük hizmete sunulmuş. İyi güzel bir uygulama da isimlerin anlamlarına
bir bakınca insan, dehşete düşüyor. Nasıl mı
Vahdeddin yok boşuna aramayın. Vahdettin isminin anlamı
ise, Vahdettin: Dinin tekliği, birliği olarak anlamlandırılmış. Bakalım bu
kelimeye müsaadenizle: Vahded, Vahid kelimesinden gelmektedir ve anlamı,
Yalnız, tek demek. Din: Din yani bizim
dinimiz İslâmiyet kastedilmektedir burada. İsmin anlamı buna göre: Vahdeddin
veya Vahideddin: Dinin tekliği birliği demektir. Peki, Vahdettin ismini
inceleyelim bu defa: Vahdet: Birlik, teklik.
Tin: Arapçada, incir demek. Başka, balçık demek. Başka
başka; mektup gibi şeyleri mühürlemek demek. Bunlarda din manasını siz görüyor
musunuz muhterem okurlarımız Peki, Türkçe sözlüğü açıp bakalım acaba Tin
kelimesinin manası Türkçede ne
Tin: Bir takım fizik ötesi kurucularının, gerçeği ve
evreni açıklamak için her şeyin özü, temeli veya yapıcısı olarak benimsedikleri
madde dışı varlık.
Neymiş efendim madde dışı varlık. Anlamı Vahdettin bu
durumda madde dışı varlığın tekliği mi oluyor Ne buyurdunuz
Cemaleddin kelimesi de hakeza TDK sitesi Kişi Adları
Sözlüğü nde: Cemalettin: Dinin güzelliği manasıyla açıklamış Peki din nerede
bu kelimede Din nerede Tin nerede
Tin in güzelliği demek bu. Tin de anlamını yukarda zaten
verdik.
Kısacası, efendim verin bizim Vahdeddin imizi,
Cemaleddin imizi; Cemalettin, Vahdettin sizin olsun
Hamt: Tanrı ya şükretme
Peki, Muhammet ne demek Hamd kökünden gelmekte bu kelime
ama Türkçemizde öztürkçe yapma uğruna hamd kelimesi de Nasreddin Hoca nın kuşuna
döndü. Hamd yok, hamt var. Hamt: Tanrı ya şükretme demek. Durun bir dakika bu
şimdiki ve 1988 yılındaki TDK sözlüğündeki anlamı. Peki, Hamt kelimesinin 1969
yılı tarihli baskısındaki anlamı nasıl ona da bir göz atalım:
Hamt: Tanrı ya övgü sunma. O zaman övgü kelimesine
gidelim. Yıl 1969 TDK sözlüğü: Övgü: Övmek için söylenen söz ya da yazılan
yazı, methiye. Bir de Şükür kelimesine bakalım aynı sözlükte: Şükür: Tanrı ya
övgü.
Şu anki TDK sitesindeki Güncel Türkçe Sözlük köşesinde ve
1988 yılı TDK Türkçe Sözlükte ki anlamına bakalım şimdi de:
Hamt: Tanrı ya şükretme.
Şükretme denilince bu defa da şükretme kelimesine bir göz
atalım, bu kelimenin anlamı da 1969 yılında TDK Türkçe Sözlük teki gibi mi
anlamlandırılmış :
Şükretmek: Tanrı ya minnet duygusunu sunmak,
şükreylemek.
Şükür: Tanrı ya duyulan minneti dile getirme.
Freud u d li yazmakta ısrar ediyoruz, aynı özeni neden
diğer isimlere göstermiyoruz
Şimdi bu kelimeler de modaya uymuş gibi. Dokuz-on yılda
bu kelimeler elbise değiştirir gibi mana değiştirmiş TDK nın bazı profesörleri
bizim kelimelerimize yeni yeni kıyafetler ölçüp biçmekte hatta giydirmekteler
sanırım. Meslekleri terzilik olmasa da
İşte Hamt kelimesi ve yıllara göre değişen manaları.
Muhammed ismi Hamd kelimesinden gelmektedir. Hamt diye bir kelime yoktur
uydurulan veya D si alınan Hamt haricinde Muhammed: Pek çok kere, tekrar
tekrar övülmüş, methedilmiş anlamındadır. TDK bu isme bir de, Hz. Muhammed in adlarından biri diye karşılık
vermiş. Şimdi soruyorum Hz. Muhammed in adlarından biri de Muhammet mi diye.
Sitede hem Muhammed in derken Muhammed yazmakta hem de adlarından bir
denmekte. Ben nadanım bu konuda sayın hocalarım Peygamberimiz (S.A.V.) in
Muhammed ve Muhammet diye iki ayrı ismi mi var
Ahmed ve Mehmed, Mahmud isimleri de aynı kumaştan
biçilmiş elbiselerden giydiklerinden Mehmet, Ahmet ve Mahmut olmuşlar. D ler kumaş yetersizliğinden T ye
kesilivermiş.
İsmet Özel Hocamızın kulakları çınlasın nasıl da diyordu
hani!
geçti boynuma kemend
d harfine bak dedim
nasıl da soylu duruyor sonunda kelimenin
harfe bak, harfe dokun, harfin içinde eri
harf ol harfle birlikte kıyam et. (İsmet Özel, Of Not Beining a Jew)
D harfi ile
başınız dertte Ama bu D dinî
isimlerdeyse. Bu D Arapça ve Farsça isimlerdeyse sorun olmakta yoksa diğer
dillerdeki isimlerde problemsiz, anlaşıp gidiyorlar. Mesela Freud ismi. İsim
Freud un olunca D rahatlıkla yazılıyor T ye değişmeden Ama o Freud(!)