PARTİLERİN seçim yarışının eşit şartlarda gitmediğini söylemeye gerek var mı bilmiyorum. Çünkü sadece şehirlerdeki bayraklama yarışına bile bakıldığında şartların eşit olmadığı görülüyor. Bunu sadece bazı partilerin sahip oldukları maddi imkân sebebiyle her yeri kendi bayrakları ile donatmış olmalarına bakarak söylüyor değilim. Belediyeler çalışanları eliyle bazı partilerin, özellikle de bazı AK Partili belediyeler Saadetlilerin akşam astıkları bayrakları gece indiriyorlar. Bunu niçin yaparlar diye sormayın… Bunun tek sebebi, partilerinin giderek itibar kaybettiğini görüyor olmalarıdır. Hemen belirteyim ki, bayrakların çokluğu o partinin seçim kazanacağı anlamına gelmez. Olayın sadece psikolojik boyutu vardır ve genellikle asılan bayraklar taraftarları heyecanlandırır. Elbette, bir seçim kampanyasında taraftarların heyecanına da ihtiyaç vardır. Özellikle tek imkânı taraftarının samimiyeti, bağlılığı ve heyecanı olan Saadet Partisi için bu çok daha önemlidir. Böyle olunca seçim kampanyası boyunca televizyon ekranlarından gazete sayfalarına kadar her yeri kendi reklâmları ile doldurmuş olanlar Saadet’ten korkuyor, rakip görüyorlar demektir. Yoksa şehirlerin belli köşelerine asılmış Saadet afişlerini gece yarıları belediye çalışanları ya da para ile tutulmuş insanlar eliyle koparma ve sökme yoluna giderler mi

Bu noktada bir başka ikiyüzlülüğe de dikkat çekmek istiyorum. Partilerin seçim kampanyasının eşit şartlarla yürütülememesi bir yana bu eşitsizliğe rağmen eşkıyalık denebilecek saldırganlık sergileyenlerin her fırsatta demokrasi ve eşitliği dillerinden düşürmedikleri hatırlandığında ortaya ciddi bir oyun çıkıyor. Kaldı ki,12 yıllık tek başlarına iktidar koltuğunda oturanların yüzde 10 seçim barajını indirmemiş olmalarını sadece yönetimde istikrar söylemi ile izah etmek mümkün olabilir mi Barajın indirilmemesi iktidarlarını tehlike sokmamak olarak izah edilemez mi Başbakan ile Cumhurbaşkanı’nın meydanlarda el ele boy göstermeleri ayrı bir konu. Bu birlikteliğin, “400 milletvekilini istediğim partinin adını söylüyor muyum ” diyerek makul göstermek mümkün olabilir mi Kısacası, televizyon kanallarının her gün saatlerce sadece iktidar partisinin sesini ve görüntüsünü vermesine karşılık yürütülen seçim kampanyasının eşit ve adil bir şekilde gittiğini söylemek mümkün mü Sesi ve görüntüsü topluma fazla yansıyan partiler her zaman seçimlerden istedikleri sonucu alarak çıkmamışlardır ama görüntünün de seçmen üzerinde etkisi olduğunu inkâr etmek mümkün olabilir mi

Tüm bunlara, yani eşit olmayan şartlara rağmen Milli Görüş’ün temsilcisi Saadet Partisi’ne gönül verenler tüm güçleri ile çalışmalarını sürdürüyorlarsa bunun bir tek sebebi vardır; O da inançları bunu emrettiği içindir. Erbakan Hocamın ifadesiyle Allah rızası için koşturmalarıdır. Aksi halde aksakallı gönüldaşlarımın elektrik direklerine ya tırmanarak ya da merdivenlerle gece yarıları bayrak asmalarının, genç kardeşlerimin cumartesi günü Ankara mitingine katılıp akşam 21.00’de otobüsle İstanbul’a giderek Ayasofya Camii’nin bahçesindeki namazına katıldıktan sonra dünkü İstanbul mitingine koşmaları, oradan da hiç uyumadan Pazartesi günkü derslerine yetişmek için yola düşen yavrularımızın bu sevgi ve heyecanı boşa gider mi, buna ihtimal var mı Çünkü onlar bunu dünyalık bir menfaat düşüncesiyle yapmıyorlar. Sadece inançlarının gereğini yapıyorlar. Biliyorlar ki emekleri hiçbir şekilde boşa gitmeyecek, balık bilmese Halık bilecektir.

Artık seçim kampanyasının sonuna gelinmiştir. Önümüzdeki 6 günde yakın çevremizden başlayarak ulaşabildiğimiz herkese ulaşmak, bu gürültü arasında mesajımızın kaybolup gitmemesi için doğrudan derdimizi, davamızı bir kez daha anlatmamız, bunu da güzel sözle yapmamız gerekiyor. Diğerlerinin oluşturduğu kavga ortamın dışında kalarak, kırıp dökmeden mesajımızı ulaştırmak durumundayız. Bize doğruya davet düşüyor. Muhataplarımızın tavrı çok da önemli değil.