Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (c.c)›a hamd ederim. Salât ve selâm, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’ya, âline ve sahabelerine olsun.

Toplumda her geçen gün, İslam’ın “din ve düzen” olarak yoğunluğu azalmaktadır. Bu kendiliğinden olmuyor. Bu olay, Allah’ın rızası olan İslam’a düşman haçlı batının ve Siyonizm’in yaptığı ciddi çalışmalarla gerçekleşiyor. İslam’dan kopmak sıradan bir şey değildir. Gerçekleşen şey, Allah’ın razı olduğu yoldan, gazap ettiği yola dönmektir. Ahlaktan eğitime, ekonomiden siyaset ve yönetime, hukuktan yaşam tarzına kadar bütün alanlarda insanlar İslam düşmanlarının sesine kulak veriyorlar ve Allah ve Resulünün sesine sağır kesilerek haktan uzaklaşıyorlar. Hâlbuki Allah insanı; kendisine kullukta bulunsun, ölünceye kadar mülkünde Kur’an ve Sünnet ile uyumlu “Adil Bir Düzeni” yürüten halifeler olsun diye yaratmıştır. Bu gerçeği Kur’an şöyle açıklar. ENAM 151-153: “De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını biz veririz; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah›ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar, Allah›ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız. Ergenlik çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah›a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti. Şüphesiz bu, benim dosdoğru (İslam) yolumdur. Buna uyun. Sizi Allah yolundan ayırıp, parçalayacak yollara uymayın. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.” Bu ayetlerde Allah’ın razı olduğu “din ve düzen” esasları ile gazap ettiği şeyler birlikte zikrediliştir. 1- Allah’a şirk koşmamak, 2- Ana-babaya iyilikte bulunmak, İslam’da onlara itaat etmek ve rızalarını gözetmek. 3- Fakirlik korkusuyla çocukları öldürmemek, doğumdan kaçınmamak, 4- Rızkı veren Allah’tır. 5- Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmamak, 6- Allah›ın yasakladığı cana haksız yere kıymamak. 7- Yetim malı yememek, 8- Ölçü ve tartıda adil olmak. 9- Hak sözden ayrılmamak. Bu esaslar ve benzerleri Allah’ın insanlara teklifidir. Bu tekliflere uyarak İslam’a “din ve düzen” olarak bağlanan toplumlar ancak dünya ve ahiret saadetine ererler. İslam istikamettir, batıl ise sapıklıktır. Biz Müslümanlar kıldığımız her rekât namazda Allah’tan “sıratı müstakim” istemekteyiz. Namazda Rabbimizden istediğimiz bu “sıratı müstakime” “din ve düzen” olarak yönelmiyor, şeytanin, kâfirlerin, müşriklerin, münafıkların telkin ettiği “faizci köle düzenine” yöneliyoruz. Bir yönümüzle Müslümanız, diğer bir yönümüzle de “faizci köle düzeninin” bekçiliğini yapıyoruz. Bu çelişki yüzünden bütün maddi ve manevi varlıklarımızı kaybediyoruz. Ve her geçen gün helak olmaya doğru koşuyoruz.

ŞUURSUZLUK

“Kur’an Nizamı” Müslümanlara ne hatırlatıyor? Müslümanlar, böyle bir nizamın derdini taşıyorlar mı? Ülkemizde tatbik edilen düzen ile Kur’an Nizamı arasında bir alaka var mıdır? Kur’an insanlara bir düzen önermiyor mu? Bu sorular ve benzerleri, düşünmemizi ve kendimize gelmememizi sağlayacak sorular olarak görülmelidir. Kur’an ile düzen arasında irtibat kurmayıp dünya işlerini haçlı batının ve Siyonizm’in batıl kıstasları ile yürütmeye çalışanlar, yine Kur’an lisanıyla tenkit edilmektedir. BAKARA 16: “İşte onlar, hidayete (Kur’an Nizamına) karşılık dalâleti (faizci kölelik düzenini)  satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola (İslam’a) girememişlerdir.” Bu ayet, hidayete karşılık dalaleti satın alanların doğru bir yol üzerinde olmadığını bildirmektedir. Bilmemiz gereken önemli hususlardan birisi de birliklerine girmek için çaba gösterdiğimiz Yahudi ve Hıristiyanların İslam açısından konumlarıdır. TEVBE 30: “Yahudiler, Üzeyir Allah›ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesih (İsa) Allah’ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar!” Yahudiler ve Hıristiyanlar; tevhitten uzaklaşıp, Allah’a mümkün olmayan şeyleri isnat ettikleri için Allah onlara kahretmiştir. Böyle olmalarına rağmen onlar; Müslümanları doğru yol bizim yolumuzdur diye kendi batıl yollarına davet etmektedirler. BAKARA 135: “(Yahudiler ve Hıristiyanlar Müslümanlara:) Yahudi ya da Hristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler. De ki: Hayır! Biz, hanif olan İbrahim’in din ve düzenine uyarız. O, müşriklerden değildi.” Bu ayet, onların bu tekliflerinin yanlışlığını ve doğru yolun İslam olduğunu ilan etmektedir. Hıristiyan ve Yahudilerin yolu Kur’an yolu değildir, bundandır ki onların dinlerine de düzenlerine de uyulmaz. TEVBE 31: “(Yahudiler) Allah’ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını), (Hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i (İsa’yı) rabler edindiler. Hâlbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emredildi. O’ndan başka ilah yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.” Yani Hıristiyanlar ve Yahudiler “din ve düzen” olarak şirk içindedirler. Şuur; Kur’an’ın bildirdiği bu gerçekleri görüp onun nizamına tabi olmaktır. Kur’an’ı nizamdan, siyaseti Kur’an’dan ayırmak ise derin bir şuursuzluk hastalığıdır.

İSTİKAMET MİLLİ GÖRÜŞ

Milli Görüş; “sıratı müstakim” üzere olmak, sapıtmışların ve gazaba uğramışların yolunu reddetmektir. Milli Görüş; hakkı üstün tutmak ve hayatı “iman ve cihad” olarak görmektir. Milli Görüşün düzeni “Adil Düzendir”, birliği ise “İslam Birliğidir” Bu özelliği ile Milli Görüş inananlar için mecburi istikamettir. Türkiye’de Milli Görüş’ün hedeflerini gerçekleştirmeye çalışan tek parti Saadet Partisi’dir. Ak Parti, CHP, MHP, HDP ve diğerleri haçlı batının ve Siyonizm’in batıl yolunu ve siyasetini benimseyen partilerdir ve bu partilerin hepsi AB’cidir, faizcidir ve işbirlikçidir. Selam hidayete tabi olanlara…