Türkiye’de kulüpler yabancı sınırlaması kalkması için bir kere daha harekete geçti. Sınırsız yabancı hastalığı nüksetmesiyle baş gösteren girişimler neredeyse Futbol Federasyonu’nu istifaya davet edecek duruma getirdi. Bu tablolar İstanbul’da yaşanırken, biz de Kanal A ekibi ile birlikte İzmir’e gittik. Konuk olarak katıldığım ‘Spor Vizyon’ programı canlı olarak buradan yapıldı. Ama gördüğümüz tablolar karşısında gerçekten Türk futbolu adına çok mutlu olduk. Altınordu Kulübü Türkiye’ye örnek olacak projelerini çoktan hayata geçirmiş. Laf değil icraat üreten başkan ya da ‘Yedi emin Seyit Mehmet Özkan’ demir ticaretiyle birlikte, futbolcu kuluçka fabrikası kurmuş tıkır tıkır çalışıyor. Sadece futbolcu değil Türkiye’nin dört bir yanından yetenekli çocukları toplayıp hem eğitimini hem de futbolcu geleceğini hazırlayan Seyit Mehmet Özkan’ın en büyük hobisi olmuş. PTT Birinci Lig’e çıkan Altınordu, şimdi hiç yabancı futbolcu almadan bu takımı yıllarca taşıyacak alt yapısını da oluşturuyor.
Yani, ‘Yerli oğlu yerli’ bir takım kurmuş. Sadece Altınordu takımının değil milli takımların oluşması için de zemin hazırlıyor. Hocalar ve sporcularla tek tek ilgileniyor. Herkes ona ‘Baba Mehmet’ diyor. Seyit Mehmet Özkan futbolun babası olmaya aday. Pozitif yaklaşımlar ve futbol projeleri tüm takımlarımıza örnek olması gerekli. Kulüpte kaleciler eski Beşiktaşlı Fevzi Tuncay, Ilie Datco’yu görünce şaşırıyoruz. Onlar da hallerinden çok memnunlar. Dillerinden anlayan bir yönetici ve ortamdan dolayı mutlular. Herkes sevdiği işi, bilen birisi olan Seyit Mehmet Özkan’la, yapmalarına seviniyor. Tabi İzmir’e gidip de Soma’ya uğramamak olur mu Murat Çimen, Osman Tanburacı ve Volkan Ballı ile Soma şehitliğine gittik. Fatihalar okuduk, duygulandık. Osman Tanburacı ve Murat Çimen’in gösterdiği ilgi ve dualar hepimizi gözyaşına boğdu. Sert görünümlü Osman Tamburacı bir otobüs dolusu şehitliğe gelen bayanların hıçkırıklarını görünce oda gözyaşlarına boğuldu. Gerçekten unutulmayan bir gün yaşadık. Allah hepsine rahmet etsin. Ama bir şey dikkatimi çekti. Mezarların üstünde her takımdan bayraklar ve flamalar var. Yaşarken A Milli Takım’ın dünya üçüncüsü, Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı alması için dua edenler, bugün aynı şekilde karşılık buluyorlardı. Yani tüm kulüplerdeki insanlar bu şehitler için dua okudu, destek oldular. Keşke bu şehitlerimize şu anda gösterdiğimiz ilgiyi ölmeden önce gösterseydik. Maçlara çağırsaydık, maç biletlerini bedava verseydik, alkışlarıyla coşsaydık, dualarıyla her zaman olduğu gibi ayakta kalsaydık. Ama maalesef biz de yaşayanın değil ölenin kıymeti olur, o da iş işten geçer.