Konfüçyüs, her insan geleceğe yönelik bir varlıktır
der. Bu varlık için bütün çabasını emeğini sarf eden insanoğlu elbette kendi
yaşadığı dünyadan daha güzel bir dünya hayali kurar. Doğrudur. Bütün çabası da
kendi geçtiği yollarda önüne çıkan engelleri temizlemek, ardında daha steril
bir yol bırakmak adınadır. Bunu yapmak için bütün müktesebatını, bütün
verilerini önüne koyar. Veriler içinde en önemli gördüğü madde eğitimdir. Bu
bakımdan daha en başından yapılacaklar listesinin başına eğitimi yazar. Lakin
ona bir türlü sıra gelmez. Sıra gelmedikçe de hamasetin alevi günden güne daha
da büyür. Süreç başladığı yerden çok farklı bir menzile doğru giderken, tahrip
olan ne kadar araç varsa onları sürekli modifiye ederek, yeni tali amaçlar
koyarak kendini diri tutmak ister lakin bu nafile bir uğraştır. Çünkü yola
çıkarken ki kişilerden, düşüncelerden ve niyetlerden eser yoktur. Kendine
bakabilmekten korkmasa, baktığında gördüğü kişinin farklılığı daha da
korkutacaktır. Onun için sadece niceliksel olarak geriye bakmak daha çok rahat
hissettirir ve vicdanen rahatlatır. Bazen de tersi olur sürekli geride
bıraktığı mesafe ile kavga ederek, hali taze ve diri tutmaya çalışır. Bu
bakımdan birkaç yüzyıldan beri kendimizle, tarihimizle ve dahi geleceğimizle
kavgalı bir serüven yaşıyoruz.
Ne geçmiş bize kendini doğru düzgün açıyor, ne de biz ona
açılabiliyoruz. Çünkü bir tasavvura sahip değiliz. Bir takım uç sayılar koymak
belki hedef olarak motive edebilir ancak ne sayıları telaffuz edenlerin ne de o
sayıları tevil edenlerin bir gelecek tasavvuru olmadığını her hedef olarak
konan rakama ulaştığımızda fark ediyoruz. Kaldı ki içerik üretmeyen; ne
geçmişi, ne günü, ne de gelecek ile hesaplaşamayanların böylesi bir yolu
yürüyemeyecekleri aşikârdır. Çünkü kaynakları belli olmayan, yolu tarif
edemeyen, yoldaki işaretleri okuyamayan bir gelecek inşa edemez. Nitekim böyle
bir durumda sadece popülizm aşısının oluşturduğu kısa hazlar için ortaya konan
büyük enerji ilerideki büyük kayıpların da habercisidir. Son zamanlarda
sıklıkla yeni bir takım cepheler açılarak zihni odaklanmaların önüne geçiliyor.
Fokuslanmakta zorlanan moderne sunulan yeni bir afyondur. O üst akıl, oyun gibi
söylenceleri çözene kadar, Üsküdar çoktan geçilmiş, eldeki bulgurdan da olunmuş
oluyor. Ne yani, biz oyun kurmuyor muyuz Hayır. Maalesef, oyun kuracak kadar
hazırlık yapmadık, hazırdan tükettik. Sadece binalar inşa ettik, konfor ürettik
ama gelecek inşa edecek nesiller hususunda sınıfta kaldık. Bugün bütün
çizgilerin pembeye dönmesi ise oyun kurduğumuz söylencesinin kocaman bir balon
olduğunun sonucudur. Bütün zamanı başkalarının oyunlarını çözmeye, anlamaya
çalışmakla geçirdik, geçiriyoruz.
Hesse, Her insanın tek bir gerçek işi vardır: Kendine
giden yolu bulmak der. Bunu ister tek başına, ister topluma uyarlayalım her
defasında şuraya geliyorum; biz, ülke olarak, o ülkenin bir parçası olarak ne
yapmak istiyoruz Konuştuğumuz şeyler neler Yaptığımız işler neye, kime yarar
sağlıyor Nerede duruyor, nereye gidiyoruz Bulmak için bir arayışımız var mı
Hakikaten bir sorumuz var mı Geçmişi ne kadar sorguladık, hali ne kadar
sorguluyoruz, geleceği sorgulamak ihtiyacı duyuyor muyuz Peki, kendi lehimize
nasıl bir geçmiş-hal-gelecek inşa edeceğiz Sonra ihtiyarın sözü gelip duruyor
karşıma Yeter ki sende, o istidat olsun. Ve bir hadis zihnimde yankılanıyor
ümitsizlik kâfire hastır. Hoşça bakın zatınıza
NOT: Ünye nin güzel ağabeyi, Saadet Partisi İlçe Başkanı
Özgür Şahin in muhterem ebeveynleri bir trafik kazası geçirmişler. Yaralılara
şifalar diliyor, geçmiş olsun dilek ve dualarımızı gönderiyoruz. Allah bir an
önce sağlık ve afiyet versin, inşallah.
Not: İdrak edeceğimiz Ramazan ın bereketi inşallah izzete
dönüşür ve ümmetin uyanışına, birliğine ve de dirliğine vesile olur. Hayırlı
Ramazanlar efendim.
TAŞ GEM
Sevincin aklına gelmeyen adın,
Dışarda baharlar, serin sabahlar
Yorgun olursun, uyanamazsın.
(İbrahim Tenekeci)
Not: Bu hafta müziğimiz Mesel i olanlara, Muhsin Akarsu
Bu sene diyor. Bizler dinliyoruz. Mesel bitmez, sadece bir miktar müziğin
ritmine, yani kalbin selametine bırakır kendini. Bir başka selam Eser
Gedik ten, bir ikindi muhasebesi niyetine, Abdurrehim Heyit ten Karşılaşınca yı dinliyoruz.
Bize Kadar
1) Atilla İlhan Heyhat ki iyiler gider, nadanlar kalır
diyor. İyilerden olalım abicim
2) Katmer Yusuf Dede, bakmadan gören var dinlemeden
duyan var/günde yedi kere gelip kalbimizi yoklayan var diyor. Kalp genişliği, karın genişliğinden yeğdir,
diyor. Daha ne desin
3) Mahmut Örün, Ya Rabbi, putlar kırıldığında, onların
ilk şüphelendiklerinden eyle bizi diye dua ediyor, canı gönülden âmin diyorum.
4) Baba, dünyanın resmini bedenimin üzerine yapsana
(Güney Dakota Kızılderililerinin türküsü)
5) Son tahlilde, iyi ki kalbi olanlar var. Kırık, mahzun
ama merhametli
6) Mehmet Aycı ya selam olsun, ne güzel dize getirmiş,
yüreği buğday yanığı gibi olanların halini Tedirgin ellerinde bir çeşme saklıyorsun/ İçmesem öleceğim; bakışım
ondan öyle.
7) Rahmetli Neşet Ertaş, Bana öldü demeyin, yoruldu
gitti deyin diyor. Tüm yorulup, gitmeyi bekleyenlere Ah yalan dünya
8) Bu hafta istersen Mehmet Kaplan ın, Nesillerin Ruhu
kitabını okuma listene ekleyebilirsin. Bu aralar, Ramazan ve zaman merkezli
düşünmek açısından fena da olmaz.
Dağarcık
Müslümanlar, vaat edilen kurtuluş vaktini arzulamaktadır.
Neyden ve nasıl bir kurtuluştur beklenen. Eğreti dindarlığımızdan, fason
tasavvurlarımızdan, üzerimize boca edilmiş kavramlardan, imanımızı kemiren
tağutlardan kurtulma vaktimiz gelmiştir artık. Nasıl kurtulacağımız ise hür
tefekkürün bize vereceği cevapta gizlidir. (Muhammet Esiroğlu ndan tadımlık)
TEKKE
Sağduyu, zihnin önyargılarla dolmasıdır. Sağduyu
totalleştiricidir; ondan daha dogmatik din, daha hırslı bir bilim, daha genel
bir felsefe olamaz. Bir filozof, bir şeyin gerçekten gerçek olduğunu
söylediğinde, onun gerçekten gerçek dediği şeyin, gerçekten gerçek olmadığına
gerçekten emin olabilirsiniz Sofuluğun sesi gibi, makullüğün/sağduyunun sesi
de ne derse desin-, aynı tonlamadadır: basit zekânın her yerdeki ortak
özelliği, aynı çıldırtıcı basit zekânın havasına sahip olmasıdır. (Clifford
Geertz, Yerel Bilgi. Çev: K. Emiroğlu. Dost Kitapevi. 2007)